Malumunuz; Bütçe görüşmeleri hem bu Meclis açısından son derece önemli, bir yandan rakamların konuşulduğu, ekonomik göstergelerin tartışıldığı ama diğer yandan ülkenin politikasının tamamının değerlendirildiği, tarımdan savunma sanayisine, millî eğitim politikalarından çevre politikalarına kadar tüm bir siyasetin hep birlikte tartışıldığı çok önemli müzakerelerdendir.

Bu açıdan ben de mümkün mertebe takip eder, notlarımı alırım.

İsterim ki herkes takip etsin, olup biteni görsün, aydınlansın ve kararını ona göre versin.

Ama bırakın sade vatandaşları, TBMM’de bütçe görüşülürken iktidar kanadı bile dinlemiyor, muhalefet konuşurken iktidar sıraları maalesef boş kalıyor.

Ha, grup başkan vekilleri ve birkaç milletvekili sataşma görevlerini yerine getirmek, konuşu manipüle etmek için takipte kalıyorlar, o kadar…

Bize de özellikle muhalefetin görüşlerinin mümkün mertebe aktarılması anlamında görev düşüyor elet. Bu bakımdan mümkün mertebe bu köşeden aktaracağım.

Bugün ve belki yarın Özgür Özel’in bence çok önemli ve hatta efsane konuşmasından özet aktarayım.

CHP’nin yeni genel başkanı Özel’in bütçe konuşması girişi harikaydı.

Bütçe ve demokrasi dersi verdi adeta;

Bugün cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk bütçesini yapıyor olmak, bu bütçe üzerinde konuşuyor olmak bambaşka bir yükü, bambaşka bir sorumluluğu bu kürsüyü iki hafta boyunca burada kullanacak herkesin omuzlarına yüklemektedir.

Ben de cumhuriyetin ilk bütçesini yapmış, büyük bir kalkınmayı gerçekleştirmiş, büyük bir sıçramayı başarmış, bırakın sanayileşmeyi, toplu iğnesi bile yokken Sümer Bankları kurmuş, uçak fabrikaları kurmuş, kâğıt fabrikaları kurmuş, bankalar kurmuş, atılımlar yapmış, kendi aşısını üretmiş, aşılarını dünyaya ihraç etmeyi başarmış genç bir cumhuriyetin, ilk dönem kurucu iradeyi temsil eden kurucu kadrolarının kurduğu partinin bugünkü genel başkanı olarak, Cumhuriyetin 2’nci yüzyılının ilk bütçesinde karşınızda olmanın heyecanı ve sorumluluğu içindeyim.

Burada, 2024 yılı bütçesini görüşeceğiz ve 2022 yılının kesin hesabını tartışacağız.

Parlamentoda 335 arkadaşımız ilk kez bütçe yapmanın heyecanını yaşıyorlar, daha önce 265 arkadaşımızla 5 kez birlikte bütçeleri tartışmıştık.

Parlamento ile bütçe, Mecliste yer almak ile bütçe hakkı, egemenliğin kullanılmasıyla bütçe hakkının kullanımı arasında var oluşsal bir ilişki var, birbirini doğuran, birbirinden beslenen ve birbirinden ayrılmaz iki haktan bahsediyoruz. Bütçe hakkı gelirleri, kamu harcamalarını ve giderleri belirleme açısından son derece önemli, son derece kıymetli bir hak.

Giderleri belirleyeceğiz, onaylayacağız, denetleyeceğiz, gelirlere karar vereceğiz. “Bütçe hakkı” dediğiniz devletin vergileri toplayan sağ eliyle hizmeti yapan şefkatli sol elinin dengesinin kurulmasıdır. İşte hep beraber, iki hafta boyunca bu dengeyi konuşacağız ve bunun üzerinde tartışacağız.

Bu hak ne zamandan beri var? 1215’te, İngiltere Kralı Yurtsuz John, Thames Nehri kenarında ayaklananlarla bir anlaşma imzaladı, o günden beri toplanacak bütçenin toplayan dışında birileri tarafından da tartışılıyor olması gündeme geldi.

O anlaşmayı bir çayırda imzaladılar. Bir şatoları olmadığı için, bir sarayda toplanamayacakları için değil, tarafsızlığa ve eşitliğe vurgu yapmak için çayırdaydılar.

Daha sonra 1215’ten 1689’a kadar yeniden anlaşmazlıklar, mutabakatsızlıklar, savaşlar, dökülen kanlar, yeni anlaşmalarla bir süreç gitti ama 1689 Haklar Beyannamesi’nde artık bütçelerin bir yıllığına yapılması, toplanacak paraların ve yapılacak hizmetlerin yazılı olarak verilmesi ve bu konuda vergiyi vereceklerin ve hizmeti alacakların rızasının açıkça alınması yani bugün yaptığımız bütçeye benzer bütçelerin yapılması söz konusu oldu ve bunun insanlık açısından en önemli kazanımlardan biri olduğu konusunda anayasacıların hiçbir çelişkisi, hiçbir şüphesi yok.

Peki, bunlar yaşanırken bu topraklarda neler yaşandı? Elbette, Avrupa'dan ve dünyadan çok gecikmeli olarak 1808 yılında Sened-i İttifak, padişah ile ayanlar arasında padişahın yetkilerinin kısıtlanmasına doğru bir adım atılabileceğinin beyanı; demokrasi tarihimiz açısından hemen sonuç doğurmayacak olsa da anayasalaşma süreci, anayasa sahibi olma süreci için kritik bir ilk adım gerçekleştirildi. Ardından, 1876 Meclis-i Mebusan‘la birlikte bütçe hakkı elde edildi ama üç ay sonra kapanan Meclis otuz üç yıl boyunca kapalı kalacağı için bütçe hakkının kullanılması, gensoru hakkı, güvenoyu hakkı ancak İkinci Meşrutiyet’le birlikte 1908 yılına kadar beklenerek kullanılabilir hâle geldi ama hiç şüphe yok, 1808 Sened-i İttifak’ın önemi ortada, bu konuda anayasacılar kıymetlendiriyorlar, bütçeciler kıymetlendiriyorlar; bizim gibi bir demokrasi yürüyüşüyle övünenler, bunun sonra bir cumhuriyete, sonra çok partili bir rejime evirilmesinden gurur duyanlar Sened-i İttifak’tan övünerek bahsediyorlar ama…

Bu önemli konunun ‘ama’sı yarın aktaralım.