Hiç kimsenin bayram edecek hali yok, biliyorum ama bugüne özel bir bayram yazısı yazmam gerekiyor. O yüzden Bilge Şair ve Mütefekkir Sezai Karakoç’un 2017 Ramazan Bayramı konuşmasından bir kesit ve Ozan Arif’in bayram duası ile geçiştiriyorum.
Sezai Karakoç;
“Milletimizin yeniden ayağa kalkması lazım. Milletin ayağa kalkması aydınlarının ayağa kalkmasıyla olur. Aydınları iyi yetişmeli, çok cepheli, çok eğitimli, çok güçlü donanımlı yetişmeli ve önce kendini hesaba çekmelidir. Hep başkasında kusur aramamalı. Önce kendinde kusur arayıp önce kendi eksikliklerini tamamlamalı ve örnek olmalı. Ondan sonra da İslam âlemini tekrar ayağa kaldırmalı. O zaman bu yönetimler zaten değişmek zorunda kalırlar. Ve dediğimiz o büyük devlet kurulur. O büyük devlet kurulduğu zaman dünyanın tarihi değişir, yeniden yazılır ve Batı için de iyi olur bu. Çünkü haddini bilmeden aşıyor, geliyor, yarın belki de bir dünya savaşı çıkaracaklar ve bütün dünya asırlarca kendine gelemeyecek şekilde mahvolacak. Bunu da önlemek yine bize düşüyor. Müslümanlara düşüyor. Dünyadaki her şeyden sorumlu biziz, öbür dünyada hesabını vereceğiz.
İslam alemi de yüz yıldır belki tarihinin en önemli sıkıntılı bir dönemini yaşıyor. Onu koruyacak bir devlet yok. Ufak ufak yapılar, devletçikler, geçici yapılar. Birinci Dünya Savaşı sonucunda doğan bir sonuç. Son büyük devleti, Osmanlı Devleti ortadan kalkınca epey bir sıkıntı, yüzlerce yıl direndikten sonra ortadan kalkınca yerine bir yenisini kurmamız lazım İslam toplumu olarak. Zaten bütün Müslümanlar bir millettir, kardeştir. Coğrafyaları bile birleşik, birbirine geçme olduğu gibi. Sınırlar çiziliyor. Bunlar siyasi, suni sınırlardır. Tabi coğrafi olarak birbirine bitişiktir.
İslam alemi üç kıtaya yayılmış bir coğrafya. Bir coğrafi bütünlüğü var. Allah’ın lütfudur ne kuzey kutbu gibi, ne güney kutbu gibi buz kesen bir yer. Ne Ekvator gibi cehennem gibi yakan bir yer. Orta iklime sahip, denizi de olan, dağı da olan, ovası da olan her şeyi olan, madeni de suyu da olan üç kıtaya yayılan ve hepsi de birbirine bitişik… yani siyasi ayrılmalar hepsi sunidir. Bir tek yurt bir tek vatan vardır. Müslümanların bir tek vatanı vardır. Ve Müslümanların hepsi bir millettir. Evet, tabir olarak millet başka şeyler için de kullanılabilir, bir topluluk ifade eder. Fakat Kuran-ı Kerim’in deyişiyle millet; bir inanca bağlı olanların topluluğudur. Bir tek din, bir tek inanç vardır. O da İslam’dır. Onun da bir tek milleti vardır. O da İslam Milletidir.
İslam Milleti bir takım ırklardan, boylardan oluşabilir. Bu onun zenginliğidir. Bunu inkâr etmeye de gerek yok. Onları da kendi imkânları diye değerlendirmek lazımdır. Fakat tek millet, tek ülke, tek toprak, tek vatan ve tabii bu koca coğrafyayı ve büyük milleti korumak için bir güç lazım, organize bir güç. O da devlettir, İslam devleti. Bunu asırlarca yapmışlar. Peygamber Efendimiz böyle bir devlet kurmuş, dört halife devrinde genişlemiş, Abbasi devrinde daha genişlemiş, Osmanlı devrinde de en geniş ve son devlet olmuş..Bu devlet İslam Milletini korumuştur. Haçlılar gelmiş onun karşısında durmuşlar. Devlet olmasa, ordu olmasa nasıl karşı koyacaklardı. Moğollar gelmiş tabi büyük yıkım yapmışlar ama sonunda yine ayağa kalkmışlardır…
Varlığımızın, kaderimizin unsurlarının birincisi coğrafya, toprak üzerinde yaşadığımız toprak, ikincisi bir millet olmamız, üçüncüsü de bir devletimizin olması lazımdır. İşte yüz yıldır bu sıkıntıyı yaşıyoruz. O devlet yok, devletimsi devletçikler var. Bunlar bu büyük ülkeyi ve milleti koruyacak güçte değil. Biraz da tesadüfen kurulmuş, biraz da dışarının etkisiyle zayıf olduğumuz zamanlarda kurulmuş şeyler. Ama bu olabilir. İnsanların başına felaketli günler geldiği gibi, milletimizin de başına gelebilir, gelmiştir. Fakat biz bunu aşmalıydık, aşmalıyız. Yüz yıl geçti. Bu az bir zaman değil. Hatta bir takım siyasetçiler bir takım tarihler veriyorlar. İşte 2023, 2071 gibi falan. Ben diyorum: bir tek tarih var, o da 2018’dir.
Yani önümüzdeki yıl. Yüz yıl içinde yeniden ayağa kalkmalıydık. Bu büyük millet, bu şerefli millet ayağa kalkmak için de her şeyi yaptı. Fakat ne yazık ki onu temsil eden veya onu yönetme durumunda olanlar ve aydınları maalesef bu milleti layık olacak bir şekilde bir yüz yıl geçirmediler. Hepsi maalesef küçük şeylerle veya bir takım yerlerin telkinleriyle ve bağlantısıyla onların etkisiyle bu yüz yılı boşa geçirdiler.
Şimdi iş başa düştü. Millete, milletin kendisine düştü.”
Ve Ozan Arif’ten Bayram duası;
Ya Rabbi tadına bütün milletin
Varacağı bayramlara eriştir
Milletinin yarasını devletin
Saracağı bayramlara eriştir
Devletin milletin verip el ele
Kimseyi kimseye etmeden köle
Zenginin fakirin gönül gönüle
Gireceği bayramlara eriştir
Fukaranın rezil olduğu değil
Hastanede rehin kaldığı değil
Memurların zekat aldığı değil
Vereceği bayramlara eriştir
Her mübarek bayram gelince böyle
İşçi, köylü mahzun olmasın öyle
Cebinde harçlığı göğsünü şöyle
Gereceği bayramlara eriştir
Enflasyon insin diye çok estim
Anladım ki biraz hayalperestim
İnmesinden artık umudu kestim
Duracağı bayramlara eriştir
Ya Rabbi halimiz ayandır sana
Tahammül kalmadı dökülen kana
Savaşın kavganın, terörün sona
Ereceği bayramlara eriştir
Sağımız solumuz düşmanla kaplı
Sırtımızda nifak hançeri saplı
Yüreklerin birlik beraber toplu
Vuracağı bayramlara eriştir
Ben desem devletin gücüne gider
Bunlar ne av yapar ne koyun güder
Hepimizi başta gerçek bir lider
Göreceği bayramlara eriştir
Arif der ki Ya Rab Müslüman Türk'üm
Bu düzen tartmıyor çok ağır yüküm
Türk'ün ve İslam'ın yeniden hüküm
Süreceği, süreceği bayramlara eriştir