Sevgili okurlar,
Her zaman, her durumda söylediğimiz ve hiç eksik etmediğimiz o “her işin başı sağlık” ifadesi, yaşamın elbette bir parçası olarak bilinir..
“Sağlık” gibisi var mı?
Allah, herkese, ama herkese “sağlık ve fafiyet” nasip etsin!
Helede bu “Covid 19(Korona)” salgın hastalığı döneminde, “sağlık” konusu, daha da büyük bir önemle gündemimize girdi.
“Covid 19” salgını bu!
“Genç, yaşlı, siyasetçi, doktor, öğretmen, amir, memur” demeden, hayallerimizi yıktı geçti, geleceğimizi kararttı!.
Evet, insanlığın kara belası bu “Covid 19”, üzerimizden “silindir” gibi geçerken, en yakın dostumuz, koruyucumuz kimler mi oldu?
Siyasiler mi, hayır?
Elbette, sağlıkçılar!
“Sağlıkçılar”, bugünlerde alanlara inerek, “işimizin başındayız, grevdeyiz” diyerek, kendilerine hak görülenlerin peşine düştüler!.

HAKLARINI TESLİM EDELİM!
Dün İstanbul’da ve yurdun birçok kentinde hak arayışlarını sürdüren sağlıkçılar, çalışma koşulları içinde, haklarının peşinde kararlılıkla olduklarını bir daha gösterdiler..
“Başımız sıkıştığında, bir virüs kaptığımızda, bir sancımız tuttuğunda, daha da önemlisi başımız, karnımız ağrıdığında, kapısını çaldığımız sağlıkçıların, hakkını teslim etmek” gerekmez mi?
Hak, hukuk için illa sokaklara mı inmek gerekir?
Siyasi irade, “artan enflasyon, maliyetler karşısında”, neden işçinin, memurun, çalışanların ücretlerinde iyileştirme yapmaz, çalışma koşullarını iyileştirmez ki?
Yani sağlıkçılar, siyasi iradenin lütfunu mu bekliyor?
Sırası geldi mi, kendi hakları ve maaşları için şıpşak gereğini yapanlar, bu illet salgın hastalık döneminde, elini taşın altına koyan ve ölümle karşı, karşıya gelen, çoluk çocuğundan uzak görev yapanların, hakkını teslim etmez ki?
Ne bekleniyor?
Sesleri, daha çok mu çıksın isteniyor?
Maalesef, ülkede bu çarpık durumdan bıkan, hakkını alamadığını düşünen sağlıkçılarımız, bir, bir yurt dışına gitmeyi çare olarak görmeye başlamışlarsa, durum vahimdir!
Açıklanan rakamlara göre, yurt dışına çalışmak için giden sağlıkçılarımızın sayısı, hiçte küçümsenecek kadar az değildir..
Sağlıkçısına sahip çıkmayan bir anlayışın, yeni sağlıkçıların yetişmesine nasıl katkı sunacağı da, bir başka merak konusudur!

DR.ZEKERİYA ÖZCAN GERÇEĞİ?
Bugün elbette Adapazarı merkezden değil, kendi memleketim Akyazı’dan örnekler vererek, Akyazılılara büyük hizmetleri geçen sağlıkçılardan, söz etmek istiyorum..
1962 Yılında genç bir doktor olarak geldiği Akyazı’ya yerleşen Dr.Zekeriya Özcan’ın hizmetleri anlatmakla bitmez..
Aslen Artvin kökenli olan Dr. Zekeriya Özcan’ı, ilk olarak küçük kardeşim Celal’ın hastalığında tanıdım..
Beyaz önlüğü ve sağlık çantası ile geldiği evimizde, kardeşimi muayene ederek, bizimle hoş -beş ederek, derdimize dermen ilaç olmuştu..
Daha sonraki Akyazı günlerinde Dr.Zekeriya Özcan, hep konuşulur oldu..
Hizmetleri, iyilikleri, kaymakam vekilliği yaptığı günler unutulur mu?
Şimdi adına Akyazı’da evlatları güzel bir eser meydana getiriyor..
Ne kadar yakışır!
Bu yönde diğer Akyazılı hemşerilerimin de, “Akyazı için yapacaklarının olduğunu” söylememem gerek var mı?
Daha sonraki yıllarda Dr.Cevat Yıldırım girdi hayatımıza!
Akyazı’dan bir genç doktor olarak, halkın hizmetine soyundu..
Kısa zamanda, Dr.Zekeriya Özcan’ın yükünü bir nebze hafifletti..
Artan nüfusa bağlı olarak sağlıkçılara ihtiyaç gittikçe arttı.
Bu sefer benim kuşağımdan, okul ardakadış Dr. Yaşar Yılmaz imdada yetişti. Akyazı Verem Savaş merkezinde yıllarca hizmet verdi.
Hala hizmette..
Hizmetlerini ne kadar yazsak, anlatmamız mümkün değil..
Hizmetin bu yanı çok konuşulmaz ama, ne kadar hayati olduğunu bilmeyiniz mi var?
Sonra Diş Hekimi Çetin Savcı ve bu sektördeki arkadaşlarının hizmetlerinden de söz etmemiz gerekir.

YENİ SAĞLIKÇILARIMIZ?
Elbette bu “sağlıkçılar ordusuna” yeni katılanlarda var.. Onların da hizmetleri başımız üstüne!
Öte yandan, Akyazı Hastane mahallesindeki hastane görevini tamamladığından, yeni bir hastane yapımı için kollar sıvandı.. Sevgili merhum Akyazı Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı, bu hastane için çok koşturdu, durdu.
Akyazı’ya, öyle, böyle bir hastane kazandırılmış oldu..Hizmeti olan, katkı yapanların, elbette hakkını teslim etmemiz gerekir..
Peki eczacılar?
Öncelikle Kemal Abuç, Bülent Behlül, bizden biri Ozan Cinal ve diğerleri, Akyazı’da sağlık hizmetlerinin tamamlayacası olarak görev başındalar..
Akyazı, aynı zamanda TIP alanında, Prof.Dr.Mehmet Abuç, Prof.Dr. Mehmet Zeki Aydın, Prof. Dr. Sibel Çetik, Uz.Dr.Mehmet Karaca, Dr.Kerem Erksoy, Dr. Mehmet Seçkin ile yeni nesil sağlıkçıları da yetiştirme, ülkeye hizmet noktasında büyük başarılara imza attı.
Bu arada sünnet düğünlerimizin bir başka aktörü, sünnetçilerimizi de hatırlamadan geçmeyelim!.

SAĞLIKÇILARA SALDIRI!?
Son olarak, şunu ifade etmek isterim ki, sadece memleketim Akyazı’da değil, sağlıkçılara karşı, “şiddete başvuran, terör estiren, onların kaşını ,gözünü yarmakta bir beis görmeyen anlayışı”, hoş görmemiz mümkün değildir!.
Bu manada, Akyazı’da kabul edilmeyen menfur saldırı olayları nedeni ile bazı sağlıkçıların şiddete maruz kaldıkları acı bir gerçektir!
Bu durum, “ilçe sağlığına yumruk atmak değil, kafa atmak, hizmeti tekmelemek” anlamı taşır!
Siz, gelen, giden sağlıkçıyı dövmeye kalkarsanız, o zaman, bu ilçede, bu hastanede görev yapacak bulamazsınız!
Bu durum sadece Akyazı’da mı böyle?
Elbette hayır!
Nerede olursa, olsun, sağlıkçılarımıza kalkan eller, hizmete, bize ülkemize, kalkmış demektir!..
Birgün birileri de hoş görüsünü kaybedip, sizin çocuklarınıza el kaldırsa, kabul edermisiniz?
O halde sağlıklı yaşamın hekimlerini lütfen koruyalım, gereği gibi istihdam edelim, çalışma ortamlarını düzenleyelim, güzelleştirelim!
Onlar vazgeçilmezimiz, başımızın tacı, sağlık kahramanlarımızdır!
Onların sesini duyalım, isteklerine kulak kabartalım ve gereğini yapalım!
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Şubat 2022 Brüksel