Sağlık işkolunda görevli birçok STK bir araya gelerek 5-6-7 Kasım günlerinde aile sağlığı merkezlerinde iş bırakma kararı aldılar.
Sebebini Hekim-Sen Sakarya Şube Başkanı Dr. Mehmet Yıldız’dan aktaralım;
Bakanlık, “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımladı.
Bu yönetmelik yayımlanmadan önce, ilgili STK’lar olarak bizler yönetmeliği değerlendirdi ve yönetmelikte sorunlu bulduğumuz maddelerin bu haliyle geçmemesi için bakanlığı ve diğer bürokratlarla görüşüp meramımızı anlattık.
“Büyük Ankara Mitingi” ile de itirazlarımızı duyurmaya çalışmıştık. 
Bakanlık, bu mitingi de görmezden, orada toplanan binlerce aile hekiminin sesini ise duymazdan gelmiştir. Bakanlığımız samimiyetle yaptığımız tüm uyarı, eleştiri ve önerilerimize gözünü kulağını kapatmış ve sorunlu maddelerini değiştirmeden yönetmeliği yürürlüğe sokmuştur.
Peki bu yönetmelik aile hekimleri açısından neden kabul edilemez? Yeni yönetmelik bizlere ne getiriyor? Sizlere madde madde açıklayalım.
Aile hekimliği birimine kayıtlı hastalardan son 6 ayda aile hekimine başvurmayan hasta olursa aile hekimi cezalandırılıyor. Sağlıklı olduğu için ASM’ye başvurmayan hastadan ötürü aile hekiminin maaşında kesinti yapıldığını; sağlıklı olmanın adeta cezalandırıldığını görüyoruz.
Aile hekimliği birimine kayıtlı kişilerin kişi başı tüm sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat sayısı bir yılda 7’den fazlaysa aile hekiminin maaşında kesinti oluyor… 
Başı ağrıyan hastanın nöroloji profesörüne gidebildiği sağlık sistemini siz inşa etmediniz mi? Yeri geldiğinde bununla övünmediniz mi? Peki şimdi neden bunun faturasını aile hekimlerine kesiyorsunuz?
Bu yönetmelikle; il ortalamasının üzerinde antibiyotik, mide koruyucu, ağrı kesici gibi ilaçlar yazan aile hekiminin maaşında kesinti yapılıyor. 
Bu yönetmelik, hastaların hekimleri memnuniyetlerine göre puanladıkları ve düşük puan alan hekimlerin cezalandırıldığı bir sistem getiriyor. Hastalara antibiyotik, mide koruyucu, ağrı kesici gibi ilaçlar yazma (!) ama onları bir şekilde mutlu et, böylelikle yüksek puan al, maaşın anca öyle artar” denen bir yönetmelik…
Hastaların beklentilerine uygun hekimliğin; ilme ve bilime uygun hekimlik yapmanın önüne konulduğu bir yönetmelikle karşı karşıyayız. Bir hekimin hangi ilacı ne kadar reçete edeceğine bakanlık karar veremez; çünkü her hekim bilir ki hastalık yoktur, hasta vardır. Hekimlik bu yönetmelikle belirlenen kalıplara, formüllere sığmaz!
Görüldüğü üzere bu yönetmelik kendi içinde çelişkiler barındırmaktadır; bu da hasta-hekim arasındaki ilişkiyi zedeleyecek ve sağlıkta şiddete sebep olacaktır.
Hasta memnuniyeti üzerinden hekimlerin maaşının ödeneceği bir yönetmelik kabul edilemez. Hakimlerin, öğretmenlerin, imamların veya diğer memurların maaşı memnuniyet üzerinden mi ödeniyor? İmamlar namaza gelen cemaattekilerin sayısı üzerinden mi maaş alıyor?
Aile hekimliği yurt dışında “primary care” yani “birincil koruma” olarak tanımlanmaktayken ülkemizde uygulanan aile hekimliği sistemi birincil korumadan uzaklaşmaktadır ve günde 70-80 hasta bakılmadığında maaş kesintisi yapılan bir sistem inşa edilmiştir. 
Biz aile hekimleri olarak çok iyi biliyoruz ki birincil koruma; toplum sağlığını iyileştirmek, yaşam kalitesini arttırmak, hastalıkların yayılmasını önlemek ve sağlığın maliyetini azaltmak için olmazsa olmazdır. Örneğin bir kanser hastasının erken evrede tanısını koymak, son aşamada hastaya kemoterapi vermekten çok daha kıymetlidir ve devletimizin bütçesine maaliyeti çok daha düşüktür.
Bu yönetmelik; karmaşık hesaplamalarla ulaşılması mümkün olmayan performans kriterleri içermektedir. Hangi ay ne kadar maaş alacağını bilmeyen başka bir meslek grubu mensubu var mıdır?
Aile hekimliğinde yapılacak ödemeler “şunları şunları yapmazsan maaşından şu kadar keserim” şeklinde ceza ile korkutulan ödemeler değil “şunları şunları doğru yaparsan maaşına ek olarak şu kadar ödüllendiririm” şeklinde yapılmalıdır. Ki bu da ana maaşın %20’sini geçmemelidir.
Bizler aile hekimleri olarak tamamı emekliliğe yansıyan, izinlerde kesilmeyen, tek kalem sabit maaş talep etmekteyiz.
Yönetmelikteki en önemli maddelerden birisi ise bakanlığın keyfi olarak aile hekimlerinin sözleşmesini feshetme yetkisi getirmesi. Yani bu yönetmeliğe göre bakanlık istediği zaman bir aile hekiminin sözleşmesini feshedebilir, böyle bir yetkisi var. Keyfi uygulamalara yol açabilecek bu madde beraberinde mobbingi de getirecektir.
Özetle; birçok sıkıntılı madde içeren bu eziyet yönetmeliğini kabul etmiyor, sesimizi duyurmak için anayasal hakkımız olan iş bırakma yoluna gidiyoruz. İdeal bir sağlık sistemi için tepeden inme yönetmelikler değil, sahada aktif çalışan hekimlerin görüşleriyle çıkarılacak yönetmelikler istiyoruz.”