Bugün Suriyeli mülteci bir kızımızdan duygu yüklü bir mektup aldım.
Duygulu olduğu kadar uyarıcı ve içimizdeki Atatürk düşmanlarına ders niteliğinde…
Diyor ki; “2004'te kanlı savaşın ortasında geçmişinde bir Atatürk'e sahip olmadığı için yobaz zihniyetin ve kapital köleliğin avuçlarında parçalanan, tarihin her döneminde; kan ve vahşetin eksik olmadığı Ortadoğu coğrafyasının ortasındaki ölüm çukuru Rakka'da doğdum…
8 yaşındayken savaşın derin acısını yaşadığım topraklardan, barışı ve adaleti arzulayan ailemin haksız bir ölümle zamansızca yüzleşmemesi için; Henüz daha küçük bir çocukken, özüne kucak açan, doyduğum vatanıma geldim.
8 yaşımın öncesinde hafızamda kalanlar ise; ölüm, kan ve patlamalardan ibaret travma yığını…
Uzaktan kumandalı cehaletle kaplı radikal örgütlerin egemenliğindeki Rakka'da ilkokul eğitimimi eksik aldım.
Eksik olan eğitimi mühendisi olan babam ve öğretmen annem elinden geldiği kadar tamamlamaya çalıştı.
Ve yeniden doğduğumu düşündüğüm Türkiye’de Laik düzenin getirdiği medeniyet ve eğitim özgürlüğü sonrası ortaokul ve lise eğitimimi huzurla tamamladım.
Bugün mülteci diye anılan ben bile; aldığım her nefesi Atatürk'e borçlu olduğumu hissederken Türk halkının sonsuza kadar huzurlu yaşamasında önderlik eden en büyük değerine sahip çıkması dileği ile…”
Noura Altharei
Noura gibi pek çok Ortadoğu ülkeleri vatandaşları Atatürk’ü ve politikalarını benimsiyor ve emanetlerinin değerini biliyor.
Ah bir de içimizdeki hainlere anlatabilsek…
Bu tiplere kızıyor, ulan Arap Hüsnü kadar sevemediniz Atatürk’ü diyorum. Kastım Hüsnü Mahali elbet…
Hatta, biz anlatamadık kendilerine, belki Arap sevici olmaları sebebiyle Arap Hüsnü’nün dilinden anlarlar umuduyla, Ortadoğu ve Arap coğrafyasını en iyi bilen, bu ülkeye ve Atatürk’e bağlılığı sebebiyle kumpaslarla cezaevine bile atılan Hüsnü Mahali’den örnekler veriyorum.
Buradan da aktarayım;
“Nisan 1916’da Osmanlı ordusunun; Irak’ta, Kut’ül Amare’de İngiliz ordusunu yenmesini kutlayan AKP, İngilizlere teslim olan Vahdettin’i sever ama İngilizlerle birlikte Fransa, İtalya ve Yunanistan’a karşı ‘zafer’ kazanan Mustafa Kemal’i unutturmaya çalışır.
Alpaslan ve adamları olmasaydı, belki Türkler bugün bu coğrafyada olmayabilirdi ama Mustafa Kemal ve yoldaşları olmasaydı bugün kesin olarak bu topraklarda Cumhuriyet olmazdı ve belki de bu topraklar Yunanistan’ın bir parçası olacaktı.
Özetle bu topraklarda ya Türkler olmayacaktı ya da olanlar da köle ruhlu olacaktı.
Hani şu “Keşke Yunan kalsaydı” diyen tipler gibi…
Onlar Mustafa Kemal’den ve yaptığı hiçbir şeyden hoşlanmıyorlar. Mustafa Kemal ve yoldaşlarının önderliğinde Anadolu insanın mücadelesiyle kurulun bu Cumhuriyet’i içine sindiremiyorlar.
Benzer filmleri ben Ortadoğu ülkelerinde çok gördüm. Bu ülkelerin hali ortada.
50 yıl önce okumak için İstanbul’a geldiğimde bu ülkenin her şeyi ile Ortadoğu ülkelerinden faklı olduğuna inanıyordum.
Bu inancımın doğru olduğunu gördüm ve bununla ilgili Arap ve batı medyasında çok makale yazıp program yaptım.
Özellikle Mustafa Kemal’in zaferleriyle ilgili. O zaferler benim de zaferlerimdi.
Çağdışı, ilkel, bağnaz ve demokrasi düşmanı anlayışların egemen olduğu bir coğrafyada ‘çağdaş bir toplum yaratma’ mücadelesi hiç kolay değildi.
Bu mücadelede kazanılan zaferler de doğal olarak çok önemliydi.
Ama şimdi her şey tersine.
AKP, bu ülkeyi tüm kurumlarıyla bir Ortadoğu ülkesi yapmaya çalışıyor.
Bunun için Türkiye’yi Ortadoğu ülkelerinden farklı kılan Mustafa Kemal’den ve onun kurduğu “Laik Cumhuriyetten kurtulması gerekiyor.
AKP, bunun için çalışıyor. Osmanlı ile övünmek, her fırsatta Vahdettin ve Abdülhamit’i anımsatmak, filmler, diziler, okul müfredatı, dini tarikatlar ve benzeri tüm etkinlikler bunun içindir.”
Ve Hüsnü Mahali bizi sürekli uyarıyor;
İktidar, içerde kendi ideolojik tercih ve saplantılarına teslim olmamak için direnen herkesi susturmak için demokrasi ve özgürlüklerin tümünü ortadan kaldıracaktır.
AKP, bu yöndeki niyet ve kararlılığını gizlemiyor ama muhalefet ve muhalifler bunu anlamak istemiyor.
AKP’nin geri adım atacağını düşünüyorlarsa yanıldıklarını çok yakında göreceklerdir.”
Hüsnü; ‘Ben bir Arap olarak bunları yaşadım, gördüm, başımıza geldi, ben damdan düşenlerdenim, şimdi de uyarıyorum, aklınızı başınıza alın, Atatürk’e ve Cumhuriyete sımsıkı sarılın…’
Diyor ama anlayana…