Apartmanlar yükseldikçe dostluk, samimiyet ve muhabbet azaldı…
Eskiden tek katlı tek odalı evlerde ne kadarda mutlu ve huzurluyduk.
Annemizin yanı başında oturur saçımızı okşamasının verdiği huzurla uyuya kalırdık.
Yoksulduk ama mutluyduk.
Komşularımıza selam verir selamını alırdık.
Akşamüzeri dostlarla hoş sohbetler ederdik.
Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktu.
Şimdi ise ev üstüne evler inşa edildi. İnsanlar hep daha fazlasını istedi; güzel mobilyalar, son model arabalar, en güzel kıyafetler…
Yükseklerdeki beton evimizden aşağıda zor durumda yaşayan komşumuzu göremez olduk.
Bencilleşti herkes.
Herkes sadece daha çok kazanmanın daha çok elde etmenin peşine düştü.
Nesnelerin verdiği mutluluğa sığındı herkes,
Oysa kalbin hissettikleri daha önemliydi.
Kocaman evimizin kocaman odalarında ailemizi göremez olduk.
Yabancılaştı herkes birbirine.
Sadece akşam yemeklerinde buluşabildi aile fertleri.
Orada da herkes sessiz.
Çatal bıçak sesleriydi sessizliği bozan.
Zaman içinde kayboldu samimiyet, iyi niyet, hoşgörü…
Ev buluşmaları nerede? Niçin ve ne zaman kayboldu?
Artık ilişkilerde yazlarda sert, kışlarda…
Her akşam eve gelen misafirler nerede kaldı? Ne zaman çalacak ansızın kapı?
Tahammül kalmadı, sevgi saygı pek azaldı.
50 metrekare evde yere yataklar serilerek yatılırdı
Şimdilerde evler büyüdü, herkes köşesine çekildi… Küçüğü, büyüğü, yaşlısı…
Görüşmeler azaldı,
Çocuklar artık komşuları tanımıyor,
Sokakta arkadaşları olmuyor,
Akrabaların evini bilmiyor.
Herkesin cep telefonu var ama ne arayıp ne davet ediyoruz eski dostları, akrabaları, komşuları…
Yüz küsur metrekareli evimize bir kişi yatıya geldi mi ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
Sohbetler kalmadı artık.
Fikir alışverişi, dertleşme de ne demek?
Veya hep birlikte sessizlikte oturma…
Kaybolmuş samimiyeti özlüyorum. Çocukluğumu özlüyorum…
Sobanın üstünde kavrulan kestanenin kokusu burnumda tütüyor.
‘Hadi kahve yap, sana geliyoruz’ diyen sesi çok özlüyorum…
Apartman hayatında komşuluk kalmadı.
Sabah işe gitti herkes akşam işten geldi…
Kimseyi görme şansı kalmadı kimsenin.
Teknolojinin imkânlarına sığındı herkes.
Teknoloji insanoğlunu tembelleştirdi, kimse fark etmedi.
Ele geçirdi bütün hayalleri, planları, yaşanacakları…
Kitap ve gazete okuyan sayısı çok azaldı.
Çünkü gerek yoktu telefon yeterliydi öğrenmeye.
Dikkat ediyorum toplu taşıma araçlarında herksin elinde bir cep telefonu.
Hayatımızın büyük bir kısmını ele geçirdi o küçük ve parlak camlı cihazlar.
Hâlbuki açık havada denize karşı elinde güzel bir kitabı kahve eşliğinde okumanın keyfini keşfetmek gerek.
Robotik insan diyorum günümüz insanlarına.
Herkes programlanmış gibi bir şeylere.
Yeniliğe açık olmak, çözüm üretmek değil meseleleri, asıl mesele günü kurtarmaktı.
3 yaşındaki çocuğa susması için telefonu veren de o insan. Maddelere sığınıp mutluluğu uzaklarda arayan da o insan.
Evler büyüdü ama aileler küçüldü.
Zekâ arttı ama vicdan azaldı.
İletişim araçları arttı ama muhabbet azaldı.
İlaçlar kolay bulunur oldu ama hastalıklar çoğaldı.
Bilgi arttı ama güven azaldı.
BEN'ler büyüdü, BİZ'ler azaldı..!
EVLER BÜYÜDÜKÇE AİLELER KÜÇÜLDÜ
Rabia KAYA
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar