Millet İttifakı üyesi Saadet Partisi, sosyal medyayı çok iyi kullanıyor, etkili ve çarpıcı içerikler üretip paylaşıyorlar.

Son paylaşımlarıyla Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan koalisyonuna gönderme yaptılar, “Onlar başardı, yine başaracağız!” dediler.

Bizde ‘öcü’ çoktur malumunuz. Bunlardan bir tanesi de ‘koalisyon hükümetleri’ öcüsüdür. Seçmen özellikle tek adam sistemine geçişle birlikte ‘koalisyon gelir sizi ham yapar’ şeklinde korkutulmak istendi. Bu taktik tek adam sistemine geçişin oylandığı referandumda epey etkili de oldu.

Oldu ama sonuç? Referandumdan itibaren kendi tabirleriyle ‘benzemez partiler’ ile işbirliği yapmak zorunda kaldılar. ‘Tekeden süt sağılmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan da cumhurbaşkanı olmaz’ diyen Bahçeli’ye ve hatta ‘topal Komünist’ lakaplı Perinçek7e bile muhtaç oldular.

Aynı muhtaçlık parlamentoda da hissedildi ki çoğunluğu ancak aralarındaki koalisyon ile sağlayabildiler.

Yani koalisyon hükümetlerinden kurtulmadı Türkiye, aksine koalisyon bataklığına adeta çakıldı.

Bataklık derken, bu benim fikrim değil. Çünkü koalisyon düşmanı değilim.

Saadet Partisi’nin paylaşımındaki gibi bu ülkeyi koalisyon hükümetleri kurtardı çoğu kez.

Birbirine benzemez ikili Ecevit ve Erbakan hükümetinde Türkiye ilk kez bir savaşa girdi ve başardı. Kıbrıs bu şekilde alındı ve KKTC bu şekilde kuruldu.

Üç partiden oluşan 57. Hükümet döneminde Türkiye büyük ve korkunç bir ekonomik bataklıktan çekilip çıkartıldı.

Bugün gıpta ettiğimiz Avrupa’nın 22 ülkesi çok partili koalisyonlarla yönetildi ve yönetiliyor, başarıları da ortada…

Ama burada bir parantez açıp Almanya’yı özel olarak değerlendirmemiz gerekiyor ki Almanların koalisyona bakışları, yaşadıkları acı tecrübelerden dolayı daha bir farklı.

Hitler ve savaş döneminden sonra “Bir daha gökten İsa gelse, bütün yetkiyi tek bir kişiye vermeyiz” düşüncesi de bu farkı ortaya koyuyor.

Bizim için de çok söyledik. Padişahlık sisteminden kurtulalı henüz 100 yıl geçmeden yine benzeri bir sisteme hem de halkın oylarıyla geçilmesini ne kadar abes ve bir o kadar da utanç kaynağı olduğunu söyledik durduk ama sonuç maalesef tersine çıktı. Ve belki de dünyada bir ilk olarak bu halk savaşla elde ettiği demokratik haklarını, barış içinde geri iade etmeyi başardı maalesef.

Neyse, koalisyon öcüsü konusuna dönelim.

İnanın ki sadece ben/biz değil değme AKP’liler bile bu sistemden rahatsız. Rahatsız olmaları da çok doğal çünkü parlamenter sistem sayesinde yüzde 36 oy ile tek başına iktidar olabilmişler, ülkenin ensesinde yıllarca boza pişirebilmişlerdi. Şimdi iktidar olabilmeleri için yüzde 50 artı 1 oy gerektiren ve kendi deyimleriyle onları şimdi ‘ite/köpeğe’ muhtaç eden bu sistem en çok da onların işine gelmiyor aslında…

Ama en tepedekiler ısrarla halkı ‘koalisyon öcüsüyle’ korkutmaya devam ediyorlar.

Mesela 6 benzemez!) siyasi partinin demokratik olgunluk göstererek bir araya gelmesi, farklılıkları bir kenara koyup müştereklerde birleşmesi mevcut iktidar ortaklarını çok rahatsız ediyor.

Koalisyonun göbeğindeki Bahçeli mesela Millet İttifakı ortakları için “Nasıl yüz yüze bakabiliyorlar” diye hayretlerini bildiriyor.

Oysa aynaya baksa onca hakaret ve kavgadan sonra bir araya geldiği ortaklarına bir baksa gerçeği görecek. Bakmıyor, görmüyor…

Bu biraz da kültür meselesi. Herkes biliyor ve yaşadıklarımız da gösteriyor ki Erdoğan ve Bahçeli uzlaşı kültüründen yoksun ve muaflar.

Ha, onlardan olur ve onların ittifakına katılarsınız sorun yok, en yerli ve milli sissinizdir. Ama karşı taraftaysanız hain ve öcüsünüz!

Ve sanıyorlar ki farklı fikirlerde insanlar yan yana gelip sorunları çözemez. Kendilerinden başka hiç kimse hep birlikte demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlük anlamında bir araya gelemez.

Demokrasilerde uzlaşı kültürü çok kıymetlidir. Ama bunu, kavga ve kutuplaştırma siyasetini şiar edinenlere anlatamazsınız.

Onlar ülke yönetmenin yolunun insanları ötekileştirmekten ve karşı tarafı düşmanlaştırmaktan geçtiğine inanırlar.

Oysa bu ülkenin içinde bulunduğu berbat durumdan kurtuluşunun yegane yolu, hemen her kesimin müştereklerde bir araya gelmesine ve ortak anlayışla yapılacak köklü reformları gerçekleştirmekten geçer.

Millet İttifakı bu manada bu ülkenin ihtiyacı olan köklü değişiklikleri yine siyasi mutabakat zemininde gerçekleştirebilecek yeteneğe sahiptir.

Bu ülkede yapılacak en köklü değişiklik ise şu ucube tek adam sisteminden kurtulmak, sistemi yeniden inşa etmek hasılı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’ geri getirmektir.

Bu ülkenin yeniden mutabakat kültürüne ihtiyacı var. Halkımız yoruldu, gençlerimiz yorgun. Her gün hakaret işitmekten, kavga gürültü dinlemekten insanlarımız yorgun. İktidarın sürekli nefret dilini kullanmasından, toplumu germesinden insanlar yorgun.

Umarım 15 Mayıs sabahı dingin, mutlu ve müreffeh bir Türkiye’de uyanır, bütün o yaşadıklarımızı ibret alma kısmı hariç hafızalarımızdan sileriz.

Sözün özü; Kavgalı koalisyonlar da “tek kişilik hükümet” de ülkeye hayır getirmiyor, getirmez de...

Demokratik bir sistem yoksa, “kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, bağımsız yargı, güçlü kurumlar” yoksa kim, kimler ve kaç kişi tarafından yönetildiğinizin bir anlamı yoktur.

Dolayısıyla önceliğimiz bu ucube sistemden kurtulmak olmalıdır. Nokta…