‘Ne Anayasası ne yasası kardeşim, bunlara uyan mı var’ diyeceksiniz ama ben yine de 2954 sayılı TRT Kanununun ilgili maddesini hatırlatayım;

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu yayın esasları şunlardır;

“Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak.”

TRT’nin bu yasaya uyup uymadığı özellikle seçim dönemlerinde çok önemlidir.

Özel basın ve yayın kuruluşlarını bu manada ancak etik değerler açısından eleştirebiliriz ama TRT kamu kuruluşudur ve hepimizin vergileriyle faaliyetini sürdürmektedir.

Yani, TRT’den hiç değilse seçim dönemlerinde, yasasına, misyonuna ve vizyonuna uymayı beklemek hakkımızdır.

Bir önceki seçimde gördük. Unutanlara hatırlatayım;

Patronu şu şirket, bu grup, o işadamı değil, bizzat millet olan TRT, canlı yayınlarında Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’a 32 saat 42 dakika 47 saniye ama Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ise yalnızca 32 dakika 23 saniye ayırdı.

Kılıçdaroğlu’na yarım saat, Erdoğan’a 42 saat…

Yine aynı dönemde Cumhur İttifakı seçim programları 59 saat 11 dakika 6 saniye, Millet İttifakı’nın ise toplam 42 dakika 58 saniye canlı yayınlandı.

Farkındaysanız, arada 85 katlık bir uçurum var.

Bu demektir ki TRT, parasını bizzat bizim ödediğimiz TRT kamu yayıncısı falan değil bizzat iktidarın yayın organı haline gelmiş.

85 milyon yurttaşın vergileriyle yayın hayatını sürdüren TRT, Türkiye’nin ve halkın değil, apaçık AKP’nin propaganda aracına dönüşmüş.

Bırakın yayınlarını bağlayan yasaları ‘parayı veren düdüğü çalar’ anlayışını bile paspas edip, iktidar partisinin ve onun adaylarının seçim kampanyasını yürütmekle görevli PR şirketi durumuna düşmüş.

Ayıptır. Yazıktır! Bu haksızlık ve hukuksuzluktur.

Önümüz yine seçim…

Dolayısıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in grup toplantısında TRT’yi uyarması yerinde bir davranıştı.

Hoş TRT’nin tutum değiştirmeyeceği, yayınlarında, tüm siyasi partilere ve adaylara eşit ve yansız bir yayıncılığı benimsemesi pek mümkün değil ama bu haksızlığı seçmenin ferasetine emanet etmek de önemlidir.

Kaldı ki TRT’yi bu tutumundan vazgeçirebilecek bir Anaya, bir yasa ve bir otorite yoktur.

Seçimlerin, halk iradesini kamil manada sandığa yansıtmak ve bu iradenin gereğini yapmak için değil, atı alanın Üsküdar’ı geçebilmesi için yapıldığı bir ülkede, halkın ferasetinden başka bir güvencemiz kalmamıştır.

Evet, seçim dönemleri, demokrasi açısından büyük önem taşımaktadır.

Evet, kamuoyunun sağlıklı oluşabilmesi için radyo ve televizyon yayınlarında tüm görüşlere ve adaylara fırsat eşitliği sağlanması gereklidir.

Ve buna öncülük yapması, örnek olması gereken kurum da milletin vergileriyle yayıncılık yapan TRT’dir.

Diğer yayın kuruluşlarına örnek olması gereken TRT, tam tersine tarafsızlığı, fırsat eşitliğini en fazla ihlal eden kuruluş haline geldiyse de TRT yönetimi TRT Kanununu paspas ettiyse, buna müdahale etmesi gereken kurumlardan birisi RTÜK diğeri de YSK’dır elbet. Yani Yüksek Seçim Kurulu…

Lakin bu ülkede Anayasal ve yasal hangi kurum kaldı ki?

Sözde ve kağıt üzerinde her ikisi de özerk. Bağımsız, yasalar çerçevesinde hareket etmesi gereken kuruluşlar ama her ikisi de seçim adaletinin, fırsat eşitliğinin lime lime edilmesine sessiz kalarak, hayat kaynakları olan demokrasiye ihanet ediyorlar.

Özgür Özel grup toplantısında TRT’nin güncel tavırlarından örnekler verdi;

“TRT Anayasal kurum. Anayasa’nın 133’üncü maddesi diyor ki, TRT özerktir ve tarafsızdır. Yani TRT tarafsızlığını kaybederse Anayasa suçu işler. TRT Kanunu, tarafsızlığı ve doğru haberciliği tarif ediyor. Bakın şimdi o TRT, tarafsız TRT, İstanbul, İzmir, Ankara büyükşehir belediye başkan adaylarına ne kadar yer vermiş?

2 günlük TRT yayını baz alındığında Murat Kurum 29 dakika 12 saniye verilmiş, rakibi Ekrem İmamoğlu sıfır.

İzmir adayı Hamza Dağ 26 dakika 30 saniye, rakibi Cemil Tugay sıfır.

Turgut Altınok, 17 dakika 50 saniye, Mansur Yavaş sıfır.

1 Ocak 2024’ten bu yana Tayyip Erdoğan’ın ve AK Partili yöneticilerin canlı yayınları 2 bin 592 dakika. Beni verdikleri süre 43 dakika. Bu 43 dakikanın tamamı burada verdiği 7 dakikalar, 6 dakikalar ve ardından aday tanıtım toplantımızda verdiği 9 dakika.

Programlarımızı tam takip ediyorlar, çekiyorlar ama 1 dakika bile vermiyorlar. Ne zaman verecek? Bir şansızlık, hata, protesto olursa verecek.

Genel merkezde ilk gelen, son çıkan muhabir kameraman TRT’nin, 1 dakika haberimiz yok. Yahu o kameraman niye maaş alıyor?”

Evet, TRT bu haliyle bir kamu kuruluşu, kamu yayıncısı değil, iktidarın borazanıdır, düdüğüdür.

Parasını verdiğimiz ama çalamadığımız düdük!