PARİS’TE düzenlenen 33. Yaz Olimpiyatları yine görkemli bir törenle tamamlandı… Ülkeler, spora verdikleri önem nispetinde 32 spor dalında dağıtılan 329 madalyadan hak ettiklerini kazandı…
Her Olimpiyatlar mutlaka bir yıldız doğurur. Bu defa da öyle oldu… Yine bayanlarda tam 5 yüzücü, çeşitli branşlarda 5’er madalya kazandı. O 5 yıldız, tıpkı daha önceki olimpiyatlarda Michael Phelps gibi, Mark Spitz gibi yine madalya üstüne madalya kazandı ve isimlerini “olimpiyat yıldızları” tarihine altın harflerle yazdırdı…
Bakın sizlere o yıldızları tanıtayım… Her biri de kadınlar yüzmenin farklı branşlarında 5’er madalya ile döndüler ülkelerine…
Adı, Soyadı Ülkesi Altın Güm Bronz
1-Leon Marchand Fransa 4 1 -
2-Tomri Huske ABD 3 2 -
3-Maillie Callaghan Avusturalya 3 1 1
4-Regan Smith Avustralya 3 2 -
5-Kaylee Mc Keown Avustralya 2 1 2
Demek ki, sistemli ve kararlı bir şekilde, yılmadan, usanmadan çalıştığınızda oluyormuş.
40 YIL SONRA ALTINSIZ OLİMPİYAT
Türkiye, olimpiyat tarihinde kazandığı madalyalarla bazen rekor kırdı, bazen de tıpkı 2024 Paris Olimpiyatları gibi hayal kırıklığı yaşadı. Zira, geçmişte 5-6 altın madalya kazandığımız olimpiyatlar çoktur…
1984 Los Angeles Olimpiyatları’nı 3 bronz madalya ile tamamlayan Türkiye, bu tarihten tam 40 yıl sonra bu defa Paris Olimpiyatları’nı “altın madalya”sız kapatmış oldu.
Bizden sonra olimpik sporlara merak salan ülkeler, altın koleksiyonu yaparken, Türkiye bir anlamda tam 40 yıl geriye dönmüş oldu...
Peki şimdi ne yaptık?
201 kişilik bir sporcu ordusuyla gittiğimiz Paris’ten 3 gümüş, 5 bronz madalya ile yetinmek zorunda kaldık. Bu yazıyı hazırlarken, sadece ilk güreşte yenilen ve repesaj maçına kalan Yasemin Adar kalmıştı.
Yazık ve ayıp değil mi?
Yukarıda tablosunu verdiğim 5 kadın sporcu, tek başına 4-5 altın alırken, Türkiye, “altın” madalyada sıfır çekiyor.
TAHA MİNDERE VEDA ETTİ
125 kilodaki serbest güreşçimiz Taha Akgül’den Paris’te altın madalya bekliyorduk. Zira, Taha, karşısına çıkan ilk 3 rakibini de açık ara ile yenerek yarı finalde İranlı güçlü rakibi ile “erken final” yaptı. Karşılaşma karşılıklı pasif puanlarla 1-1 iken, maçın hakemi, Taha’ya haksız yere bir pasif cezası verdi. Oysa ki önceki pasif cezası ile arasında sadece 15 saniye geçmişti.
Taha, İranlı rakibini yenseydi, şu anda şampiyon olan Gürcü rakibi ile karşılaşacaktı. Ancak olmadı. Daha sonra repesajdan gelerek bronz madalya maçını kazanan sporcumuz, maç sonrası, kramponlarını minderde çıkararak, aktif güreş yaşamını bitirdiğini açıkladı.
Aslında güreşçimiz 34 yaşına yeni girmişti…
Oysa Kübalı Mijian Nunes Lopez tam 41 yaşında ve arka arkaya 5 olimpiyat şampiyonluğu yaşamıştı. Taha Akgül de yoluna devam edebilirdi.
SPORDA GERİYE GİDİYORUZ
Tekâmül, yani gelişim tüm sporların ve bilimlerin anasıdır. Bir yerde gelişme yoksa, orası ileriye değil, geriye gider. Olayı bir sporcu açısından düşünürsek, zirveye çıkmak ayrı bir güç ve yetenek gerektirirken; orada kalmak çok daha büyük çaba ve özveri ister.
Demek ki, sporcularımız ve özellikle de Mete Gazoz, Taha Akgül ve Yasemin Adar ve dopingli çıkan Rıza Kayaalp, zirvede kalmak için gereken çaba ve özveriyi göstermemiş…
Bunun başka bir izahı yoktur.
Diyelim eskiden günde 5 saat çalışarak olimpiyat şampiyonu olduysan, orada daha birçok başarı elde etmek için çalışma temposunu artıracak, süreyi en azından 6 saate çıkaracaksın.
Başka türlü ise başarının gelmesi ya tesadüf ya da şans eseri olacaktır…
Sporcularımız Mete ve Taha’da bu durumu yaşadık. Bence ikisi de yeteri kadar hazır değildi.
Ne yapalım? Paris Olimpiyatları da 15 günlük bir macera ile geldi ve geçti. Bu spor şöleninden kendimize dersler çıkaramazsak, bir sonraki 2028 Amsterdam Olimpiyatları’nda da yine nalları toplarız.
Türkiye, bu alanda eksiklerini hızla tamamlayıp, kendini yeni ve modern bir sistemin içine sokmalıdır. Yoksa, bu gidişle bırakın altını, olimpiyat madalyası da hayal olur.
:::::::::::::::::::
ANLAMLI SÖZ
“Herkes bir gün Michael Jordan olmak istiyor. Ben ise her gün Michael Jordan olmak zorundayım… Bunun için daha çok, daha çok çalışıyorum…”
MİCHAEL JORDAN
:::::::::::::::::::::