ISPARTA KARANLIĞA GÖMÜLDÜ ISPARTA DONDU!

Hiçbir sıkıntı yoktur ki, iktidar gerek muhalefet gerekse ilgili sivil meslek örgütleri tarafından uyarılmamış olsun.

Uyarılıyor ama maalesef iktidar, hiçbir uyarıyı dikkate almıyor.

Ardından kriz yaşanınca da krizi çözmekten ziyade “Biz demiştik” diyenlerle mücadele ediyor.

Doğalgaz konusunda uyarılmıştı hükümet…

Ciddiye almadı, olan oldu, organize sanayi bölgelerinde enerji krizi yaşandı.

Son kriz mesela: Isparta da günlerce süren elektrik krizi…

EMO yani Elektrik Mühendisleri Odası haftalar önce uyarmıştı.

Aktarayım:

"Türkiye`de Enerji Krizi yoktur, enerjinin yönetimi krizi vardır."

Türkiye`nin dört bir tarafını, 31 Mart 2015 tarihinde 10 saati aşan sürelerle elektriksiz bırakan elektrik sistemi çöküntüsü dünyanın 7. büyük elektrik kesintisi olarak değerlendirilmesine rağmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız kesintinin yaşandığı süresinin mühendislik açısından uzun bir süre olmadığını savunmaktadır.

Elektrik kesintisinin faturası "siber saldırı yok" diyen bürokrata kesildi!

Kesintinin üzerinden 6 gün geçmesine rağmen bakanlıkça halen gerçek sebepler açıklanmazken "siber saldırı" iması yapılmaya devam edilirken, "siber saldırı yok" diye açıklama yapan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürü Kemal Yıldır istifa et(tiril)miştir.

Elektrik sisteminde arz-talep dengesini tesadüfler değil, şebekedeki yükler ve üretim santralları belirler.

Hatırlanacağı üzere kesinti anında EMO, elektrik üretimi yapan özel şirketlerin sistemin çökmesine yol açacak fiyat artış talebini hayata geçirmek üzere bir manipülasyon içinde olup olmadıklarını sorgulamıştır. Elektrik üretimi içerisinde özel sektör payı %70`in üzerine çıkmıştır. Kamunun elinde arz-talep dengesini sürdürebilecek "sıcak yedek" olarak adlandırılan hazırda bekleyen üretim kaynakları yoktur. Özel sektör üreticileri de üretim kapasitelerini hazır yedek olarak bekletmek istememektedirler. Çünkü hazır yedekte beklemek, santral için bir maliyet yaratırken, kardan feragat etmek anlamına gelmektedir.

Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürü Kemal Yıldır istifasından sonra, kesintinin Enerji Bakanı`nın belirttiği gibi hatların 86400`de 1`er saniye arayla açtığı bir tesadüf olmadığını, "Yağışlar nedeniyle özellikle doğudaki barajların dolu olduğuna dikkat çekerek bu yükün batıya taşındığını ve fiyat açısından HES`lerle rekabet edemeyen batıdaki bazı doğalgaz santrallerinin de üretiminin olmadığını" basına açıklayarak elektrik sisteminde arz-talep dengesini tesadüflerin değil, şebekedeki yükler ve üretim santraları ilişkisinin belirleyici olduğunu ortaya koymuştur. En yetkili bürokratların açıklamaları EMO`yu bir kez daha haklı çıkarmıştır.

Şimdi Bakanlıkça cevaplanması gereken sorular şunlardır;

Bir elektrik üretim santralının devreden çıktığı anda yani saat 10.36 itibarıyla sistemde ne kadar yedek güç tutuluyordu ve bunlar devreye alınmaya çalışıldı mı?

Otomatik olarak devreye girilememişse TEİAŞ personelinin müdahalesi söz konusu oldu mu?

TEİAŞ`ın ‘Yük al` talimatına uymayan üretim tesisleri var mıydı?

Borsada işletilmeye başlanan elektrik alım-satımında düşük fiyatın olduğu saatte üretim yapmak istemeyen santralın arıza bildiriminin gerçekliği nasıl tespit edilmektedir?

Yedek santralların yük alarak sistemi dengeleme görevini yerine getirememeleri halinde neden TEİAŞ gerekiyorsa bir şehrin elektriğini keserek sistemin çökmesine engel olamadı?

Sorularımızın doğru yanıtlarını alana kadar konunun takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.

ENERJİMİZ YURTDIŞINDA BİR VANAYA BAĞIMLI OLMAMALI!

Bir başka uyarıları;

İran teknik arıza gerekçesiyle 20 Ocak`tan itibaren 10 gün süreyle Türkiye`ye gaz akışını durduracağını açıklamıştır. Enerji Bakanlığı`nın, aralarında elektrik üreticilerinin de olduğu sanayi kuruluşlarına gönderdiği yazıda ise ikinci bir emre kadar Günlük Gaz Çekiş miktarının yüzde 60`a düşürüldüğü bildirilmiştir.

Ülkemiz son yirmi yılda "enerji ihtiyacı" söylemi ile gittikçe derinleşen bir enerji bağımlılığına sürüklenmiş ve daha fazla üretim, daha fazla tüketim sarmalına girmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) verilerine göre 1990 yılında 52.5 Milyon Ton Eşdeğer Petrol (MTEP) olan enerji talebi 2000 yılında 80.5 MTEP, 2010 yılında 105.8 MTEP, 2020 yılında da ise 147.2 MTEP`e yükselmiş, ithal kaynak oranı ise bu süre içerisinde yüzde 52`den yüzde 70`e çıkmıştır.

Türkiye`nin enerji üretimini arttırmak için enerji tüketimini arttıracak politikalara yönelmesi enerji bağımlısı bir ülke durumuna gelmesine neden olmuştur. Enerji bağımlılığı nedeniyle ülkemiz bugün enerji ihtiyacının yüzde 80`den fazlasını fosil yakıtlardan karşılar hale gelmiştir.

Enerjide temel politika verimlilik yerine ithal fosil yakıt tüketimi olarak belirlenirse, bir vanaya ve o vanayı tutan ele muhtaç olunması kaçınılmazdır.

Ülkemizin enerji arz güvenliğini yurt dışında bir vanaya bağımlı hale getiren enerji politikalarının geldiği nokta üretim kısıtlaması ile halkımızın soğukta ve karanlıkta kalmasıdır. EMO her fırsatta temel enerji politikamızın enerji verimliliği ve enerji yoğunluğumuzun düşürülmesi olarak kurgulanması gerektiğini söyledi, söylüyor.

Bilindiği üzere Enerji Verimliliği Kanunu (EVK) 2007 yılında yayımlandı. Bu kanun kapsamında, Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği (BEP), Enerji İle İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik gibi sanayiden, ulaşıma, konuta bir dizi alanda verimlilik sağlayacak ikincil mevzuatlar çıkarıldı. Ancak bu mevzuatların gereği yapılmak yerine fosil kaynaklara dayalı aşırı tüketim sürekli pompalandı.

Bununla da kalınmadı, ülkenin enerji verimliliği yol haritasını çizen en önemli kurumu olan Elektrik İşleri Etüt İdaresi önce Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi, sonra da bir kararname ile kapatıldı, konusunda uzman, bilgi birikim ve donanımlı personel başka kurumlara gönderildi. Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği 6 kez ertelendi. EVK ve BEP Yönetmeliği`nin yayımlanmasından bu yana 2011 yılından önce yapı kullanım izni almış olan yaklaşık 12 milyon mevcut binadan yaklaşık yüzde 3`ünün EKB aldığı anlaşılmaktadır. Doğal gazın yüzde 40`ının konutlarda tüketildiği göz önüne alındığında BEP yönetmeliğinin gerekleri yapılsaydı bugün kesinti yapılması gereken doğalgaz miktarının yarısı zaten tasarruf edilmiş olacaktı.

Ülkemizin esas sorunu enerji arz güvenliği değil, ithal kaynak bağımlısı aşırı tüketim politikalarıdır.

ETKB`nin enerji tüketim miktarıyla övünmeyi bırakıp, enerji verimliliği politikalarını bir an önce uygulamayı hatırlaması, öğrenmesi gerekir.

Ağırlaşan kış koşullarında komşu ülkelerden doğalgaz temininde kesintiler daha önce de yaşanmıştır. Gerçek kesinti sebeplerinin ne olduğu, bundan sonra da olup olmayacağı kamuoyuna açıklanmalıdır. Bilindiği üzere fahiş elektrik zamlarının yapıldığı 31 Aralık 2021 gecesi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından ülkemizin spot piyasalara mahkum olduğu itiraf edilmişti. Doğalgaz temininde yaşanan bu belirsizlik elektrik birim fiyatlarının tavan seviyesine yükselmesine neden olmuştur. Soğukları donarak geçirmek üstelik bunun için üste para vermek halkımızın kaderi olamaz.

Bu nedenle bir kez daha;

Önce enerji verimliliği,

Önce halka ucuz ve kaliteli enerji temini,

Önce halkın sağlığı diyoruz.

ISPARTA; YIL 2022 VE BİR KENT DONDU!

Ve son uyarıları;

Isparta‘da kar yağışı nedeniyle 50 saate varan elektrik kesintileri yaşanması, iktidarın enerji politikalarını bir kez daha ortaya koymaktadır.

Olağanüstü mevsim koşullarının sonucu diyerek açıklanamayacak denli büyük bir skandal olan kesintiyle ilgili sorumlu kurumlar suçu birbirine atarken, olan vatandaşa olmuş, hasta, yaşlı ve bebekler dahil soğuk ve karanlıkta çaresiz kalmışlardır.

Elektrik Mühendisleri Odası`nın (EMO) konuyla ilgili yaptığı incelemenin ilk sonuçlarına göre, kentte sadece elektrik dağıtım şebekesinde değil aynı zamanda iletim şebekesinde de hasarlar oluşmuştur. Bu durum, Isparta bölgesinde ağır kış koşullarına uygun enerji nakil hattı tasarımının yapılmadığını göstermektedir. Önce enerji nakil hatlarının ne zaman kimler tarafından nasıl yapıldığı, hatların kontrol ve bakımlarının zamanında ve yeterli düzeyde yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle bağımsız bir denetim yapılarak asli sorun belirlenmelidir.

Diğer taraftan dağıtım şebekesinde de çok büyük sorunlar olduğu, kesinti esnasında elektrik cihazına bağlı yaşamını sürdüren yurttaşların ciddi sorunlar yaşadığı hatta ölümlerin olduğu iddia edilmektedir. İktidar "kurulu gücü 100 bin MW`a çıkarttıkları" iddiasıyla övünürken, 21. yüzyılda Türkiye`nin ortasında bir kentte insanlar günlerce soğukta kalıp, cefa çekmektedir.

Bu olay karşısında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nın (ETKB) tavrı çok önemlidir. Kamu yararına davranıp kesintinin sebeplerinin şeffaf bir şekilde incelenmesi ve enerji nakil hatlarının kış şartlarına neden dayanamadığı araştırılmalıdır.

Dikkat: Denetleme İşlevi Özelleştiliyor!

Sayıştay raporlarına göre TEDAŞ`ın dağıtım şirketlerini eksik denetlediğini hatırlatmak istiyoruz. Ancak Elektrik Piyasası Kanunu`nda 25 Kasım 2020 tarihinde yapılan değişiklikle elektrik dağıtım şirketlerinin denetiminin özel şirketler tarafından yapılmasının önü açılmıştı. Bu dönüşüm gerçekleşirse bütün ülkenin akıbeti Isparta gibi olacaktır.

Şehiriçi elektrik dağıtım şebekesinin neden çöktüğü bağımsız bir çalışma ile araştırılmalıdır. Özel dağıtım şirketinin gerekli önlemleri zamanında alıp almadığı, bakımların zamanında yapılıp yapılmadığı ilgili kamu kurumları tarafından incelenmelidir ve sonuçları şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyurulmalı, ihmali görülen kişi-kurum-şirketler hakkında en ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.

Isparta elektrik kesintisi olayı, özelleştirilmiş elektrik şebekelerinin bir vaka analizi olarak rapor haline getirilip, tüm ETKB ilgili birimlerine, EPDK`ya ve Türkiye genelindeki dağıtım şirketlerine iletilmelidir.

Isparta Vakası ve eldeki bilgiler doğrultusunda TEİAŞ`ın özelleştirilmesinden vazgeçildiği derhal kamuoyuna ilan edilmelidir.

EMO olarak daha önce de defalarca söylediğimiz gibi, özelleştirmeler ve serbest piyasa; ucuz, kaliteli ve sürekli elektrik değil, tam tersine pahalı, kalitesiz ve büyük kesintilere yol açan karanlığı Türkiye`ye getirmiştir. Enerji zamları enerji sektörünün hızla kamulaştırılması gerektiğini ortaya koymuştur. Bu olay bunu bir kez daha teyit etmiş olup, siyasi partilere bu acil durumu işleme almalarını kamusal bir sorumluluk ile hatırlatmak istiyoruz.

Bu da gösteriyor ki ilgili meslek örgütleri ve muhalefet her türlü uyarı görevlerini yerine getiriyorlar.

Ama problem şu ki ülkeyi yönetenlerin umurunda bile değil…

GÜNDEMİN KARİKATÜRÜ