Bugün mesleki dayanışma günüdür.

Malumunuz, Sözcü Gazetesi davası önceki gün itibariyle başladı.

Düşünebiliyor musunuz, birilerinin muhterem hocaefendisi ile kurulduğu günden bu yana mücadele eden ve Fetö’nün kılıcının kestiği zamanlarda en çok gazabına uğrayan gazetenin imtiyaz sahibi Burak Akbay “Silahlı Terör Örgütü Yönetmek ve Propagandası yapmak” tek tutuklu sanık olarak kalan İzmir muhabiri Gökmen Ulu ve diğer sanıklar ise “Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri” iddiası ile yargılanıyorlar.

Burak Akbay için 16,5 yıldan 30 yıla kadar, diğerlerine 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Nereden bakarsanız bakın, Fetö ile mücadelenin ciddiyetini ve inandırıcılığını en baştan zedeleyen bir davadır Sözcü Davası…

Davanın tanığı ve dayanağı Fehmi Koru’dur, buradan yola çıkılarak Sözcü Gazetesi bir cemaat projesi olarak gösterilmek isteniyor desem ve eklesem bu davanın bilirkişisi olarak görevlendirilmiş olan FETÖ'cü Bank Asya müşterisi olduğu ortaya çıkan ve sosyal medyada Atatürk'e hakaret etmekten kaçınmayan Ömer Faruk Gerçek denen şahsiyettir... gerisini siz anlarsınız zaten…

İddianamedeki en traji-komik suçlamalarından birisi ve en önemlisi de, Muhabir Gökmen Ulu’nun darbe öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otelin adını vererek haber yapmasının, maalesef ki darbecilere ‘yer bildirimi’ olarak algılanmasıdır.

Bak şu işe ki darbeciler bile Cumhurbaşkanı’nın nerede olduğunu bilmiyorlar da bir muhabirin yaptığı haberden öğreniyorlar!

Bak şu işe ki darbeciler, Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğunu şu an FETÖ/PDY'den müebbet hapse mahkum olan başyaverinden öğrenemiyorlar da, muhabir onlara muhbirlik ediyor.

Kaldı ki o günlerde Cumhurbaşkanının Marmaris’te olduğu neredeyse bütün yerel medya haber yapıyor ve Ankara'da hazırlanan 4 FETÖ iddianamesi ve yine TBMM 15 Temmuz Raporu'nda darbecilerin günler öncesinden keşif yaptıkları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerini tespit ettikleri ortaya çıkıyor ama sadece Sözcü Gazetesi ve Gökmen Ulu, darbecilere bilgi verdiği iddiası ile yargılanabiliyor.

İddia makamının bir dayanağı da, kendisi cemaat operasyonu olan Fuat Avni isimli sosyal medya hesabının paylaşımlarını haber konusu yapması…

Peki, yapmayan var mıydı?

Başka bir iddia da Sözcü'nün 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili (para dolu ayakkabı kutuları gibi fotoğraflara dayanan)  haberleri yapmasıydı ki o dönemde pek çok basın organında ve sosyal medyada yapılmamış mıydı?

Hani derler ya bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim… Ben size iddianamenin dayanaklarını da söyleyeyim;

Soruşturmada tanık olarak yer alan isimler; FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in sağ kolu olan Hüseyin Gülerce, yukarıda belirttiğim gibi yıllarca FETÖ'nün sözcülüğünü yapan Fehmi Koru, yanlı ve yandaş gazeteciler Cem Küçük, Fuat Uğur, Ersoy Dede…

Ve maalesef ki iddianame bunlara atıfta bulunuyor : “Sözcü Gazetesi sahibi ve bazı yönetici ve yazarlarının FETÖ/PDY örgütü ile ilişki içinde olduğuna dair diğer medya organlarında çeşitli gazeteciler tarafından da dile getirildiği…” cümlesi ile bunlardan bir destek bir dayanak arıyor.

Cem Küçük'ün verip verebildiği dayanak FETÖ'cü Hamidullah Öztürk’ün gazete yazarlarından Saygı Öztürk'ün amcasının oğlu olduğu yalanından ibaretti. Öyle olmadığı nüfus kayıtlarından anlaşıldı ama yine de iddianamedeki yerini koruyor.

Star yazarı Ersoy Dede’nin dayanak ve katkısı ise Fehmi Koru'nun, Sözcü Gazetesi'nin sahibi Burak Akbay'ın cemaat evlerinde yetiştiğini belirttiği yazısını referans alması ki bozacının şahidi şıracı misali…

Beni en çok güldüren iddialardan bir tanesi de Sözcü’yü Fetö kurdurttu iddiasının iddianameye geçmiş olması…

Öyle miymiş? Yılmaz Özdil’e soralım!

“Türkiye’de gazete patronları dönemi bitti. Holding patronlar dönemi başladı. Genç bir işadamı (Burak Akbay) zekasını kullandı, Türkiye’nin en çok okunan gazetecilerinin işsiz kalmasını fırsata çevirerek Türkiye’nin en çok satan ve en çok özgürlükçü gazetesini yarattı.

Bu gazeteden Fetö’cü çıkmayacağını bildikleri için, kamuoyunda pek tanınmayan sahibi üzerinden algı operasyonu yapmak istiyorlar.

Rahmi Turan’dan Uğur Dündar’a, sayfa sekreterleri, muhabirler, editörler dahil bu gazete namuslu şekilde mesleklerini yaptıkları için işinden atılan insanlar.

Bu gazetenin yazarlarını topladığınız zaman meslek deneyimleri 2000 seneden fazla ama bu gazetecilerin alayı salakmış ki patronlarının FETÖ’cü olduğunu öğrenememişler!

Burak Akbay bu gazetenin tıpasıdır. Çekersen kimse kalmaz. Nokta vuruşla patronu imha etmeye çalışıyorlar.”

Ve işin özeti;

Yılmaz Özdil’in ağzından yine;

““Sözcü sizinle ilgili bir şey.. Rahim abi, Emin abi… Yarın sabah bir tanesi Maimi’de, Londra’da yaşarlar. Merde de namerde de muhtaç değiller. Bu insanlar çoluğunu çocuğu riske ederek gerçekleri anlatıyorlar. Bu gazete kapanırsa aslında siz kaybederseniz. Bu gazete sizin.”

Evet…

Bu gazete gerçekten halkın gazetesi ve gerçekten bizim olduğuna da yürekten inanıyorum.