Sevgili okurlar,
Ülkemizdeki “ekonomik kriz” ile ilgili olarak tartışmalar, elbette seyrini “Euro-Dolar girdabından”, şu sıralar “enerjiye” çevirdi..
Peki, bu “Euro-Dolar girdabında” durum nedir?
Durum ne olacak?
Bu konudaki tartışmalar “buzdolabına”, yani “derin dondurucuya” konulurken, bu sefer “enerji” tartışmaları yaşamımızın bir parçası oldu!..
Vay be!
“Gaz lambası ve mum, hatta çıra ışığından”, bizleri “elektrik” ile buluşturanı da, bu bağlamda öğrenmenin keyfini yaşadık!
Sen neymişsin be ağbi?
Ambulü de Edison bulmadı ha?
Genç nesiller, hatta bizim kuşak için söyleyeyim, ey ahali duyduk, duymadık demeyiniz?
Daha Akyazı’nın nüfusu 5 Bin bile değilken, Akyazılı, Pazarköye kurdukları santralden elektrik üretip, ilçenin aydınlanmasını sağlamıştı..
Hem de ışıl, ışıl, çiçekli bir Akyazı idi o yıllar..
Sonraki yıllar, Dokurcun’un bilmem ne yöresinde, Alaağaçlı Ali Bak(Paşa) diye bir müteşşebbis çıktı.
Değirmeni su ile değil, elektrik enerjisi ile çalıştırıp, Türkiye’de ilk defa kurduğu balık çiftliğini aydınlatmayı başarmıştı..
Çok uzaklara gitmeyelim, sevgili Fahri Tuna’nın anlatımı ile Adapazarı’na su ve elektrik veren “Çark tesislerini” unutmayalım..
Günlerdir ülkemizin bir yöresi karanlıkta!

IŞIKSIZ KALDI CUMHURUN KÖYÜ?
Isparta’dan söz ediyorum..
“Çoban Sülü” lakaplı, köyden yetişip, bir partinin genel başkanı, sonra ülkenin başbakanı ve ardından cumhurbaşkanı olan merhum Süleyman Demirel’in memleketi Isparta, günlerdir karanlıkta!
Hemi de bu teknoljik çağda!
Neyse ki, çareyi bir AK Partili yandaş gazeteci buldu!?
Millete, “kömür, makarna, çay, şeker” yerine “kuru fasulye” dağıtalım da, “millet kendi gazını, kendisi üretsin” istedi!
Buluşun ile sen, binler yaşa hemi?
Bu çağda, bu kafa!?
Neyse, boyumuzdan büyük işlere karışmayalım!
Hel de burnumuzu her şeye sokmayalım!
Bu çağda “kodese girmek”, hakkımızda “tazminat davası” açılmakta var!?
Sağlosun, sevenlerimiz çok, uyarıyorlar!
Türkiye bu, karma karuşuk?
Sıkı durunuz, bu meyanda Fenerbahçe’nin eski başkanlarından “iş adamı Aziz Yıldırım’a kumpasın, yıllar önceden kurulduğu, iddianamesinin bu bağlamda hazırlandığının belgesi” ortaya çıkarıldı..
Vay benim köse sakalım, vay!

BU KUMPASLAR BİTMELİ?
FETÖ’lü ballı, kaymaklı, işbirliği içindeki yıllar?..
Peki,bu yıllar?
Menzilli, tarikatlı, katmerli, şekerli yıllar?
Altta kalanın canı çıksın?
“Devletin kozmik odalarına girildiği günler”, kumpas üstüne, kumpasların düzenlendiği yıllar?
Ne çabuk “pislikleri” su yüzene çıkmaya başladı!
Hala, “korku salmalar, tehditler, şımarıklıklar, güç gösterimleri, demokrasiyi hiçe saymalar, insan onur ve haysiyetini ayaklar altına almalar,biz bilireziler, biz yaptık,oldu,bittiler..”, davalar, davalar?
Lütfen, bu ülkede “adaleti” tesis ediniz!?
Lütfen, bu ülkede “güveni” geri getiriniz!
Allah aşkına, “Başkan Aziz Yıldırım’ın hapiste yattığı yılların faturasını” kim ödeyecek?
“Dindarlık ve kindarlık” adına hapse attığınız, yaşlı generaller, masum insanların günahı, kimin boynuna?
Vah ki, ne vah!
Ülke kimlerin eline kalmış?
Dere, tepe düz edilmiş!
Sevgili Nail Kahveci Akyazı’dan yazıyor..
Sitemi bin parça?
Niye alınganlık yapıyor ki?
Karasu’dan Sevgili Muzaffer Tatlı, övgü üstüne övgüler gönderiyor..

FUTBOLCU ORDUSU!
Akyazılı ünlüler ile bir çalışma başlattık..
Vay be Akyazı neler,kimler yetiştirmemiş ki?
Futbolun virtözlerini sıraladık dün..
Liste o kadar uzatı ki, benim kuşağı yazamadım..
“Divist Osman’dan, Boşnak Salih’ten, Kürt Ramazan’dan, yakışıklı İrfan’dan, Kunduracı Turgut’tan,Cakcı Yusuf Özmert’ten,Börekçi Vedat’tan, Tiktak Ahmet’ten, Mikro Mustafa’dan, Müller Adnan’dan, Cio Kemal ve diğer arkadaşlardan” söz edemedik!..
Ama onları unuttuk mu?
“Terzi Ali Bulut, Bakkal Vedat Aktürk, Bankacı Kenan, Gudulli Kenan, rüzgarın oğlu Hayri, Tavasapı Selahattin ve Akyazı futboluna güzellik katanlar” unutulur mu?
Futbolla yatıp, futbolla kalktığımız günler?..
Sevgili Zuhal Kayhan, ta Belçika’dan yazıyor..
“Yusuf Bey, bu isimleri okuyunca Akyazılı olasım geldi”diyor!

Akyazı, sadece sporda mı başarılara imza attı?..
Ya, akademisyen Akyazılılar?
Onları da halishane duygularla burada yadedelim, isimlerini paylaşalım ne dersiniz?
Ahrete intikal edenlere rahmet,hayatta olanlara sağlık ve afiyetler dilerim..

Kimler gelip geçmedi ki Akyazı’dan, buralardan, kenarından, kıyısından, kimler?

AKYAZI’NIN AKADEMİSYENLERİ?

Bugünün gençleri bu isimleri ne kadar tanıyor dersiniz?
Onların haberi var mı, “Prof.Dr. Ekrem Akurgal (Arkeolog)

Prof.Dr. Mehmet Abuç(Tıp), Prof.Dr. Ahmet Tutar (Kimya) , Prof.Dr. Ferruh Tuzcuoğlu(Bilgisayar), Prof.Dr. Hüseyin Çicek(Rektör), Prof.Dr. Ali Akyüz( İlahiyat), Prof.Dr. Ayhan Özdemir(Bilgisayar), Prof.Dr. Levent Kula(Matematik), Prof.Dr. Mustafa Erol(Fizik), Prof.Dr. Mehmet Zeki Aydın(Tıp)

Prof.Dr. Sibel Çetik(Tıp), Prof.Dr. Mehmet Duman(İktisat)

Prof.Dr. Erkan Doğan , Prof.Dr. Sima Nart(İktisat), Doc.Dr. Samet Güner(SÜ), Uz.  Dr. Mehmet Karaca(Tıp), Dr. Mehmet Seçkin(Tıp), Dr.Kerem Erksoy(Tıp), Dr.Zekeriya Özcan(Tıp) , Dr.Cevat Yıldırım(Tıp), Dr.Yaşar Yılmaz(Tıp), Kemal Abuç(Eczacı), Rıdvan Çakır(İlahiyatçı), Suat Kamil Boztepe(Eğitimci),Mehmet Hünkar Baykal(Mühendis), Halis Kopya(Mimar)” ve diğer  aydın yüzlerimizden..

AKYAZI İMAJI?
İşte Akyazı imajını değiştirecekler burada!..

Sevgili SAÜ Prof. Dr. Sima Nart, lütfedip bir not göndermiş..
“Akyazı’ya nasıl birlikte katkı sunabiliriz” diye kafa yormuş..

Sevgili Dokurcun’un yiğit evladı Prof.Dr. Ahmet Tutar ile Sakarya TV’de, Sakarya’yı konuştuk..

Siz hatırlamasanız da, biz hatırlatalım dedik!
Bu Akyazılı isimleri ne kadar tanıyor, biliyorsunuz?
Onları bir kez olsun,” ilçenize, bir konferans, bir toplantı, bir istişare, bir şölen için” davet ettiniz mi?
“Siyasi kliklerden” sıyrılıp, hatırlayamadınz değil mi?
İşte “Akyazı imajına” farklı güzellikler katacaklar, içimizden yetişenler, boy verip, filizlendirdiklerimiz ve bizden olanlar bunlar..

Yoksul Akyazı’nın, zengin yüzleri bunlar!
İnsan bir yayla zamanı, bir festival zamanı da mı hatırlamaz?
Aşk olsun Akyazı!
Oysa onlar size bir türkü kadar yakın!
Ah bilseniz, gönüllerinde nasıl bir “Akyazı ateşi yanar”, geceleri aydınlatır..
Seni bu yüzle de tanıtmak bize düştüAkyazı’m!...

Alacağımız olsun!
Sevgili Nail Kahveci ustam, bu sefer “pansuman bölümünü” sana bırakıyorum!..
Bakalım söyleyecek neyin var?
Yusuf Cinal yazıyor,10 Şubat 2022 Brüksel