Yeni adıyla “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olan “Yerli Malı Haftası” her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanmaktadır… Paramızı, mallarımızı, eşyalarımızı, zamanımızı ve sağlığımızı gerektiği gibi korumamız ve kullanmamız demek olan tutumluluk, erken yaşlarda kazandırılması gereken bir yaşam tarzıdır...
“Tutumlu insan eşyalarını, mallarını düzenli ve temiz kullanır. Zamanını boşa harcamaz, kendisine ve çevresine yararlı işler yapar. Kötü alışkanlıklardan kurtulur, huzurlu ve güvenli olur.” Bu sözleri, çocukluk dönemlerimizde anne ve babalarımızdan ve hatta ilkokul öğretmenlerimizden çok duymuşuzdur…
Cumhuriyet döneminde temelleri atılan ve kendi kendine yeten bir toplum olma yolunda çalışan ülkemiz için ilk büyük adım olarak düşünülen “Yerli Malı Haftası” 1946 yılından itibaren kutlanmaktadır.
Ülkemizin diğer bölgelerinde yaşan halkımızın çeşitli geçim kaynakları olduğu gibi, Doğu Karadeniz bölge insanının temel geçim kaynağı olan ve tarımında kimyasal ilaç kullanılmayan doğal Türk çayını tüketmenin önemi, her platformda anlatılmalıdır… Türk tarımı ve Çay sektörünün geleceğini korumak için çiftçimizin ürettiği Türk Çayını ve yerli tarım ürünlerini tüketmeli, ülkemizde üretilen sanayi ürünlerini kullanmalıyız. Geleceğimiz için kendi ülke kaynaklarımıza sahip çıkmalıyız. Tabi ki devletimiz de çiftçiyi destekleyen, üretimi teşvik eden iyi bir tarım politikası uygulamalıdır…
Toplum olarak yalnızca kendimize ait olanı değil, topluma ait olan malları da korumalıyız… Krizler nedeniyle gelir seviyesi çok iyi görülen ülkelerin ekonomileri iflas etme noktasına gelmekte ve bu sorundan kurtulmak için çeşitli çareler aranmaktadır… Dünyanın birçok ülkesinde bu şekilde kriz ortamı yaşandığını düşünecek olursak Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası’nın önemi daha da net anlaşılabilecektir… Böylesine sıkıntıların yaşanmaması için ülke olarak harcamalarımızı kontrol etmeli, toplum olarak aşırı harcama ve savurganlıktan kaçınmalı, büyüklerimizin dediği gibi, ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız. En önemliside milli paramıza, sanayi ve tarımımıza, yerli üretim mallarını tüketerek sahip çıkmalıyız. Hem sağlığımıza hem de cebimize zarar veren kaçak sanayi ve tarım ürünlerini satın alıp, tüketmemeliyiz. Yerli malları satın alınması konusunda bilinçli insanlar yetiştirmeliyiz… İnsan sağlığı ile oynayan, ülke ekonomisine zarar veren ürünleri satan firmaları ve sahiplerini teşhir edip, ağır yaptırımlar uygulanması için gayret sarf etmeliyiz.
Yabancı ülkelere para akışını önlemek için kendi sanayi ve tarım ürünlerimizi kullanmaya özen göstermeliyiz… Ülkemizde, Doğu Karadeniz insanının temel geçim kaynağı olan ve tarımında kimyasal ilaç kullanılmayan doğal Türk çayını tüketmenin önemini anlatmalı ve toplumu bilinçlendirmeliyiz. Türk tarımı ve Çay sektörünün geleceğini korumak için ülkemiz çiftçisinin ürettiği Türk Çayını, yerli tarım ve sanayi ürünlerini kullanıp, tüketmeliyiz… Geleceğimiz için kendi ülke kaynaklarımıza sahip çıkan duyarlı bir toplum olmalıyız… Tutumlu olmanın, yerli üretimi desteklemenin, bununla ilgili politikalar oluşturmanın ve kendi paramızı kullanmanın ulusal bir görev olduğunu bilmeliyiz. Ancak bunun da gerçekleşmesi için çiftçiyi destekleyen, üretimi teşvik eden tarım politikalarının uygulanması gerektiğini de unutmamalıyız…
Sonuç olarak, yerli mallarının üretiminin ve tüketiminin önemini sadece Yerli Malı Haftası içerisinde gündeme gelmemeli, yılın her haftası bizim için Yerli Malı Haftası olmalıdır. Tasarruf yapılması, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikaların kurulması, paranın dış ülkelere çıkışının önlenmesi, temel tüketim maddelerinin öz kaynaklardan karşılanması, ekonomimizin geliştirilmesi bizler için birincil görev olmalıdır…
Çocukluğumuzdaki Yerli Malı Haftalarına dönmek dileğiyle hepinize iyi haftalar diliyorum…
Not: Yazımla birlikte paylaştığım fotoğraflar için, Bursa 11 Eylül İlkokulu 2/A Sınıfı Sınıf Öğretmeni Tülin Sencar Pekçolaklar’a ve öğrencilerine sonsuz teşekkürler..