Öğretmenler önceki gün, gerçekten anlamsız bir sınava tabi tutuldular. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Uygulanması çerçevesinde gereksiz bir Kariyer Basamakları Sınavı…
Yarısından fazlası katılmadı…
Katılanların derdi de kariyer basamağında bir üste çıkmak falan değil, ücret artışından faydalanmaktı.
Anlamsız olduğu kadar tartışmalı bir sınavdı ve üstelik mahkemelikti de…
Başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi, anayasaya aykırı düzenlemeler içeren ÖMK’yi 9 Kasım 2022 günü esastan görüşmeye başlamıştı.
Anayasa Mahkemesi’nin eğitim alanında telafisi güç sonuçlar yaratması kaçınılmaz olan ve anayasaya aykırı düzenlemeler içeren ÖMK ile ilgili olarak hukuka uygun bir karar vermesi beklenirken, yangından mal kaçırırcasına o sınav önceki gün bir oldu bittiye getirildi ve yapıldı.
Sendikalar özellikle KESK Eğitim-Sen ve Eğitim-İş, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesini, kapsamlı ve bütüncül yeni bir meslek kanunu hazırlanmasını ve genel görüşlerini aktarmak için randevu istediler. Bu talepleri de karşılıksız kaldı.
Ve hukuki süreç devam ediyor bu arada. ÖMK’nin iptalini isteyen 15 eğitim sendikasının MYK üyeleri, 16 Kasım 2022 günü Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Murat Şen ile bir görüşme gerçekleştirdiler.
Yapılan görüşmede, 15 eğitim sendikasının birlikte hazırladığı ve Öğretmenlik Meslek Kanunu ile kariyer basamakları sınavına itirazlarını belirten 32 sayfalık dilekçe AYM’ye sunuldu.
Dilekçede, kanun yapma tekniğine aykırı olarak hazırlanan yasanın, eğitim emekçilerinin özlük, ekonomik ve sosyal hiçbir sorununa çözüm üretmediği belirtilmiştir. Kamu yararına aykırı olan, telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak ÖMK’nin, 19 Kasım’da yapılacak olan Kariyer Basamakları Sınavı dâhil olmak üzere yürürlüğünün, iptal davası sonuçlanana dek durdurulması talep edildi.
Belki de bugün yarın durdurulacak, belki de iptal edilecek ama o sınav yapıldı…
Peki sendikalar neden karşılar?
Eğitim-Sen Sakarya Şube Başkanı Yücel Kaçar’a sordum. Şöyle özetledi;
“Yasada, öğretmenliğin üç yönü olan genel kültür, özel alan bilgisi ve öğretme-öğrenme yeterlikleri olmasına karşın kariyer basamakları ve sınav sistemi öğretmenliğin sadece bir yönüne oldukça yetersiz biçimde odaklanıyor,
ÖMK kapsamlı ve bütünsel bir nitelik taşımadığı gibi, kanunun idari, teknik, yardımcı personel olarak eğitime destek veren emekçileri, özel sektör öğretmenlerini, ücretli öğretmenleri, sözleşmeli öğretmenleri ve öğretmen yetiştirme bağlamında yüz binlerce ataması yapılmayan öğretmeni ve engelli öğretmenlerini de görmüyor.
Yasanın bu yönleriyle gerçek bir meslek kanunu niteliği taşımadığı ortada…
Öğretmenlerin çok büyük bir kısmı, kariyer basamakları ve sınav düzenlemesini benimsememekte ve itiraz etmekte…
Kariyer basamakları ve sınavın öğretmenler arasında ayrımlar ve eşitsizlikler yaratacağı ve bu sorunların öğrencilere ve velilere de yansıyarak çalışma ve eğitim barışını bozacağı ortada…
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun gündeme geldiği ilk günden itibaren gerek tek tek okullarımızda gerekse alanlarda çeşitli eylem ve etkinlikler yapılmasına ve yoğun bir tepki gösterilmesine rağmen 19 Kasım’daki sınavın iptal edilmemesi, önümüzdeki süreçte telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkaracak, sınava giren ve girmeyen öğretmenler arasında derin ayrışmalar yaşanacaktır. Okullardaki çalışma barışını doğrudan tehdit eden ve aynı işi yapan öğretmenleri farklı statülerde ayrıştırarak birbiriyle doğrudan rakip haline getiren bir düzenlemenin eğitimin niteliği üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi tahmin etmek hiç zor değildir.”
DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen’in bu konuda anlamlı bir açıklamasını gördüm, çözümü paylaşayım ve aynı soruları ben de sorayım;
“Eğitimcilere; kendini rahatça geçindirebilecek, ek iş yapmalarını gerektirmeyecek, çocuklarını rahatça okutabilecek maaş verelim. En önemlisi eğitim kurumlarına siyasete dayalı değil, liyakate dayalı yöneticiler atayalım. Biz öğretmenlerimizin gücünü ve potansiyelini tam kapasiteyle işe koşan bir değişim ve dönüşüm anlayışıyla öğretmenlik mesleğinin saygınlığını ve cazibesini maddi ve manevi olarak artıracağız. Eğitimi ana gündemi yapmak amacındayız.
Çok basit şikayetlerle ceza alan, görevine son verilen, görev yeri değiştirilen öğretmen veya yöneticilerin katlandığı zorluğu hangi soru ile ölçebilirsiniz? Karda, çamurda, dağ başındaki uzak köy okullarında görev yapan öğretmenlerin bu fedakârlığı hangi soruyla ölçülebilir? Annesi veya babası vefat etmiş, öksüz kalmış bir öğrencisinin şefkatle başını okşayan öğretmenin bu davranışı hangi soruyla ölçülebilir? Okuluna, sınıfına kütüphane oluşturmak için oradan buradan kitap temin etmeye uğraşan öğretmenin bu gayreti hangi soruyla ölçülebilir?
Okulunun temizliğini sağlamak, araç gerecini tamamlamak için sağa sola koşup bağış toplamaya çalışan okul yöneticilerinin gayreti hangi soruyla ölçülebilir? Ergenliğe gelmiş lise öğrencilerini saatlerce dinleyen, sorunlarını çözmeye çalışan Rehber Öğretmenlerin bu davranışı hangi soruyla ölçülebilir?
Atandığı okulun; tüm sınıflarını boyayan, sobasını yakıp temizleyen, karını küreyen öğretmenin bu hizmetleri hangi soruyla ölçülebilir? Sınıfındaki fakir öğrencisine kıyafet, ayakkabı, kalem, defter alan öğretmenin bu iyiliği hangi soruyla ölçülebilir? Arkadaşı ile kavga eden çocuğunu korumak için sınıfa girip öğretmene bağırıp çağıran velilere ses çıkaramayan öğretmenin bu davranışı hangi soruyla ölçülebilir?
Sınıfında 2 kaynaştırma öğrencisi olan, bu öğrencilerin başka şubelerde eşit şekilde dağıtılması gerektiğini söylediğinde gözleri dolarak ‘Hocam bu öğrencileri çok seviyorum, benim sınıfımda kalamazlar mı?’ diyen öğretmenin bu sevgisi hangi soruyla ölçülebilir? 1. sınıf öğrencisinin akan burnunu silen öğretmenin bu davranışı hangi soruyla ölçülebilir? Okuluna ve sınıfına kütüphane oluşturmak için oradan buradan kitap temin etmeye uğraşan öğretmenin bu gayreti hangi soruyla ölçülebilir? Ya da bu yazdığımız davranışların tam tersini yapan idareci ve öğretmenlerin bu olumsuz tutumları hangi sorularla ölçülebilir?