Devlet ayakkabı mı üretir savunması ile başlayan özelleştirme sevdası, bir zaman sonra devletin en stratejik noktalarına kadar yansıdı.
İktidar sürekli uyarıldı oysa. En azından eğitimi, sağlığı, güvenliği özelleştirmeyin diye muhalefet adeta bir yerlerini yırttı.
Dinlemediler…
İşte şimdi sağlık ve güvenlik anlamında özelleştirmenin ne acı sonuçlar doğurduğunu yaşayarak öğreniyoruz.
Önceki günlerde, TUSAŞ’ın güvenliğini özel şirketlere emanet etmenin bedelini ödedik.
Sağlık Bakanlığının son verilerine göre, 22 yıl önce bu ülkede 271 tane özel hastane vardı.
Adı üstüne özel hastaneydiler bunlar.
Parası olanın tercih ettiği hastaneler…
Denetim dışında devletle bir bağlantıları ve hatta işbirlikleri yoktu.
Mevcut iktidar döneminde bir özel hastane furyası başladı.
271 olan hastane sayısı bir anda 572’ye çıktı.
Devlet bu özel hastanelerle anlaştı. Ben yetiştiremiyorum, siz yapın, parasını benden alın dönemi başladı.
Haliyle aynı anda korkunç yolsuzluklar da…
Zamanla yolsuzluklar cinayete kadar uzandı.
Özel hastane vurgunlarını yazmıştım.
Ama bir gün cinayetlerini dillendireceğim hiç aklıma gelmezdi.
Olacağı da buydu aslında…
Facianın geleceği noktayı istatistikler ortaya koyuyor, rakamlar bile uyarıyordu.
Bir anda dünyada en çok MR çekilen ülke olmamız, önemli bir işaretti mesela…
Ya da sezaryen doğumlarının anormal derecede artması…
İlaç kullanımındaki artış…
Hastaneler arttıkça bu oranlar artıyordu.
Hastaneler arttıkça ölümler artıyordu.
Bakın, OECD’nin rakamlarına göre bebek ölüm oranı OECD ortalaması binde 5,7 ama Türkiye ortalaması binde 9,1…
Neredeyse iki katı…
İyi ama eskiden hastane yoktu!
Ambulans bile yoktu yahu olanı da köpekler çekiyordu!
Parası olmayan vatandaş hastane kapılarından kovuluyor, ölüme terkediliyordu!
Şimdi sağlıkta çağ atladık, devasa hastaneler yaptık!
Yetmedi özel hastaneleri işin işine kattık!
Ölümler, sakat kalmalar, yanlış tedavi oranları ve daha önemlisi bebek ölümleri neden arttı?
Uzmanlar sordu ve uyardı; OECD ülkelerinde binde 5 olan rakam bizde binde 9,1’se yanlış bir şeyler var demektir. Oraya dikkatli şekilde bakmak gerekmektedir, dediler.
Yetkililer oralı olmadı.
Zaten yetkililer de bakan seviyesinde bile hep özel hastane patronlarından müteşekkildi...
Özgür Özel, CHP Grup toplantısında anlattı:
“Bugün hastanesi kapatılan Sayın Müezzinoğlu’nun bakan olduğu 2013’te, 2012 yılı Sayıştay Raporu şunu yazıyor. Özel hastaneler yatak sayısından bile fazla yoğun bakım bildirimi yapıyor. ‘Bunu önleyin’ yazmış Sayıştay.
SGK’da yapılan özel hastanelere yönelik denetimlerde, denetmenlerin baskı altına alındığı bildiriliyor. Bakın daha bugün bir SGK denetmenin bize yolladığı not. Mehmet Soylu’nun, Süleyman Soylu’nun kuzeni olur, ortaklarından biri olduğu, açılışına AK Parti’nin çok üst düzeyde katılım gösterdiği INVAMED isimli tıbbi cihaz firmasıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda müfettişlerce tespit edilen 15 milyar, milyon değil 15 milyar lira, bu ocak ayında emekliye yapılan zamma giden para 33 milyar lira. 33 milyar…
Bir 33 daha bulsa, bir 66 bulsa asgari ücret kadar zam yapabilir. Bütün emekliler için bulunan para 33 milyar lira.
Mehmet Soylu’nun INVAMED firmasında tespit edilen yolsuzluk ve kurum zararı 15 milyar lira.
Bu kurum zararı sümen altı edilerek, soruşturmayı yürüten altı müfettiş hakkında soruşturma ve dava açıldı.
Müfettişler bu soruşturmayı yürüttükleri için suç örgütü kurma isnadıyla yargılanıyorlar diyor.
Suçları, Türkiye’deki bütün emeklilerin aldığı zammın yarısını tek başına alan Mehmet Soylu’nun firmasının SGK’ya uğrattığı zararı soruşturmak, Soylu’nun çarkına çomak sokmak. Şu anda o insanları yargılıyorlar.
‘Bir başka yenidoğan çetesi için de hastane gruplarından biri olan Özel Şafak Hastanesi hakkında başkanlığımızda 32 adet soruşturma raporu bulunuyor.
32 kez soruşturma geçiren bu hastanenin hala kurumumuzla sözleşmesi var ama soruşturmaları yapan müfettişler hakkında soruşturmalar açıldı.”
Gördüğünüz gibi, sağlıkta yaşananlar akıl alır gibi değil.
Ve biz bugün, insan sağlığı ile ilgili bir alanın bu kadar denetimsizliğe terk edilmesini sonuçlarını yaşıyoruz.
İşin daha vahim tarafı, bildiklerimiz, bilmediklerimizin binde biri…