Sevgili okurlar,
Bu kentin, “gözü, kulağı, sesi” olan bizim meslek erbabının, kaleme aldığı yazıları takip edenler bilirler ki, “iğneden, ipliğe birçok konuda görüş ve düşünceler” paylaşılıyor..
Bir kere, yeni Sakarya Valisi Rahmi Doğan’ın, “halka daha iyi hizmet ve halkla buluşma adına, Adapazarı merkezde bir ofis tutma girişimi”, bazı kesimlerce olumlu, bazı kesimlerce de, tepkiyle karşılandı?
Sayın Valimiz Rahmi Doğan, “böyle bir eksik” görmüş!
Valilik, merkezden uzak!..
Valilik binasına, ”gidip, gelme konusunda büyük sıkıntılar” yaşanıyor..
Taksi tutsan pahalı, minibüslere binsin meşakatli, belediye otobüsüne binsen, zaman kayıbı..
Bu görüşme ve buluşma için en azından bir yarım gün feda edilecek?
Bir de bu işin, masraf yanı var..
ANLAT, ANLAT HEYECANLI OLUYOR!
Haydi çık bakalım, Valilik makamına, dertlerini anlat ve çözüm bekle?
Hani, o tekerleme akıllara geliyor..
“Ölme eşeğim, ölme, raylı sistem gelir de, gideriz!”
Kararın bu yanı böyle..
Adapazarı merkezde, bir ofis belirlenmiş, oradaki çalışan memurlar, başka alana taşınmış..
Eh, “bu yeni ofis için bir hayli masraf gerekli, eleman gerekli..” deniyor da, deniyor..
Valimiz Rahmi Doğan’ın,” gidiş-gelişleri de mesele” ediliyor!?..
“Trafik için sıkıntı, devletin tasarruf tedbirleri uyguladığı şu günlerde, bu bir başka masrafı da” gerektiriyor..
Haydi gel, çık işin, içinden?
Kentimizin, böyle bir sorunu da var?
Anlat, anlat, yaz da, yaz, heyecanlı oluyor..
ŞU REZALETE, BAKINIZ?
Adapazarı Şehir Kulübü Derneği Lokalinde sohbetteyiz..
Üyelerden biri, kolumdan tuttu, pencereye götürdü..
“ Şu, rezalete bakınız” dedi?
Müthiş bir yarış, gürültü çabası..
Korna sesleri..
Araç sesleri ve cazgırların bağırışları, kulakları cınlatıyor..
“Garajlar, Donatım, Hastane, Orman Park...”
Ne oluyor, ne pazarlanıyor demeye kalmadı, “ Kardeşim bu rezillik nedir?.
Bu kentin göbeğinde bunlar yaşanıyor!..
Yakışıyor mu, bu kente, bu görüntüler?
Burası, Tarihi Adapazarı Tren Garı..
Bu Tren Garı’nı, kimler kullanmadı, kimler?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, annesi Zübeyde Hanım ile nice siyasetçiyi ağırladı, bu istasyon...
Bu minübüslerin durağı için, burayı kim, kimler seçti?
Başka, yer mi bulamadılar?
Gar’ın ötesindeki cadde daha uygun değil midir?..
Başka, yer mi kalmadı?” sitemleri bunlar..
HAK VERMEMEK NE MÜMKÜN?
Hak vermedim, değil!
Başımızı öte yana döndürdük..
“Gar Meydanı önü, Atatürk Bulvarı güzergahı, bir başka keşmekeşlik” içinde!..
Orada da, cazgırlar işbaşında!..
Neden, gerek duyulur anlamadım?..
Bu çağda, eski usül, müşteri kapmacalar?
“Yenicami, Yenigün, Patates hali, Güllük, Erenler...”
Her gün, böyledir Adapazarı!?..
Yaşanır, yaşatılır, kimseyi de rahatsız etmez?
Hele de, “Adapazarı kavşak” beklemeleri?
ÇOĞU VAR, AZINI YAZDIK!
“Yaz kardeşim, yaz, işte bunları yaz?”
Az ötede, “yeşil-kırmızı ötesi, sesli uyarıya aldırmayan” yayalar?
Ya bisikletliler, motosikletliler, üç tekerlikli süren Suriyeliler..
Neyini anlatayım, size Adapazarı’nın?
İşte, buradan, bu pencereden görüntü bu!
Çoğu var, azını yazdık!..
“Bu semtin azı buysa, ya genelin durumunu”, siz düşünün?
Kim, “bu keşmekeşliklere, neşteri vuracak”, kim?
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, öyle mi?
“Yaz dostummmmm!
Altı üstü, beş metrelik, bez için..
Yaz dostum, boşa geçmiş ömre, yaşam denir mi?”
(Sevgili, merhum Barış Manço’nun, mekanı cennet olsun!)
Yusuf Cinal yazıyor, 21 Kasım 2024
Yaz dostummmm!
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar