Her insanın yapı taşlarından biridir. Her insanda olmalı ancak kontrol altında tutulmalıdır. Egosunu kontrol altında tutabilen iç dünyasında alt benlik ve üst benlik dengesini oturtabilen ve tüm ihtiyaçlarını dengede tuttuğu egolarıyla belirleyen insanların toplumda mutlu ve pozitif olarak gözlemlendiği ve gerçek anlamda da mutlu kişiler oldukları konusunda birleşiyor uzmanlar.
Ben çağın hastalığı gibi görüyorum. Ne yazık ki günümüzde yaş sınırı, cinsiyet ayrımı, zengin yada yoksul, güçlü ya da güçsüz güzel ya da çirkin, başarılı ya da başarısız fark etmeksizin, egosunun kölesi olan ve sonucunda da bu toplumsal rahatsızlığa yakalanan ve sayıları da gittikçe artan bir insan topluluğu var.
Test etmek isteyebilirsiniz diye aktaracağım sizlere; önce kendinizi sonra etrafınız da sorun yaşadığınız arkadaşlarınızı, bir öğrencinizi yada öğretmeninizi, komşunuzu ya da iş ortağınızı, eşinizi ya da çocuğunuzu aktaracağım bilgilerle analiz edebilirsiniz. Sevdiğiniz, sürdürdüğünüz ilişkilerinizi sorunlu hale getiren, hatta bitme noktasına getiren, üzerinde hiç düşünmediğiniz düşman ‘yüksek ego’ dur belki. Şimdi aktaracağım sizlere çünkü, ego mantığımızı ve duygularımızı baskı altında tutan, bizi insan olmaktan çıkaran bir duygudur. Ego mutlaka insana düşman kazandırır ve mutlaka sonunda o insanları yalnız bırakır.
*** **************************************************** *
*Ego etkilerini kişinin konuşmalarında, davranışlarında ve hatta bakışlarında bile gösterir. Fazlası kişilik bozukluğu olarak nitelendirilen ego, aslında psikolojik bir durumdur.
* Egoist kişi, kendini merkez olarak kabul ettiği bir dünya yaratır ve o dünyada kendisinden başka değerli hiç kimse yoktur.
*Olabildiğince kibirli, öfkeli ve kindardırlar. Bu kişilerin konuşmaları çoğu zaman “ben” ile başlar. Kendilerinden başka hiç kimse takdir edilmeyi hak etmemektedir.
* İnsanların eşitliğine inanmazlar, kendileri daima diğerlerinden üstün ve iyidirler. Onların eşi benzeri yoktur. Diğer insanlara tepeden bakarlar.
*Lügatlarında en çok ben vardır.ben en iyiyim,en güzelim,önce benim kararlarım ve benim mutluluğum,ben özür diemem,hata kabul etmem,sen kimsin ki ,o kim ki ,isteyen görüşür ,isteyen görüşmez gibi uzayan bir liste.
Ne yazık ki yazarken yoruldu yüreğim, gerildim birdenbire. Bilmiyorum sizler bu davranış biçimini kimlerle özdeşleştirdiniz ama benim hemen aklıma gelen iki üç isim canımın sıkılmasına yetti bile.
‘’Araştırmacılar da ego sorunu olan kişilerde özgüven problemine kesin gözüyle bakmaktadır. Egoist kişiler, bu tavırlarıyla kendilerini yücelttiklerini zannetseler de aslında kendilerini ve kişiliklerini alçaltmaktadırlar. Bu insanlar, genel anlamda merhametten bihaber ve kişisel anlamda gelişimden uzaktır. Yeni insanların, yeni hikayelerin ve güzelliklerin hayatlarına girmesine engel olmuş olurlar. Kişiyi gerçek ve mantıktan uzak tutan fazla ego, bencillik, kibir ve ukalalık ile insanı yalnızca kendisinin inandığı bir masalda yaşamaya mahkum eder.’’
Yukarıda ki alıntıyla bitiriyorum. Bu sorunu kendisinde gören ya da etrafındaki kişiler tarafında dolaylı olarak bu davranış biçimine maruz kalanlar ve öncelikle egosu yüksek olan kişiler; Kişisel gelişim kitaplarından yararlanabilir, yaşam koçları ve danışmanlarla görüşebilir, uzman psikologlardan yardım alabilirler. Neden mi?
Yalnız kalmamak, ve kendi masallarında kaybolmamak, o masalı mutlu sonla bitirebilmek için belki de…