Sığınmacılar konusunda en dertli olan illerimizin başında Gaziantep geliyor.
Bıçak kemiğe dayandı ki, geçtiğimiz günlerde 41 sivil toplum örgütü sığınmacı işgaline karşı bildiri yayınladılar.
Bugüne kadar muhalefetin ve muhalif yazarların dillendirdiği, iktidarın da pek kale almadığı sorunları, bizzat yaşayanların dillendirmesi iyi oldu.
Bakalım iktidar, bu kesime de ‘ırkçı, şoven’ yakıştırmaları yapabilecek mi?
Gerçi geniş toplum kesimlerini karşısına almanın bedelini 31 Mart seçimlerinde ödedi ama bakalım en azından bundan sonrası için aklına başına alabilecek mi? Göreceğiz…
41 sivil toplum kuruluşunun aktardıkları sır değil, malumun ilanı.
Özetle aktarayım;
Hükümetimiz tarafından açık kapı politikasının uygulanması ile ülkemize düzensiz ve kontrolsüz olarak gelen Suriyelilerin zaman içinde kadim şehrimizin eşsiz tarihi ve kültürel değerlerine, sosyal ve iş hayatına olumsuz etkilerine tanık olmaktayız,
Geçici koruma rejimi; uluslararası standartlara uygun olarak ortaya konmuş bir düzenleme olup ülkeye giriş yapan ani ve kalabalık mülteci hareketlerinde yapılması gerekenleri içermektedir.
Bu kapsamda Suriyelilere sınırsız kalış ve kendi istekleri dışında zorla göndermemeyi, acil insani ihtiyaçlarının karşılanması ile oluşturulan kamplarda barınma, iaşe, sağlık, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmaktadır.
Kısa bir zamanda milyonlarca sığınmacının ülkemize gelmesi, bu konuda yasalarımızın ve uluslararası benimsenmiş kuralların göz ardı edilerek, palyatif uygulamalarla bugüne gelinmiş olması, baş edilemez sorunlarla karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur.
Geçici koruma statüsünde olmalarına rağmen çok sayıda uluslararası vakıf, dernek vb. kuruluşlar sığınmacıların ülkemize entegre olmaları için çalışmalarına devam etmektedir; Sığınmacıların istihdamı şartı ile işletmelere hibe, kredi ve makine destekleri verilmekte, Dünya bankası kredileri bir kısmı Suriyelilerin istihdamı için kullanılması şartıyla verilmekte, Suriyeli STK’lar uluslararası kuruluşlar tarafından fonlanmaya devam edilmektedir.
Yardım amacıyla şehrimize gelen çok sayıda yabancı kaynaklı kuruluşun yardım faaliyetleri yanında, farklı bazı çalışmalar yaptıklarının da endişesini taşımaktayız.
Suriyeli öğrencilere üniversitelerimizde özel kontenjanlar açılmakta hem girişte hem de öğrenim süresince kolaylıklar sağlanmaktadır.
Fakültelerimizden mezun olmuş Suriyeliler ise bambaşka bir sorun oluşturmaktadır. Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baroya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlarımız mevcuttur.
Türkçe bilmeden Türkiye’deki bir hukuk fakültesinden mezun olunabilmesi oldukça düşündürücüdür.
Üniversitelerimizden mezun olan Suriyeliler Meslek Odalarımıza kayıt olarak mesleki faaliyette bulunabilmektedirler. Suriyeliler iş hayatında müteşebbis ve iş gücü olarak yer almaktadırlar; 2023 yılı itibari ile Gaziantep’te ticaret ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren 5000’nin üzerinde Suriyeli firma bulunmaktadır.
Bunun yanında kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda işletme, küçük esnaf ve atölye vardır. Bu gayri resmi firmalar vergi vermemekte, SGK primi ödememekte, diğer firmaların yaptırmak zorunda olduğu ruhsat, iş güvenliği sağlığı vb. yükümlülüklerle ilgili masrafları olmamaktadır.
Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır.
Geçici koruma altındaki çok sayıda Suriyeli ise kayıtlı ve çoğunlukla kayıtsız işgücü olarak iş hayatına katılmaktadırlar.
Ülkemizde sosyal yardımlar amacına uygun olmayan yöntemlerle yapılmakta olduğundan, asıl amaca hizmet etmediği gibi toplumu hazırcılığa, tembelliğe sevk etmektedir.
18,5 milyon insanımız devlet yardımı almaktadır.
Hükümetimizin sosyal bir devlet olma anlayışı ile yaptığı destekler, amacını aşmış ve insanları çalışmaktan imtina eder hale getirmiştir.
Suriyeliler birçok iş kolunda daha uygun koşullarda istihdam edilmektedirler.
Ekonomiye işgücü bağlamında yaptıkları katkı önemli olmakla birlikte giderek yapısal sorunlara yol açacakları aşikardır.
Suriyelilerin yaygınlaştığı işlerde, bu defa da toplu hareket etme, kendi isteklerini dayatma durumları ile karşılaşılmaktadır.
Elbette daha düşük ücret almaları Türk işgücünün kendisi açısından Suriyelileri sorun olarak görmesine neden olurken geçici koruma altındaki Suriyelileri de yardıma bağımlı hale getirmektedir. Gaziantep’teki Suriyelilerin yalnızca yüzde 10’u yardım almadan yaşamlarını devam ettirebilmektedir. Geçici koruma altındaki Suriyelilerin kısa vadede daha yüksek gelire ulaşamayacakları ve bağımlılıklarının devam edeceği ortadadır.
Kurallar kesin olarak konulmadığı sürece bu sistem böyle devam edecektir.
Sığınmacı sayısının yüksek olduğu ülkeler dünyada da çok fazladır. Bu ülkelerde kuralların, kanunların çok net ve istisnasız uygulanıyor olması nedeniyle benzer sorunlar yaşanmamaktadır.
Arkası yarın…