PARİS Olimpiyatları’nda 12. Gün geride kaldı… Türkiye, maalesef madalya sıralamasında 50’li 60’lı sıralarda…
Avrupa’nın kıskandığı (!) 85 milyonluk bir ülkede durum bu olmamalıydı!
Şu ana kadar çeşitli branşlarda yapılan yarışlarda sadece 1 gümüş ve 3 bronz madalya kazandık… Bu madalyaları sıralayalım;
GÜMÜŞ:
Atıcılık Karışık Takım:
İlayda Tarhan, Yusuf Dikeç
BRONZ:
Okçuluk (Erkek Klasik Yay Tk.)
Mete Gazoz, Abdullah Yıldırım, Ulaş Berkim Tümer
Boks:
Esma Yıldız Kahraman
Güreş:
Buse tosun Çavuşoğlu
Hepsi bu…
102 kişilik bir sporcu kafilesi ile gittiğimiz Paris Olimpiyatları’nda 12 gün sonrası “acı tablo” böyle… Spora büyük yatırımlar yapan, son derece donanımlı statlar, salonlar, atletizm pistlerini vizyona sokan Türkiye, aslında birçok alanda tesis zengini olmuştu…
Fakat sadece tesisle olmuyor; bu tesislerin içini doldurmak lazım.
Rekortmen sporcu yetiştirmek için ise dünyanın en iyi hocalarını araştırıp bulacaksın.
BAKAN, BAK’IN ÖVÜNCÜNE BAK!
Spor bir bilim dalı değildir… Lakin birçok bilim dalından destek alır… Bunu yapmayıp, “Haydi aslanım, haydi kaplanım; sen yaparsın, yenersin…” gibi hamasi laflarla bu “peynir gemisi” yürümez!
Sırıkla atlamada dünya rekorunun sahibi olan Armand Duplantis, 6.10 metrelik barajı aşarak ikinci kez olimpiyat şampiyonu oldu. Sporcu, şampiyonluk sonrası bizim gümüş madalyalı atıcımız Yusuf Dikeç’in “hit” olmuş hareketini yapınca, Gençlik ve Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak’a gün doğdu. Bakan, mindere sırtı yapışan, pistlerde tüm rakiplerini kovalayan atletlerimizin düştüğü durumdan üzüntü duyacağına, Dikeç’i taklit eden sporcunun hareketinden gurur duyuyor:
“Dünya şampiyonu da olsan, Yusuf ağabeyini taklit edeceksin…”
Yani bir anlamda, “Avrupa bizi kıskanıyor” anlayışının bir başka versiyonu.
TRT’nin spikerleri boks maçlarında hep bizim attığımız yumrukları sayıyor, lakin rakip boksörlerin attığı yumrukları hiç görmüyor…
Ortada maç boyu dayak yiyen bir boksörü nerede ise galip ilan edecekler… Raunt bitiyor, anlatan spiker, “öndeyiz” diye fikir beyan ediyor. Masa hakemleri boksörümüzü 5-0 yenik ilan ediyor!
Bu tür yanılgılar birçok spor dalında yaşandı, yaşanıyor!
KÜBALI GÜREŞÇİ TEZ KONUSU OLSUN!
Arka arkaya katıldığı 5 olimpiyattan da şampiyon olarak çıkan 130 kilo grekoromenin efsane güreşçisi Kübalı Mijain Lopez Nunes, arkaya kırılması çok zor bir rekor bırakırken, bizde ise dopingli çıkan Rıza Kayaalp’in yerine son anda Olimpiyatlara katılan Muhammed Hamza Bakır, ilk turda yenilerek eleniyor.
Oysa ki, Rıza Kayaalp’e iyi bakabilseydik, yanlış tedavi uygulamasaydın; en azından Rıza Kayaalp’in dünya şampiyonasında iki kez yendiği Kübalı efsane güreşçi Lopez Nunes ile finalde karşı karşıya gelme şansı olacaktı.
El aldıklarıyla övünsün…
Biz kaybettiklerimizle iç geçirelim…
Spor bakanımız Osman Aşkın Bak da bir olimpiyat rekortmeninin, sporcumuzun hareketini taklit ettiği için bundan övünç çıkarsın.
Aslında Kübalı efsane güreşçi, tez konusu olmalı. Bu başarının altında yatan gerçekler gün ışığına çıkarılmalı.
BAŞARI, ASİL RUH GEREKTİRİR
Paris-2024’te henüz her şey bitmedi. Bu yazıyı kaleme alırken, güreş serbest dalda 125 kilo güreşçimiz Taha Akgül mindere çıkacaktı. Daha önce Olimpiyat altın ve gümüş madalyaları bulunan Taha, bu defa da başarabilir.
Lakin Türkiye, spor mevzuatında her yıl biraz daha geriye gidiyor.
Mesela, Rıza dopingli çıktı, ya da güreşi bıraktı; yerini dolduracak, onun gibi olmasa da ona yakın bir sporcumuz yok…
Taha Akgül için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Geride ikinci bir Taha yok…
Bu ne demektir?
Türk sporu, alternatif sporcu yetiştiremiyor demektir…
Oysa ki, sporun zirvelerinde dolaşmak, Olimpiyat, dünya ve Avrupa zirvelerinde adını yazdırmak için, öncesinde çok büyük çalışma, emek ve özveri gerekiyor.
Kısacası, asil bir sporcu ruhu ve yılmaz, tükenmez bir azme ihtiyaç vardır…
Tabii ki, dünya çapında antrenörler ve çalışma sistemleri bu işin olmazsa olmazıdır.
Başta Spor Bakanlığımız olmak üzere, tüm spor teşkilatlarımız bu konunun baş sorumlusudur. Başarıda onların hanesine, başarısızlık da…
:::::::::::::::::::::
ANLAMLI SÖZ
“Şampiyon olmak için salonlar, lüks tesisler yetmez; içlerinde tutku, amaç ve hayali olan sporcular kazanır…”
MUHAMMED ALİ
:::::::::::::::::::::::