Resmin bütününe bakmış olabilirim. Bu bütünden çıkardığım sonuç ise hiç hoşuma gitmedi. İncelediğim resimde insanların yaşamları vardı. En devinden, en miniğine kadar kendimce irdeledim zihnimde ki o resimleri…
Birden şunu fark ettim ve ; ‘’Herkes kendi cephesinde, yaşamayı unutacak düzeyde bir savaş veriyor. Evet herkes bir savaş veriyor, bazen aylarca, bazen yıllarca hatta bazen bir ömür boyu bir şeyler için savaşıyorlar’’ dedim.
Nevi önemli değil. Ne için, kim için ,neden ya da neyin savaşıdır bu gibi düşünmek ve bunu yazıya dökmek, çok fazla analitik olmayı gerektiriyordu. Burası analitik düşünmek için yeterli bir alan olmadığı gibi , bu konuda bende yeterince donanımlı değilim diye düşündüm. Benim ki sadece biz gözlemdi neticede ve fikirlerimle harmanlayarak bunu aktarmaya karar verdim.
********************************
Kendime bir döndüm önce. Nasıl bir savaşın içinde olduğuma ve bu savaş nedeniyle nelerden mahrum kaldığıma baktım mesela. Üzülerek yazıyorum ki bu resimde bir çok cephede , çok şeyi kaybederek savaşıyor olduğumu gördüm . Sonra en yakınımdakilere baktım, yavaş yavaş uzaklaştım ve diğerlerine baktım ve sonrada ötekilere… Herkesin bir biçimde adına ‘’mücadele’’ dedikleri bir şeyin içinde ömürlerini tüketiyor olduklarını gördüm. Benim savaş diye isimlendirdiğim bu şeyin içine girmeyen azınlıklarınsa ne kadar mutlu göründüklerini fark ettim . Fark ettiğim sadece bu değildi ama…
Bu insanların gereksiz insan kalabalığından , formalitelerden, dayatmalardan, kapitalizmin tuzaklarından arınmış olduklarını da gördüm. Sanata, şarkıya, şiire, resme, kitaba ,inançlara, çiçeklere hatta börtü böceğe saygılı hümanistler olarak yaşadıklarını, başkalarının değil kendilerininkini benimsedikleri bir yaşamları olduğunu , olabildiğince sade o yaşantılarında diğerleriyle zaman kaybetmediklerini, ötekilerinin gereksiz yer tutuşlarını görmezden gelip hedefe kilitlendiklerini ve bu hedefin içsel mutlulukları olduğunu çözdüm. Ve ben hemen o anda onlar gibi olmayı diledim.
*********************************
Sevinçleri, mutlulukları, aşkları, heyecanları yaşamalı, başarıları kutlamalı insanoğlu yarın yarın diyerek bugünü sadece yarınlara heba etmemeli dedim.(Keza hayat sandığımız kadar uzun değil). Yarışarak, çarpışarak, kaygılanıp, bir yerlere yetişmeye, tutunmaya çalışarak kaçırdığımız zamanın, geçtiğimiz o yolların bir dahası olmayacağının farkındalığıyla ,bu savaşın sonlanabileceğini hayal ettim. Benimsediğim ve sıkça dillendirdiğim bir cümleyi de bu düşüncelerimin ışığında duymayan kalmasın istedim; Dün bittti, yarın meçhul yaşamak için sadece bugün var…
**************************************
Ne demiş Charles Bukowski ‘AH İNSANLAR HER ŞEYİ BULUPTA KENDİNİ BULAMAYANLAR’..
Savaşan arkadaşlar, hayat mücadeleden ibaret diyen anneler babalar, olmadığı gibi görünme gayreti içindekiler, dününden utananlar, bugününü sahneleyenler, amaçsız savrulup gidenler, kendisiyle mücadele eden gençler, model arayan bulamayınca kimliksiz kalan insancıklar , uzanamadığına mundar diyenler, alkışlamayı bilmeyip alkış bekleyenler, kahvenin tadını değil de fotoğrafını paylaşanlar, renkli camın içindeki kahramanlarını arayanlar , cüzdanının şişkinliğiyle gurur duyan ve tüm yaşamını onu öyle tutmak için harcayanlar … Yaşamak için buradan başlamaya ne dersiniz? Meçhul olan yarınlar için dünü bitirdiğimiz, bugünü görmezden gelerek verdiğimiz bu mücadeleyi veya savaşı yada adı her neyse ortaya çıkan bu kaosu diyelim, kendimizi bularak bitirmeye ne dersiniz?