Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta “Tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş olduğunu rakamlarla ispat ettik. Çarpıtmaları muhalefet geride bırakmalı. Eski muhalefet anlayışı raf ömrünü tamamladı” demişti.
O rakamların ne olduğunu bilmiyorum, merak da etmiyorum.
Ama illaki rakamlar ve istatistikler üzerinden konuşacaksak, buyrun.
Bu ülkede en düşük emekli aylığı 10 bin TL…
Bu ülkede asgari ücret 17 bin sıfır sıfır 2 TL…
Bu ülkede 4 kişilik bir aile için açlık sınırı aylık 17 bin 700 TL…
Bu demektir ki milyonlarca insan bırakın geçinmeyi karnını doyurmaktan aciz…
Bunun sebebi de elbette bir türlü kontrol altına alınamayan enflasyonu.
Peki gıda enflasyonunun sebebi ne?
Elbette ki, üretemiyor olmanız.
Peki neden üretemiyoruz?
Üretmemiz için gereken girdileri, saman dahil ithal ediyoruz da ondan.
Tohum dahil her şeyi ithal ediyoruz ki, bu anlamda yerli ve milli olan sadece çiftçilerimiz.
O çiftçilerimiz de verilen taban fiyatlar yetersiz kaldığı için üretimden uzaklaştılar.
Çiftçi ve üretici sayımız, aynı zamanda ekilen alanlarınız gittikçe azalıyor.
Bu vizyoner hükümet de kendi üreticisi, çiftçisini destekleyeceğine, çareyi ithalatta buluyor.
Hükümetin tarım vizyonunu dün yazdım.
Aman da nasıl vizyoner bir iktidara sahip olduğumuzun örnekleri tarım bakanlarımız dedim.
Mesela Mehdi Eker, bile isteye üreticimize mağdur edip ilk kez canlı hayvan ithal etmemize sebep oldu. Emeklerinin karşılığında Fransa devleti tarafından “şövalye liyakat madalyası” ile ödüllendirildi.
Bakan Faruk Çelik, bizim ekilip biçilemeyen binlerce dekar alanımız bomboş dururken, Afrika’nın göbeğindeki Sudan’ da tarım yapacağız diye tutturdu ve karşılığında Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’in elinden teşekkür plaketi aldı.
Bu büyük başarıyı sürdüren sonraki Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba da Sudan Cumhurbaşkanı elinden Sudan devlet madalyası aldı.
Gördünüz mü ne kadar vizyonerler!
Ama görüp görebileceğiniz en donanımlı ve en vizyoner tarım bakanı Bekir Pakdemirli’ydi.
Hani şu ‘paramız var ki alıyoruz kardeşim’ diye tarım ürünleri ithalatını marifet ve itibar zanneden tarım bakanı…
Hem vizyoner hem de alanında çok bilgiliydi,
Kepeğin ekilip biçilen bir şey olduğunu zannedecek, kepek fiyatlarının artışından şikayet eden çiftçiye ‘kepek yoksa, siz de kepek ekin’ diyecek kadar da işinin uzmanıydı.
Sadece bakanlar mı?
Tarım Bakanlığı bürokratları da evlere şenlik.
Tarım Kredi Grubu Genel Müdürü Hüseyin Aydın, geçtiğimiz günlerde et fiyatlarını indirecek bir projenin müjdesini vermişti; yılda 15-20 doğum yapan inek!
O nasıl bir inekse, yılda 15-20 doğum yapacak, memleket ete boğulacak!
İşte vizyon, işte liyakat!
Tarım Kredi Kooperatifleri genel müdürü mesela;
Ne kıtlığı kardeşim yurttaşın evinde iki yıllık şeker ve yağ stoğu var, demişti.
Marketleri geçtim, vatandaşı stok yapmakla suçlamıştı.
Bir başka vizyon sahibi genel müdür de, Et ve Süt Kurumu’nda gelen yüzde 48’lik zam sonrası, çok uzun kuyruklar oluyordu. Bu nedenle fiyatları artırdık, demişti.
Peki vizyon sahibi bu iktidar, vizyon sahibi bürokratları nasıl seçiyor?
Saymakla bitmez de ben iki tane örnek vereceğim;
Barış Saylak, Milas Belediye başkanıydı.
Şu sönmek bilmeyen yangınlar esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'la telefonda konuşurken "Ellerinizden öpmeye gelmek istiyorum" diyen arkadaş…
Secimi kaybettikten sonra, Muğla Tarım ve Orman Müdürü olarak atandı.
Bir diğer örneğimiz de hem vizyoner ve liyakat sahibi bürokratların hem de cemaat ve tarikatların bürokrasiye hakim olduklarının göstergesi;
Haberi aynen aktarıyorum.
“Burdur'a bağlı Bucak'ta İlçe Tarım Müdürü Ahmet Gönenç, Menzil şeyhi Muhammed Saki Erol'un torunu Muhammed Saki El Hüseyni'ye Twitter üzerinden yazıp Türkiye için dua istedi.”
Hem dua hem beddua içeren bir tweet…
Diyor ki; “Efendim dua buyurun Ayasofya’yı cami yapmanın bedelini ödetmek isten iç ve dış düşmanlar altın ve döviz üzerinden saldırıyorlar. Dualarınıza Gavsımızın dualarına ülkemizin ihtiyacı var. Edepsizlik etmişsem bağışlayın, ellerinizden öperim efendim.”
İşte tarım bürokratlarımız ve işte sonuç; Türkiye gıda enflasyonunda birinci sıraya yerleşti.