Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Artvin’den Hatay’a bütün kıyıları denetliyoruz. Sahillerin bazı bölgelerin işgal edildiğini görüyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. Hukuk dışı yapıları, mevzuata aykırı tüm uygulamaları yani bütün kaçak yapıları yıkacağız” deyince Murat Ağırel’e de “Yahu plajları parsel parsel satan iktidar CHP miydi?” diye sormak düştü.
Yetinmedi bir de dönen dolapları aktaran bir dizi yazı yazdı.
Sırf kumar oynatmak için dernek kuranları biliyorduk da yağma için dernek ve vakıf kurulduğunu da yeni öğrendik.
Bakın neler olmuş neler oluyor, son ve yazdıklarının özeti olan yazısından aktarayım;
MUÇEV diye bir kurum var. Sözde amacı çevreyi sahilleri korumak...
Adının sonunda belirttikleri V harfi “Vakıfı” simgelese de vakıf ile alakası yok.
Muğla’ya Hizmet Vakfı ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı ortaklığı ile kurulmuş bir şirket.
AKP’nin Çevre Bakanlığının gücüyle kurduğu bir şirket ve yöneticileri sadece ve sadece AKP’li eski veya yeni bürokratlar ve siyasiler.
Şirkette Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten, aynı zamanda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Danışmanı olan Mehmet Akif Küçükdağ’ın görevi sona erdi. Yerine Ankara’da yaşayan, AKP’den 24 ve 26. dönemlerde Şanlıurfa milletvekili seçilen Mahmut Kaçar getirildi.
Fethiye örneğinden yola çıkarak, iktidar desteğiyle kurulmuş olan MUÇEV isimli şirketin başta Muğla sahilleri olmak üzere, ülkenin çeşitli yerlerinde halka ait olan birbirinden değerli, plajlara, koylara deyim yerindeyse nasıl “çöktüğünü” anlattım.
Ardından üstüne komisyon koyarak, özellikle “Irmağının akışına ölürüm” diye şarkılar söyleyen aslında ceplerine giren para ırmağından bahseden milli ve yerli görünen kişilere bu güzelim yerleri nasıl alt kiralama yaptığını tek tek yazdım.
O kişilerin de yine üstüne kar koyup başka işletmecilere bir daha, bir daha alt kiralama yaptıklarını, sonuçta kaybedenin halk olduğunu ve kurulan bu düzene dikkat çekmeye çalıştım.
Muğla’da işletilen ve alt kiracıya verilen yerler arasında Fethiye’de Ölüdeniz Kumburnu ve Belcekız plajlarının yanı sıra onlarca cennet yer var.
Bazıları geri alınmış, iptal edilmiş olabilir. Ama illa ki buralar rant için “saldırıya” uğramış. Alanya, Demre, Kaş, Kekova hep aynı ihalesiz MUÇEV’e verilmiş.
Merkezi Muğla olan şirkete Muğla ve Antalya kıyıları yetmemiş olacak ki; Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Erikli, Yayla, Danişment ve Mecidiye köylerindeki yine kıyılarda bulunan 11 adet alan 10 yıllığına MUÇEV’e kiralanmış.
Görünen o ki, Antalya’dan Çanakkale’ye kadar aşamalı olarak, ne kadar gözde turizm kıyısı varsa önce MUÇEV’e, MUÇEV üzerinden de yandaş sermayeye tahsis edilecek.
Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Muğla’daki çeşitli ilçe belediyeleri bugüne kadar MUÇEV’e devredilen yerlerle ilgili olarak 30’dan fazla dava açmışlar.
Tahsis işlemleri mahkemeler tarafından iptal edilmiş.
Bu davalar sonuçlanıncaya kadar 3 yıllık süre geçince, Bakanlık, 2017-2020 yılları için bu kez de 2886 sayılı Devlet İhale Yasasının “pazarlık usulüyle ihale” hükümlerine dayanarak herhangi bir duyuru ya da ilana çıkmadan sadece MUÇEV’i çağırarak pazarlık usulüyle kiralama yoluna gitmiş.
Yine Muğla’daki çeşitli sivil toplum kuruluşları ya da meslek odaları tarafından, son 10 yıl içinde, “kıyıları işgal ettiği” gerekçesiyle açılan pek çok dava MUÇEV aleyhine sonuçlanmış ve mahkemeler “MUÇEV, yönetmelikte sayılan nitelikte, yani kendisine doğrudan tahsis yapılabilecek bir kurum değildir” kararı vermişler.
Ama bugün MUÇEV; pek çok davayı kaybetmiş olmasına rağmen, sahilleri Bakanlık’tan ihalesiz biçimde alıp, kendi istediği insanlara alt kiralama yapmaya devam ediyor.
Ankara 14. İdare Mahkemesi, Datça’nın birçok kıyısının 10 yıllığına MUÇEV’e kiralanması ihalesine karşı Datça Belediyesi tarafından açılan davada ihaleyi iptal etti.
Danıştay da Çevre Bakanlığı’nın kıyıların kiralanması amacıyla pazarlık usulüyle yaptığı ihalelerin dayanağı olan yönetmeliğin ilgili maddesinin yürütmesini durdurdu.
Bu kararın ardından Çevre Bakanlığı artık tek katılımcının MUÇEV olduğu sözde ihalelerle kıyıları kiralayamayacaktı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ısrarla, sahilleri MUÇEV’e tahsis etmeye devam ediyor. Danıştay kararlarına rağmen aynı yönetmelikleri tekrar çıkarıyorlar.
İdare Mahkemesi iptal etmesine rağmen sahilleri MUÇEV’e tahsis etmekten vazgeçmiyorlar.
Peki, MUÇEV yoluyla neredeyse tüm plajlara sahip olan belediyeler neden devre dışı bırakılıyor?
MUÇEV’den kimler para kazanıyor?
Kanunları çiğneyen bu kişiler neden yargılanmıyor?