“Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır. Şerefini korumak” diyor Mustafa Kemal ATATÜRK…
Erhan Kaleli de Atatürk’ün bu sözlerini şiar edinmiş bir Türk askeri…
15 Temmuz kalkışmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Bunun için ne adına olursa olsun, devletin bünyesinde yeni paralel yapılar kurulmasına asla izin vermeyeceğiz” sözlerine inanarak ve güvenerek, kendi alanında söz konusu paralel yapılara karşı mücadele ediyor.
Ama dinleyen, kulak asan kim?
Aksine hırpalanıyor, aşağılanıyor, horlanıyor yetmedi suçlanıyor.
Askerlik hayatı boyunca Fethullahçıların hedefi olmuş, örgütün şok mangalarında işkence görmüş, şimdi de emekli olduğu Jandarma’da “METÖ” dediği Menzil tarikatının örgütlendiğini duyunca, olayı gündeme getirmek için çırpınan bu genç üsteğmen diyor ki;
“JSGA’nın öğrenci temini sözlü mülakatlarında torpil yapıldığına ve Menzil başta olmak üzere çeşitli tarikatların FETÖ’de olduğu gibi ordumuza sızmaya çalıştığına dair bilgiler edindim. Bu bilgileri her sorumlu ve vicdan sahibi vatandaşın yapması gerektiği gibi devletin gerçek sahibi milletimizle paylaştım.”
Lakin hukukun guguk haline geldiği ülkemizde Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor ve kendini karakolda buluyor.
İfadesinde ve savunmasında;
“Yazdıklarımın tümüyle arkasındayım. Jandarma Genel Komutanlığı’nın içerisindeki yapılanmalarla ilgili iddialardan dolayı, bu yapılanmanın failleri hakkında suç duyurusunda bulunması gerekir. Devlet Övünç Madalyası verdiği ve ülkesi için savaşmış, devletini, milletini seven gazisi hakkında suç duyurusunda bulunması abesle iştigaldir” diyor.
Barış Pehlivan dile getirdi, oradan aktaralım;
“Herkes susuyorken Fethullahçıların devlette nasıl örgütlendiğini ilk yazanlardanız. Bunun için bize bedel ödetenlerin yıllar sonra “Meğer haklıymışsınız” dediğini duydu bu kulaklar.
İşte bu yüzden...
Dün olduğu gibi şimdi yine soruyorum:
1- JSGA mülakatlarında torpil yapıldığı iddiası doğru mu? Mülakat başkanı, aday daha içeri girmeden önce kaç puan verileceğini söylüyor ve tüm üyeleri buna uymaya zorluyor mu?
2- Menzilci öğrenciler 2018 yılının aralık ayında kendilerinden olmayan birinin telefonuna porno yükledi mi? Böylece sol görüşlü bir aileye sahip o öğrencinin okuldan ayrılması sağlandı mı?
3- Menzilci olmayan öğrencileri yıldırmak için tıpkı FETÖ’nün yaptığı gibi akademide şok mangaları kuruldu mu? Bu şok mangalarından birinin adı Akıncılar mı?
4- JSGA’daki caminin imamı camiye gitmeyen öğrencilerin listesini okul komutanına hiç verdi mi? O listedeki öğrencilerin disiplin puanları düşürüldü mü?
5- Akademideki o imam, camide Menzil tarikatına dair sohbetler yapıyor mu? Bu sohbetler şikâyet edilince bir müfettiş albay idari soruşturma yürüttü mü? O idari soruşturma, şikâyet edenlerin başına bela oldu mu?”
Biz Müslüman bir delikten iki kere ısırılmaz sözünden benzeri örgütlerle mücadele edileceği hissine kapılıp gaza geliyoruz galiba…
Ve karşılığında da hayal kırıklığına uğramak şöyle dursun, cezalandırılıyoruz.
Görüyoruz ki, bizim Müslümanlar bir değil elli kere ısırılmaya razı…
Bunların, örgütlenmiş siyasetten ticaretten beslenen tüm tarikatları kapatmaya hiç mi hiç niyetleri yok.
Bir örnek daha;
Namık Kemal Zeybek anlattı;
Malumunuzdur olay Akyazı ‘da yaşandı. Bir sözde şeyh 12 yaşındaki bir kız çocuğuna istismardan yargılanıyor.
Şeyhi kurtarmak isteyenlerin iktidara serzenişi, tam bir padişaha sarkıntılık eden vezirin ‘kusura bakmayın sultanım, sizi valide sultan sandım’ demesi gibi, özrü kabahatinden büyük bir savunma;
“Biz sizden Menzil gibi sağlık bakanlığı mı, Hakyol Vakfı gibi Adalet Bakanlığı mı istedik? Polis yapmak için imanlı genç istiyoruz, dediniz, gönderdik. Gençlerimizden yedi yıllık sakallarını ağlayarak kesenler oldu.”
Bu cümle tek başına, paralel yapılarla mücadele etmek şöyle dursun, yenilerinin önü açılıyor diyenleri, durumu “Gitti Fetö, Geldi Metö’ şeklinde özetleyenleri haklı çıkarmıyor mu?