Ömrümü verdiğim partiden uzaklaşma sebeplerimden bir tanesiydi İstanbul ve Ankara seçimleri…
İktidarın kasası ve rant kapısı olarak gördüğüm bu iki il belediyesinin alınması AKP’nin adeta çöküşü demekti.
Ve asıl ‘beka meselesi’ de buydu.
Partim benim gibi düşünmedi o zaman, siyasi anlamda önüne kadar gelen fırsatı tepti ve bu iki şehir iktidar partisini ve dahi yandaşlarını bir dönem daha finanse etmeye devam etti.
Allah’tan ki son seçimlerde Millet İttifakı el ele verdi ve bu ikisi dahil pek çok büyükşehir belediyesi, iktidarın talanından kurtarıldı.
Yalan mı?
Önceki günlerde yazmış, ‘İSTANBUL DÜŞÜNCE KUDÜS DÜŞMEMİŞ MEĞER!’ İstanbul’a dini, milli, yerli, siyasi ve hamasi anlamlar yüklemeleri de boşuna değilmiş… Rant gitmiş rant!’ demiştim.
Verdiğim örnekler buz dağının görünün yüzüydü sadece;
Mesela 106,5 milyon dolar buharlaşmıştı göz göre göre…
Yeşil alan olan bir arsa özel bir şirket tarafından 25 milyon liraya satın alınıyor. Daha sonra, yeşil alan olan bu arsa için İBB’den imar izni çıkarılıyor, bu alan inanılmaz derecede değerleniyor.
İBB, imar izni vererek değerini katladığı bu arsayı imarlı haliyle 430 milyon liraya o şirketten satın alıyor.
Bitti mi? Hayır…
İBB 430 milyona aldığı arsayı tekrar imar değişikliği ile eski haline -yeşil alana- çeviriyor. Yani kendi malını değersizleştiriyor.
TSKB Gayrimenkul Değerleme Anonim Şirketi’ne değerleme raporuna göre bu yolla İBB kasasından 116 milyon 870 bin dolar çıkmış oluyor. Yani 106,5 milyon dolar buharlaştırılıyor.
Bir diğeri… KİPTAŞ İstanbul Başakşehir'de bir arsayı almaya karar veriyor.
Tesadüfün bu kadarı, ertesi gün bir vatandaşımız gidip o arsayı o günün parasıyla 49 milyon liraya satın alıp o hafta bitmeden de 49'a aldığı bu arsayı, KİPTAŞ'a 130 milyon liraya satıyor.
Bu yolsuzluk dosyasına İçişleri Bakanlığı el koyuyor, dosya Bakanlık dolaplarından birinde kilit altına alınıyor.
Bir diğeri şu meşhur araç kiralama yolsuzluğu…
İBB 2 milyar 200 milyon liralık araç kiralanmış ve sadece Platform Turizm adlı şirket bu işten 1 milyar 352 milyon lira kazanmıştı.
İmamoğlu’nun Yenikapı miting alanına dizdiği ve ardından iade ettiği bu araçların büyük bir kısmının iktidar partisi bürokrat ve mensupları ve bağlı vakıflar tarafından kullanıldığı, müfettiş raporlarıyla ortaya çıktı.
Öyle ki, bu araçların, personel giderleri, akaryakıt giderleri, HGS-OGS/Köprü ve Otoyol Geçiş Ücretleri İBB yani halk tarafından ödenmiş…
Murat Ağırel’in dediği gibi “827 araç bu şekilde bizim paralarımızla iktidar yanlısı grup ve kurumlara kullandırılmış. Benzinini biz koymuşuz masrafını biz ödemişiz ama Okçular Vakfı, Irak Devlet Başkanı, yandaş vakıflar vs. binip gezmiş. Bu anlayış sadece arabaya binen bir anlayış değil, milletin sırtına binip gezen de bir anlayıştır.”
Yazmıştım; “Bu millet İstanbul Seçimlerinde yaptığı tercih ile hem kör kuruşunun hesabını sormuş hem de sırtına bineni de fırlatıp atmış… İstanbul düşünce Kudüs düşmemiş yani ve o hamasi söylem palavradan ibaretmiş!”
Sözümü teyit eden bir olay daha ortaya çıkarıldı.
Yine müfettiş raporuna göre;
İBB’nin iştiraki İstanbul Ulaşım AŞ’nin (bugünkü adıyla Metro İstanbul AŞ) İBB şirket personelinin yurtdışında eğitim görebilmesi için 4 Ağustos 2008’de bir karar alıyor.
Gönderilecek kişi de Ravza Kavakçı…
Lakin kendisi personel değil…
Önce ABD’deki Howard Üniversitesi’nin doktora bölümüne kabul edilmesi sağlandı sonra 16 Aralık 2008’de de şirketin çalışanı oldu.
Akabinde Kavakçı’nın eğitim masrafları, sağlık sigortası bedeli, ABD’de kaldığı süre içerisindeki geçim harcamaları ve daha birçok giderinin İBB tarafından karşılanacağı taahhüt edildi. Üniversiteye gönderilen mektupta, daha bir haftalık personelin, yani Kavakçı’nın “başarılı bir çalışan” olduğu da belirtildi.
Kavakçı için belediye kasasından toplamda yaklaşık 155 bin dolar ve 59 bin lira para harcandı.
Ne güzel memleket!
İBB’nin toplu taşıma şirketi, ABD’de siyaset okusun diye bugünün AKP milletvekilinin cebini bu kadar parayla doldurabiliyor.
Şimdi daha net anlıyoruz ki; İstanbul düşerse Kudüs düşer gibi ağır milli ve dini hamasetlerle müdafaa edilmeye çalışanların hiç birisi dini ve milli değer değil, bizzat rant sistemleriymiş.
Ve düşen Kudüs falan değil, bizzat iktidar ve ittifakıymış…
Beter olsunlar…