GERİDE bıraktığımız 29 Ekim Pazar günü, Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıl dönümüydü. Tüm ülke sathında ve Türk dünyasında coşku ile kutlandı…

Mutlu olduk…

Gurur duyduk…

Saygı duyduk…

Bir ülkenin hayatında bir asrı geride bırakmak elbette ki çok önemlidir… Bu yüzden de coşkularımız tavan yaptı…

İstanbul Boğazı’ndaki görkemli kutlama ise rüya gibi geçti… Boğazı bir gerdan gibi birbirine bağlayan üç köprüdeki rengarenk ışıklar…

Birbiri ardına geçen ve Cumhuriyetimizin 100. Yılına özel 100 savaş gemisinin art arda geçiş töreni izleyenlerin göğsünü kabarttı…

Gökyüzünü aydınlatan maytaplar…

Okunan coşkulu şiirler…

Yapılan anlamlı konuşmalar…

Sahildeki insan seli ve cep telefonlarının, gökyüzünü donatan yıldızlarla yarışması…

İrili ufaklı vapurların, gemilerin ve teknelerin bu görkemli kutlamaya katılması…

Ve bu güzelliklerin, ışık şöleninin denizdeki akisleri tam bir görsel şölen sundu izleyenlere…

Doğrusu gurur duyduk, Cumhuriyetimizin kurucularına bir kez daha şükranlarımızı sunduk…

ANITKABİR’DEKİ İNSAN SELİ

İstanbul’da bunlar yaşanırken, Atamızın Ankara’daki Anıtkabir’de de bir başka insan seli vardı… İlk gün, 1 milyon 182 bin vatandaşımız Anıtkabir’de Atasına saygı ve sevgisini iletti.

Ve bu Anıtkabir ziyaretleri de günlerce devam etti…

Ve bu insan seli, kendiliğinden oluştu…

Hiçbir karşılık beklemeden…

Vefa ile…

Şükranla…

Minnetle…

Demek ki Türk Milleti, Atasına karşı olan vefa duygusunu her fırsatta dile getiriyor…

Çünkü, her şeyimizi Cumhuriyeti borçluyuz…

Bundan tam 100 yıl önce ulaştığımız çizgiye daha gelemeyen ülkeler var etrafımızda…

İşte İran, Irak, Suriye, kuzey doğumuzdaki Ermenistan, kuzey Afrika’daki Fas, Cezayir, Tunus, Mısır ve daha dünya sathına yayılmış birçok ülke, bizim 100 yıl önceki çizgimize henüz gelemedi.

Ve birçoğu da emperyalizmin pençesinden kurtulmak için Atatürk Türkiye’sini rol model seçti kendisine…

Cumhuriyetimiz kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdığında, daha Avrupa’nın birçok ülkesinde kadınlar ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyordu…

Erkeklerle eşit statü, mirastan eşit pay, seçme, seçilme, okuma ve Devletin çeşitli kademelerinde hizmet verme gibi daha birçok alanda Türk kadınlarının önünü açtı Atamız…

Bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz…

HER 10 KASIM SABAHINDA O ANI YAŞIYORUZ

Biliyorsunuz, her 10 Kasım sabahı, saat 09.05’te tüm ülke sathında sirenler acı acı çalıyor… Sokakta yürüyen vatandaşlar, bir dakika bulunduğu yerde duruyor ve atasına saygı duruşunda bulunuyor…

Fabrikalar duruyor…

Okullardaki milyonlarca öğrenci, o anı tekrar yaşıyor ve göz yaşı döküyor…

Demek ki “vefa”, Türk Milleti için, sadece İstanbul’da bir semt adı değildir.

Aradan 85 yıl geçmesine rağmen, milletimiz, bu hassasiyeti her defasında gösteriyor…

·        Aslında bu bir gözyaşı değil, Ata’ya olan saygıdır…

·        Aslında, dünyayı hala sömürmeye çalışan emperyalizme karşı bir başkaldırıdır…

·        Aslında Gazze’de katledilen masum insanlara ses olmaktır…

·        Aslında, kuzeyimizde 2 yıla yakındır devam eden Ukrayna-Rusya savaşında, taraflara, Atamızın “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü hatırlatmaktır…

MİLLETE ADANAN 57 YILLIK BİR ÖMÜR

Atamız, 57 yıla sığdırmış bunca savaşı, bunca madalyayı ve bunca başarıyı…

Cepheden cepheye koşmuş…

Hem düşmanla hem de içimizdeki işbirlikçileri ile savaşmış…

Gericilik ve yobazlık yerine, ilmi rehber edinmiş ülkelerden hukuk ve modern yaşam ilkeleri getirmiş…

Ve sonunda, Türk insanının gönlündeki özgürlük ateşini kuşatan ve harlayan; bireylere onurlu, şanlı ve gururlu bir gelecek sunan Cumhuriyeti bu aziz milletle buluşturmuş…

Cumhuriyetimizi her defasında artan bir coşku ile kutluyoruz…

Atamızı, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz…

***************

ANLAMLI SÖZ

“O, yüce bir dağa benzer… Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, O’na çok uzaklardan bakmak gerekir…”

Claude Farrer / Fransız düşünür

**************