Bütçe maratonu başladı malumunuz. Muhalefete de, canlı canlı iktidarı eleştirme fırsatı doğdu. Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşması, eleştiriden ziyade ders veren bir konuşmaydı. İktidar ittifakı vekillerinin vicdanlarına seslendi adeta…

Fuat Oktay’ın sunuş konuşmasında geçen ‘milli iradenin tecelligahı’ cümlesine atıfla, yeni sistemle birlikte TBMM’nin aman da ne kadar milli iradenin tecelligahı olduğunun örneklerini verdi. Konuşmasında iktidar ve ortaklarının da ne kadar yerli ve milli olduklarına dair önemli ipuçları da vardı,

Özetleyelim;

“TBMM’nin saygıdeğer milletvekillerinin soru önergelerine Anayasa’ya göre on beş gün içinde cevap verilmesi gerekiyor mu? Gerekiyor. 13.606 soru önergesine bırakın on beş gün içinde, bir buçuk-iki yıldır cevap verilmiyor. Sizin şunu söylemeniz lazım; Ey Hükûmet! Sana oy verdik, geldin seçildin, neden soru önergelerine on beş gün içinde cevap vermezsin? Ve Sayın Başkan da yürütme organını uyarmak zorundadır, neden on beş gün içinde milletvekilinin soru önergesine cevap vermiyorsun diye.

Bakınız, yürütme organı buna uymuyor, Anayasaya yürütme organı uymuyor. Siz, kalkıp da Anayasaya uymayan, Parlamentonun saygınlığına gölge düşüren, milletvekilinin soru önergesine cevap vermeye değmez diyen bir yürütme organını kabul ediyorsunuz ses çıkarmayarak.

Hangi yürütme organı olursa olsun anayasanın gereğini yapmak zorundadır. Bu yapılmıyor.

Plan ve Bütçe Komisyonu… Kanun çıkarmışız, beraber oturmuşuz bir kanun çıkarmışız. Merkez Bankası gelecek Plan ve Bütçe Komisyonuna yılın belli dönemlerinde açıklama yapacak. Sosyal Güvenlik Kurumu, Sayıştay, Hazine ve Maliye Bakanı… Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun’a göre: “Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, Doğal Afet Sigortaları Kurumu Başkanı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı, Sigortacılık ve Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, TÜİK ve Türkiye Varlık Fonu gelecek Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi verecek.” Verdi mi?

O zaman siz bu kanunlara niye “evet” dediniz? Kendi vicdanınıza sorun.

Bunlar gelmiyorlar, zamanında bilgi vermiyorlar, canlarının istediği zaman geliyorlar. E, peki kanuna uymamak suçsa, bunlar uymuyorlar, ne yapacağız şimdi, hayır ne yapacağız şimdi? Bu Parlamento, neydi, millî iradenin tecelligahıydı. E, millî iradeyi takmıyor bunlar; takmıyorum diyor ben seni, gelmeyeceğim diyor.

Bakın, geçen hafta burada bir araştırma önergesi tartışıldı 128 milyar dolar kime satıldı diye.

128 milyar dolar, dolar düşükken kimlere satıldı? Buna “hayır” dediniz. Niye hayır dediniz? Evde çocuklarınız bu soruyu sorarsa vicdan sahibi olarak ne cevap vereceksiniz Allah aşkına? Ya, 128 milyar dolar kime satıldı ya?

Millî iradenin tecelligâhı olan bu kurum “Bunu araştırmayın, malı götürene de dokunmayın” dediği andan itibaren buranın saygınlığı törpülenir arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar tüyü bitmemiş yetimin hakkına sahip çıkmak zorundayız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına sahip çıkmayı bir tarafa bıraktınız, dolar lortlarının arkasında kale gibi durmaya başladınız.

Merkez Bankasının kasası eksi 47 milyar dolar.

128 milyar doları araştıralım, araştırmayın. 47 milyar dolar eksimiz var, araştırmayın. Neyi araştıracak millî iradenin tecelligâhı olan bu kurum? Neyi araştıracak?

Biz yerli ve millîyiz, güzel. Yerli olduğunuzdan hiçbir tereddüdüm yok ama millî olduğunuz konusunda endişelerim var.

Bakın, bir ülkenin millîliği nereden anlaşılır? Parasıyla.

Şu anda Türkiye Cumhuriyetinin bankalarında mevduatın kaçı dolar üzerinden? Yüzde 56,3’ü. Bu nasıl millîlik ya? Bu nasıl bir politika ki ülkeyi bu hâle getiriyor?

Niçin? Vatandaş güvenmiyor. “Paramı, tasarrufumu, dolar olarak tutacağım.” diyor. “Türk lirası erir.” diyor. Bakın değerli arkadaşlarım, Türk lirasını kim itibarsızlaştırdı? Bu hâle kim getirdi?

Bu dediğim, banka mevduat parası, hiç değilse para orada duruyor.

Döviz geliri olmayan şirketlerin döviz üzerinden borçlanmasına imkân sağladılar kararnameyle. Düşünün, döviz geliri yok ama “Döviz üzerinden borçlanabilirsin.” diyor. Niye döviz üzerinden borçlanıyorsun? Türk lirası yok mu bu ülkede?

Bir şey daha, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Hükûmeti kendi vatandaşlarından, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolar üzerinden borçlandı. Ne diyeceksiniz?

Değerli arkadaşlarım, Türk lirasını itibarsız hâle getiren on sekiz yıldır bu ülkeyi yönetenlerdir.

Yılbaşından bu yana dolar karşısında Türk lirası yüzde 23,6; avro karşısında Türk lirası yüzde 29,7 oranında değer kaybetti.

Şu anda İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında Türkiye’yi taşıyan 30 büyük şirket var. 30 şirketin 2017’deki toplam piyasa değeri 150 milyar dolardı. Bugünkü değeri ne bunların? 60 milyar dolar.

2018’de ülkenin dolar olarak millî geliri 892 milyar dolardı, 2018’de. Şimdi, ülkenin millî geliri 736 milyar dolar; iki yılda eriyen millî gelir 156 milyar dolar. 156 milyar doları kim aldı, kim götürdü? Milletin cebinden kim çekip kime verdi, hiç merak ettiniz mi?

On sekiz yılda, bütçeden yapılan faiz ödemesi ne kadar? 492 milyar dolar.

Ben bu bütçe, haramzadelere hizmet eden bütçedir derken işte bunu kastediyorum.

Değerli milletvekilleri, oy verdiniz, güzel. İkinci bir bütçe oluşturdular: Türkiye Varlık Fonu. Yani Türkiye'nin varlıklarının bir kısmı orada ama sizin bilginiz var mı? Hayır. Siz denetliyor musunuz? Hayır. Millî iradenin tecelligâhı olan bu Meclis denetliyor mu? Hayır. Niçin? Mademki varlık orada, madem Türkiye Varlık Fonu orada; neden… Nereye gidiyor bu paralar?”

Ne kadar özetlesem de sığmadı. Yarın ikinci bölümle devam edeceğiz inşallah…