‘Kadın olmak’ … Olağanüstü güzel bir deneyim kadın olmak ve dibine kadar kadın hissetmek. Olduğun bu halinden mutlu olmak ve şükretmek fevkalade güzeldir, kadınlığını yaşayana, yaşayabilene...
Eş olmak, sevgili olmak, anne olmak, annelik yapmak, üremek, üretmek, üreten ve üreyen olmak, duygunun, şefkatin, merhametin, aşkın, fedakarlığın ve huzurun bunlara benzer birçok güzel olgunun bitmez tükenmez kaynağı olmaktır kadın. Kanımca, güzel, harika, nefis, bir tane, gibisi yok, şeker, bal, müthiş, azimli, güçlü, kişilikli, fedakâr tüm bu sıfatların ardında ki isimdir kadın, bu sıfatların geçtiği her yerde ilk akla gelen olmaktır, kadın olmak.
8 Mart dünya kadınlar gününde samimiyet ve gururla yazmışım bu paragrafı.
Günlerdir, kadın görünce, kadın deyince etrafıma ya da aynaya bakınca hissettiğim şeyler veya aklıma gelenler ne yazık ki, şimdi süslü bulduğum bu kelimelerle anlatılamayacak türde…
Üzgünüm hem de çok üzgün. Endişeliyim, geleceğe dair umutlarımı yeşil, yarınlara dair hayallerimi mavi tutmaya çalışıyorum ama olmuyor. Düşlerimin pembesi kana bulandı yeniden. Vahşice katledilerek yaşam hakları ellerinden alınan Narinler, İkballer, Ayşenurlar, Özgecanlar, Münevverler onların yüzleri gitmiyor gözlerimin önünden…
Kelimelerle ifade edilemeyecek kadar ÜZGÜNÜM ve inanıyorum ki ÜZGÜNÜZ.
BÖYLE BİR ÜLKE DE KADIN, ÇOCUK, AĞAÇ VE SOKAK HAYVANI OLMAYACAKSIN!
Dün sosyal medya da karşıma çıkan bir paylaşımla tepetaklak oldu duygularım. Öfkem üzüntümün üstünü örttü bir anda...Kanım dondu. Bu mecrada sıradan insanların sıradan söylemleri, yine sıradan insanların sıra dışı paylaşımları falan hiç etki bırakmıyor üzerimde. Ancak bu başka bir şeydi... Önünde düğmelerin iliklendiği, makamına saygı duyulan düşüncelerinden feyz alınan, yılların ve eğitiminin getirisi bilgi birikimi doğru sayılan, hatta tartışmaya kapalı olan bir hoca, son kadın cinayetlerine ilişkin bir beyanda bulunmuştu varsa eğer vicdanını bir kenara koyaraktan yapmıştı bu paylaşımını.
Özetle, yaşam hakkı elinden alınan vahşice bir cinayete kurban giden kızlarımızın ardından şöyle demişti, Saü’lü Prof dr Ebubekir Sofuoğlu;
‘’Bu kızcağız İslam hassasiyetiyle yetiştirilmiş olsaydı, kendisine namahrem olan bu katille hiç tanışmayacaktı ve şu an hayattaydı.’’
Nasıl sığ, nasıl cehalet içeren, gafletle yapılmış bir açıklamaydı bu! Bu ülkede, kocası yanı mahremi tarafından katledilen onlarca kadın varken, çocuk bile değil henüz bebekken tacize uğrayan canından olan evlatlarımızı ebediyete uğurlamış lığımızı tüm dünya duymuşken, tesettürlü bir kızımız kendisinin hiç tanımadığı ve kendisini hiç tanımayan biri tarafından sokakta yürürken, samuray kılıcı ile katledilmişken, ‘’Bu kızcağız, İslam hassasiyetiyle yaşasaydı ölmezdi’’ cümlesini kuran bu adamcağız kimdi? Ne diyordu? Bu adam gerçekten inançlı olsa ve İslam’ı, İslam hassasiyetini biliyor olsa böyle bir beyanda bulunur muydu? Ayrıca konumuz İslam mıydı? Konu İslam olsaydı bile muhatabı bu adam mıydı? Karısı, kızı, kardeşi, annesi ya da bir köpeği var mıydı acaba Ebubekir Sofuoğlu’nun, bu söylemleri yaparken hatırına getirdi mi onları? Onlar bu cümleleri nasıl karşıladılar acaba? Ya da taşıdığı o soyadı bile ara ara hiçbir şey anımsatmadı mı bu adama? Çok öfkelendim çok….
Şimdi vicdan nedir, inanç nedir, iman nedir, insan nedir gibi çok derin mevzuları iliştiremeyeceğim buraya, ancak şu notu düşeceğim; Az biraz kendini insan addeden her varlık, bu ve benzer açıklamaların, cahilce, empatiden yoksun, dar ve yanlış bakış açısıyla söylendiğini, üstelik hiçte İslami ve insani olmayan paylaşımlar olduğunu bilir. Şiddetle kınıyorum ve Ayşenurların Özgecanların sesi olup bu ve benzer düşüncede olanlara’’ Allah’ınızdan bulun değil ama Allah’ınızı bulun’’ demek istiyorum.Sapla samanı ayıramayan, hümanizmden nasibini almamış, sözde dindar insancıkların, Profesör olduğu, hocalık yaptığı ve de yapmaya devam edeceği bu ülkede, dört şey olmayacaksın fikrine de tüm kalbimle katılıyorum.
EVET BÖYLE BİR ÜLKE DE KADIN, ÇOCUK, AĞAÇ VE SOKAK HAYVANI OLMAYACAKSIN!