Yüreğimizi yakan son iki terör saldırısının gündemi, kimin en güçlü şekilde kınadığı olmamalı…

Siyaset ‘kınama’ yarışmasını bir yana bırakıp, bir demokratik hukuk devleti ve onun parlamentosuna yakışan bir şekilde iktidar, muhalefetin ve haliyle kamuoyunun sorularını cevaplamalı, şüphelerini gidermeli…

İkinci terör saldırısından sonra inde en azından lütfettiler de MHP ve İYİ Parti genel başkanlarını o da telefonla arayarak bilgilendirdiler. Bu doğru, bu olması gereken tavır bile kısıtlı ne yazık ki? İktidar, bu acıya rağmen halen iç politika hesapları yapıyor iddialarını çürütmek istiyorsa, CHP genel başkanı da aranmalıydı.

Hadi siyasette anladım da terörle mücadelede de ittifak ve ortakları söz konusu bu ülkede. Ayıptır! Yazıktır!

Terörle muhatap olan, hatta Emperyalistlerin vekalet savaşlarının bir ordusu haline getirilen teröristlerle mücadele eden bir ülkenin iktidarı, eğer bu konuda samimi ise, öncelikle iç cepheyi sağlam tutar, toplumu birleştirir. Ama bizde tam tersi yapılıyor, Türkiye’nin ikinci büyük partisi, Türkiye’nin ana muhalefet partisi nezdinde milyonlarca insan ayrıştırılıyor.

Yapılması gereken düşman üretmek değil, safları sıklaştırmak olmalı…

Muhalefettir; görevidir, sorar, sorgular, didik didik eder, uyarır, baktınız ki uyarılara kulak asmıyorsunuz sizi halka şikayet eder. Bunun sizin için sakıncası var diye, bu iktidarınızı zora sokuyor diye kızmaya hakkınız yok.

Siz istiyorsunuz ki muhalefet sormasın, sorgulamasın, bizim yaptığımız gibi kınasın geçsin işte…

Dediğim gibi, size düşen işinizi iyi yapmak, şüpheleri ortadan kaldırmak ve artık neredeyse düşman yerine koyduğunuz muhalefetin ağzının payını vermektir.

Ha, veremiyor musunuz? O sizin sorununuz…

Şunu da bilin ki, sadece hain yani bu konuda safınıza çekemediğimiz muhalefet değil, sokakta halk da yaşananları sorguluyor.

İki kişi bir araya gelse birbirine, bu saldırıların neden ve nasıl engellenemediği soruluyor. Olay ihmallerden mi kaynaklanmış, savunma taktiklerindeki yetersizlikten mi, birliklerin sevk ve idaresinde yapılan hatalardan mı, tartışılıyor.

Toplum soruyor; Çok kısa bir süre önce sadece 20 gün kadar önce, aynı bölgede yine benzer bir hain saldırıya uğradık ve 12 kahraman askerimizi şehit verdik.

O zaman da anında büyük operasyonlar yapıldığı ve teröristlerin büyük çapta imha edildiği, silah ve mühimmat depolarının ortadan kaldırıldığı açıklandı.

Açıklamalara göre tarumar edildiği belirtilen teröristler bu kadar kısa zamanda nasıl toparlandılar ve benzer bir eylemi yeniden gerçekleştirdiler?

Devletin güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri her şehit olayından sonra nasıl intikam alındığını anlatmak yerine artık benzer saldırıların asla yapılamamasını sağlayacak önlemler almak ve bunu da kamuoyuna açıklamak zorundadır, diyorlar.

Dün iki esnafın konusu Askeri hastanelerin neden kapatıldığıydı mesela…

PTT önünde ayak üstü hükümet kurup/indiren bir grubun gündemi de Askeri okulların kapatılmasıydı…Kulak misafiri olunca hem toplumun bir kesiminin ferasetinden utandım hem de bu konuları köşemden hatırlatmaya karar verdim.

İktidar Askeri okulları iğdiş edip Askeri hastaneleri kapatırken CHP ve henüz parti genel başkanı olmayan ama bu konuların üstadı azamı gördüğüm Ümit Özdağ adeta yırtınıyorlardı.

Ümit Özdağ 2016 yılında haykırarak uyarıyordu;

“Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na bağlanması TSK’nın bölünmenin tezahür ettiği alanlardan bir diğeridir. Sadece askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı’na bağlanmakla kalmamış, askeri tabiplik de kaldırılmıştır. Türk Ordusu savaşan bir ordudur. Her gün şehit ve gaziler verilmektedir. Türk askeri tabipleri, bazen ellerinde silah en ön cepheden gazi tahliye etmekte, şehitleri taşımaktadır. Şimdi askeri tabibin olmadığı yerde bunu kim yapacaktır? Dağda yaralanan askerlere ilk müdahaleyi kim yapacaktır?

Dünyada askeri hastanesi ve askeri tabibi olmayan başka ordu yoktur. Gazilerin tedavileri özel ihtisas gerektirmektedir. Askeri hastanelerde yıllar içinde bu konuda ortopedi, göz, plastik cerrahi, genel cerrahi alanlarında dünya çapında uzmanlıklar gelişmiştir. GATA yaralanmalarda referans merkezidir. GATA’ya bağlı gaziler için rehabilitasyon merkezleri vardır. Güneydoğu Anadolu’da devlet hastanelerine zorunlu olarak yatırılan gaziler PKK’lı doktor ve hemşireler tarafından taciz edilmektedir. Hatta doğru dürüst tedavi edilmedikleri, bilerek ölüme sürüklendikleri iddia edilmektedir.

AKP Hükümeti, Askeri liseleri de kapatma yoluna gitmiştir.

Bu çerçevede Kuleli, Işıklar, Maltepe Deniz Lisesi kapatılmıştır. Özellikle 1845’te kurulan Kuleli Askeri Lisesi Türk Ordusu’nun ruhudur. 1845’te kurulan Kuleli askeri lise yok edilmiştir. 1773’te kurulan Deniz Lisesi imha edilmiştir. 243 senelik Deniz Lisesi ve 171 senelik Kuleli Askeri Lisesi lağvedilmiştir.

Hatadan dönmek için çok geç değildir. Askeri liseler askerlik ruhunun verilmesi açısından önemlidir. Askerliğin özü milletin bağımsızlığı için ölmek ve öldürmektir. Bu ruhu veren en önemli kaynak askeri liselerdir.

Askeri yargıda sivil kaynaklardan alım yoluna gidilmiş, askeri yargıda FETÖ’cü oranı % 90’a çıkmıştır.

Özetle, şanlı bir tarih, bir terör örgütünün sızmasından ötürü tasfiye edilmemelidir. Bu hatalardan derhal dönülmeli ve GATA ve Kuleli tekrar faaliyete geçirilmelidir.”

Muhalefet uyarmış, görevini yapmış.

Peki iktidar ne yaptı?

Sonuç ortada…