TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili seçilen ancak yemin edemeyen ve mazbatasını alamayan Can Atalay için yapılan oturumda yine kan döküldü. Aslında Anayasa Mahkemesi, Atalay konusunda “hak ihlali” kararı vermişti. Lakin bir alt mahkeme olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa’nın bu kararını kale bile almayarak, hukuk sisteminde bir kaosun fitilini ateşlemiş oldu.

İşte o ateş, geçtiğimiz hafta sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sıçradı…

TBMM, Gezi Parkı davasında hapis yatan ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un çağrısıyla toplanmıştı.

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın konuşması sonrasında ortalık oldukça gerildi. Karşılıklı laf sokmalar ve sataşmalar sonrasında Adalet ve Kalkınma Partisi’nde daima “koçbaşı” görevi yapan İzmir Milletvekili Alpay Özalan, koltuğundan hızla “özgür” kürsüye doğru koştu, konuşmakta olan Ahmet Şık’a önce vurdu, sonra iterek yere düşürdü.

Oysa ki, orası özgür Türkiye Cumhuriyeti’nin Meclis kürsüsüydü…

Dokunulmazlığı vardı…

Kadim Türk Milleti’ni temsil ediyordu her bir konuşmacı…

Ve arkalarında on binlerce, belki de yüzbinlerce seçmenin oyu ile gelmişlerdi bu kutsal makama… Konuşacaklar, kendisine oy veren insanların problemlerine çözüm arayacaklardı.

ALPAY BUNU HEP YAPIYOR

AKP’nin İzmir Milletvekili Alpay Özalan, bunu geçmiş yıllarda da sık sık yapmıştı. Nerede bir kavga, nerede bir niza var; Alpay Özalan herkesten önce oraya gelmiş, kollarını sıvamış, gardını almış apart bir vaziyette…

Vuruyor, kırıyor, döküyor, tekmeliyor…

Alpay Özalan, futbolculuk yıllarında sahada agresif, saha dışında ise o zamanın moda programı “Televole”nin en tanınan figürüydü…

Muhabirler, gazeteciler ve televizyoncular ona her türlü atraksiyonu yaptırıyorlardı. Alpay, elinde sten, yerlerde alçak sürünmede, bazen düşmana karşı bir Silvester Stollene pozunda, bazen de “Kamera Şakası”nın kahramanı olarak çeşitli şaklabanlıklarla insanları güldürme peşindeydi.

Her futbolcuya yaptırılamayacak şeyler, Alpay’a rahatlıkla yaptırılıyordu…

Şimdi de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, çoğu Milletvekilinin yapamayacağı şeyleri yapıyor; bağlı bulunduğu partisinin “koçbaşı” görevini başarı (!) ile yürütüyor.

Hayırlı olsun!

NE DİYORDU AHMET ŞIK?

Millet Meclisi’nin Can Atalay oturumunda söz alan Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Ahmet Şık sert bir konuşma yapıyordu.  Hatip şık, dokunulmazlığı olan kürsüde, mealen AKP sıralarına şöyle bir konuşma yaptı:

“Sizde hiç utanma yok. Zerre miskal utanma ve haysiyet yok… Hakikatler her zaman acıdır. Ancak siz bunu duymak istemiyorsunuz…”

Konuşmanın burasında yerinden hızla kalkan Alpay Özalan, konuşmacı Ahmet Şık’a saldırdı. Yüzüne aldığı darbe ile kanama meydana geldi. Yaşanan büyük kargaşadan sonra, Meclis Başkanı Bekir Bozdağ oturuma 15 dakika ara verdi. Daha sonra da Alpay Özalan ve Ahmet Şık’a “kınama” cezası verildi.

Kısacası, Millet Meclisi’ndeki Can Atalay oturumu kana bulandı, büyük gerilimlere ve yatışmayan kavgalara sahne oldu.

1996’DA BEKLENENİ YAPMADI

Türk Milli Takımı, 1996 yılında ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılıyordu. Rakibimiz Hırvatistan’dı ve ay-yıldızlı ekibimiz atak üstüne atak yiyordu. İşte bu ataklardan birinde Hırvat futbolcu Vilaoviç’le karşı karşıya kalmıştı defanstaki futbolcumuz Alpay Özalan. Futbolcuya rahatlıkla faul yapar, golü engelleyebilirdi. Yapmadı, Hırvat futbolcunun golünü seyretti…

Alpay, yapmadığı bu hareketinden dolayı fair play ödülü kazandı.

Rahmetli spor yazarı Kazım Kanat, Alpay’ın aldığı bu ödül için “ineklik ödülü” diye yazı başlığı attı, olayı hicvetmişti.

Sonradan Alpay, Avrupa’nın da dikkatini çekti ve Aston Villa’ya transfer oldu. Avrupa basını ise, “Euro-96’da Vilaoviç’i düşürmeyen Alpay, Aston Villa’ya transfer oldu” diye manidar başlıklar attı.

KÜRSÜYE SAYGI GEREKLİ!

Oysa ki, orası Türkiye Büyük Milleti’nin özgür kürsüsüdür. Milletvekili sıfatını hakanmış bir kimsenin özgürce konuşabileceği yegane yerdir… Fikirlerini beğenirsiniz, ya da beğenmezsiniz. Lakin, her Milet vekiline, kürsüye çıkan hatibi saygı ile dinlemek düşer…

Gerekirse, sen de söz alırsın, çıkar kürsüye aksini söylersin…

Ama Milletin Meclisi’nde vurmazsın, kırmazsın; güç gösterisi yapmazsın…

Zaten bir milletvekiline de böylesi bir tutum yakışmaz.

Her Milletvekilinin, aldığı on binlerce oy ve temsil ettiği yüce makam adına, Meclis’in adabına uyma zorunluluğu vardır.

İşleri, problemleri kavga ile halletmek hiçbir yere yakışmaz ama, Millet Meclisi’ne hiç yakışmaz.

:::::::::::::::::

ANLAMLI SÖZ

“Zorluklar, hayatın gizli öğretmenleridir… Her birinden öğrenilecek çok şey vardır…”