Son yazımda bahsettiğim Marmara depreminde yaşanacak yıkımın sonrasında İstanbul’dan gelmesi muhtemel büyük göç dalgasının şehrimize olan etkisi ve bu duruma karşılık belediyelerimizin yapması gereken hazırlıklar konusunu biraz daha açmak istiyorum.
Neredeyse hem ülkemizin, hem de tüm dünyadaki uzmanların hem fikir olduğu bir gerçek. Marmara da beklenen büyük depremin artık çok çok yakın olduğu. Depremin en ağır darbeyi vuracağı iller arasında birinci sırada yer alan şehir ise 20 milyon nüfusu ile İstanbul. Dar alana yoğunlaşmış nüfus yapısı, iki kıtaya ayrılmış olması, çarpık yapılaşması derken depreme hazırlık konusunda ise neredeyse hiç bir hazırlığının olmaması ise herkesin korkulu rüyası.
Bu tablo karşısında kanınızın donmaması mümkün değil. Deprem anından itibaren başlayacak olan bir arama kurtarma çalışmaları ile birlikte yardım organizasyonları ve sonrasında çok yoğun bir çadır ve konteyner kent kurulumları ile yıkılan binalardaki insanların yerleştirilmesi. Yine uzmanların tahminleri ile yıkılması muhtemel bina sayısına göre barınma ihtiyacı doğacak insan sayısını düşününce en yakın illerden biri olan Sakarya’ya tahminimce 1 milyona yakın insan gelebilir. Böyle bir durumda bu gelen insanların temiz suya olan ihtiyacı, elektrik ihtiyacı, geçici barınma bölgelerinin harfiyat çalışmaları gibi önümüze bir anda dağ gibi sorunlar çıkabilir. Bunlara sıfır hazırlıkla yakalanmak yaşadığımız deprem kadar etki edebilir. Tabi tüm bunların yanında bu şehrin de fay hattında olduğunu ve depremden İstanbul kadar etkileneceğini unutmamak lazım. Bu durumda arazi ihtiyacına karşılık Sakarya en uygun illerden biri.
Bu konu da tabi ki devletimizin ve milletimizin gücünü önemsiyorum ama yerel yönetimler olarak bu simülasyonları yaparak aşama aşama eylem planlarımızın olması gerekiyor. Tek temennim aday olacak isimlerde bu ve diğer tüm belediye kapsamında ki çalışmalara öncülük edebilecek bilgi birikimine sahip olması.
Bu görevlere talip olan başkan adaylarının da klasikleşmiş söylemlerin dışına çıkarak önümüzde bekleyen deprem tehlikesini ilk gündem maddesi olmaktan hiç bir zaman çıkarmadan en iyi hazırlık aşamasını tamamlamak olmalı