FİSKOBİRLİK VE FINDIK
Geçtiğimiz hafta konuğum FİSKOBİRLİK Yönetim kurulu Başkanı Lütfü Bayraktar’dı.
Fındığın dününü-bugününü ve yarınını konuştuk.
Tanımayanlar için not düşeyim;
Lütfü Bayraktar, hemşerimiz. 1968 Karasu doğumlu. Kocaali Kirazlı Köyü ile de bağlantısı var. Yani mesele fındıksa, Bayraktar fındığın mutfağından gelen birisi…
Bir not da FİSKOBİRLİK için düşelim;
Türkiye’nin önemli ihraç ürünlerinden olan fındığın üretim ve satışında rasyonel çalışma yollarını aramak üzere, 10 Ekim 1935 Perşembe günü o zamanki adı Ekonomi Bakanının himayesinde Ankara’da BİRİNCİ ULUSAL FINDIK KONGRESİ toplanmıştı,
İki gün sonra da TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ VE BİRLİKLERİ KANUNU VE TARIM SATIŞ KOOPERATİFİ ANAMUKAVELENAMESİ adını taşıyan 2834 sayılı kanunla Ordu, Giresun, Trabzon il ve ilçelerinde kooperatifleri kuruldu.
Sayı beşe ulaşınca, 28 Temmuz 1938’de kısa adı FİSKOBİRLİK olan Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği kuruldu.
Fındık konusunda takıntılıyım, olması gereken yerde olmadığımız için, uluslararası alivrecilerin kucağına oturduğumuz için, sadece fındık üretip entegre ve işleme konusundaki zayıflığımızdan rahatsızım.
Özel olarak da benzeri birliklerin siyasetle olan ilişkilerinden…
Ama neticede karşımda iyi bir Ak partili olunca konjonktür gereği suya sabuna dokunmadan geneli konuştuk mecbur!
Yanlış anlaşılmasın, Lütfü Bayraktar’ın siyasetle ilişkisinden ziyade, kalitesine, ehliyetine, uzmanlığına kefilim. Her ne kadar bütün birlik seçimleri gibi Ak Parti gölgesinde yönetilen bir kurumun başında olsa da…
Özetle aktarayım;
Birliğimizin tüm süreçleri şeffaf bir şekilde yürütülüyor.
Türkiye'de FİSKOBİRLİK en demokratik kurumlardan biridir.
FİSKOBİRLİK'e 100 kilogram fındık vererek delege olabiliyorsunuz ve seçimlerde oy kullanıyorsunuz. Yani yönetimde söz sahibi sadece üreticiler.
Burası bizim için rant alanı değil, hizmet alanı, nitekim ben de üreticiyim, üretici kazanınca ben de kazanıyorum, üretici kaybederse ben de kaybediyorum.
Biz yönetim olarak hakkımız olan maaşlarımızı ile tam almıyoruz.
Geçtiğimiz yıl Giresunspor'a para vermekle eleştirildik. Doğrudur, kurumun parası ile reklam vermemek gerekir ama bilmedikleri bir şey var ki biz o reklamı yönetim olarak cebimizden verdik.
Bu konularda hassas olduğumuzun bilinmesini isterim.
Peki, bütün işiniz üreticiden fındık alıp satmak mı?
Değil elbette. Asli görevimiz alım satmak dışında fındığa katma değer sağlamak.
Sadece kabuklu fındık alıp satsak 100 bin ton fındık alıp satar ve sıcak para akışı sağlarız ancak biz üreticiye katkısı böyle olmaz diye işleyip, fındığa katma değer üreterek Türkiye ve dünyaya satma çabasındayız.
Her geçen gün bu anlamda daha iyiye gidiyoruz.
Yaklaşık 100 milyon liralık bir ihracat yaptık. Elbette bu çok yüksek bir rakam değil ancak, dün başlayan bir kurum için çok iyi. FİSKOBİRLİK ilk defa kendi parasıyla fındık aldı işledi ve sattı. Geçtiğimiz günlerde açıklanan ihracat rakamlarında 21. sırada yer aldık.
Aslında biz 21. değil, 15. veya 16. sıradayız çünkü şekerli ürün ihracatı fındık ihracatında sayılmıyor. Biz de fındığa katma değeri şekerli mamul haline getirerek sağlıyoruz ve daha çok ihracat gerçekleştiriyoruz. Artık FİSKOBİRLİK üreticiden fındığı alıyor işliyor katma değer sağlıyor ve ihracat yapıyor.
Harika. Yeterli değil ama buna da şükür!
Özellikle son dört yıllık süreçte yapılan ciddi yatırımlarla birlikte markalaşma konusunda da önemli adımlar attık. Fındığın sadece fiyat üzerinden tartışılmasını istemiyoruz, bu hem üreticilere hem tüketicilere haksızlık olur.
Fındık fiyatında belirleyici misiniz?
Tabi ki asli görevimiz eski günlerde olduğu gibi piyasaya hakim olmak, piyasaya müdahale ederek fiyatın belirlenmesinde etkili olmak ama bu bizim tek aşına yapabileceğimiz bir iş değil en azından şu anda. Devlet desteğine ihtiyacımız var. Devlet desteği olmadan dünyada hiçbir kurum müdahale kurumu görevi yapamaz.
TMO ile ilişkiniz nasıl?
Son zamanlarda evet TMO fındığı alıyor kar ediyor diye seviniyorlar. Ama TMO piyasada çok iyi bir iş yaparak sonucunu çok kötü bağlıyor. Aldığı fındığı aynı sezon içinde satarak kendini sanayicinin stokçusu pozisyonuna düşürüyor.
TMO fındığı alsın çürütsün demiyorum yanlış anlaşılmasın, fındık milli bir kaynaktır. Biz diyoruz ki TMO aldığı fındığı işleyerek satsın. TMO fındığı işleyerek piyasaya sürerse, tekelleşen firmalar ve sanayiciler bilecek ki TMO’ya giden her 1 kg fındık, işlenerek karşısına rakip olarak çıkacak. Dolayısıyla da bu firmalar makul fiyattan mecburen piyasadan ihtiyacı olan fındığı alacaklardır. Fındığın işlenerek katma değere dönüştürülmesi konusunda ise Fiskobirlik’in tüm tesisleri TMO’ya açıktır.
Fındıkta genel görünüm nasıl?
Fındık Değerlendirme Raporu’na göre, son 5 yıllık veriler baz alındığında dünya fındık üretiminin yüzde 64’ü Türkiye’de üretiliyor. Türkiye’yi yüzde 8 ile İtalya, yüzde 3 ile Azerbaycan, yüzde 2 ile Amerika Birleşik Devletleri, yine aynı oranla İran ve Gürcistan izliyor.
Türkiye’de yasa ile fındık dikimine izin verilen 16 il ve bu illere bağlı 123 ilçe var.
Ancak, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne göre 43 ilde fındık yetiştiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2001 yılında 555 bin hektar olan fındık dikim alanı 2019 yılında yüzde 37’lik artışla yaklaşık 760 bin hektara ulaştı.
Fındık üretimi yıllara göre önemli farklılıklar gösteriyor. 2016 yılında 420 bin ton olan kabuklu fındık üretimi 2019’da 776 bin tona ulaştı. Son 5 yıllık üretim ortalaması 600 bin tonu geçti.
FINDIKTA OLMASI GEREKEN YERDE DEĞİLİZ
Misafirimi yolcu ettikten sonra biraz araştırma yaptım.
İlginçtir, fındıkta üretim ve ihracat arttıkça gelir azalıyor.
Dünyada son 5 yılda gerçekleştirilen fındık ve mamulleri ihracatına konu olan ürünlerin kabuklu fındık olarak karşılığı ortalama 711 bin ton.
Bu ihracatın yüzde 71’ini Türkiye gerçekleştirdi.
Türkiye’nin 2018-19 üretim sezonunda yaptığı fındık ihracatının yüzde 56’sı iç fındık, yüzde 19’u işlenmiş iç fındık, yüzde 25’i ileri işlenmiş iç fındık ve yüzde 0,15’i kabuklu fındık oluşturuyor.
İhracatla ilgili en çarpıcı olanı ise, Türkiye’nin fındık ihracatı arttıkça gelirinin azalması.
Daha çok fındık ihraç edip daha az gelir elde ediyoruz. Bu da aslında fındık üretimi ve ihracatı ile ilgili Türkiye’nin bir politikası olmadığını, fındık ihracatını başkalarının yönlendirdiğini, parayı da başkalarının kazandığını gösteriyor. Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin son 5 yıllık ihracat verilerine bakıldığında bu gerçek çok net görülüyor.
Türkiye, 2015 yılında 240 bin 137 ton iç fındık ihraç ederek 2 milyar 827 milyon dolar döviz girdisi sağladı. Fındığın kilosunu ortalama 11 dolar 77 sente ihraç etti. 2016 yılında ihracat 227 bin 556 ton, ihracat geliri 1 milyar 981 milyon dolar oldu. Kilo başına ihracat 8 dolar 71 sent. 2017 yılında ihracat 269 bin 623 tona yükseldi, ama ihracat geliri bir önceki yıla göre gerileyerek, 1 milyar 876 milyon dolara düştü. Kilo başına fındık ihracat değeri 6 dolar 96 sente düştü. 2018 yılında ihracat miktarı bu kez 279 bin 251 tona yükseldi. İhracat geliri yine düştü ve 1 milyar 635 milyon dolara geriledi. Türkiye 2015’te fındığın kilosunu 11 dolar 77 sente ihraç ederken, 2018’de 5 dolar 86 sentten satabildi. 2019 yılında ise 319 bin 772 ton iç fındık ihraç edildi. İhracat geliri 2 milyar 28 milyon dolar oldu. Fındığın kilosu ortalama 6 dolar 35 sentten ihraç edildi.
(Kaynak: Karadeniz Fındık İhracatçıları Birliği)
Bu demektir ki Türkiye’nin fındıkta rekolteyi değil, ihracatı tartışması gerekiyor.
İhracat miktarı artmasına rağmen elde edilen gelir neden düşüyor? Kilo başına ihracat geliri ortalama 11.77 dolardan 6.35 dolara neden gerilediğini tartışmak gerekiyor.
Türkiye’nin en önemli zenginliği olan fındıkta, birileri fındıktan bizden daha fazla para kazanıyorsa bunun mantıklı bir izahı yoktur.
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım anlatıyor;
“Dolar bazında bakıldığında fındık alım fiyatı Ağustos ayında kilo başına 3 dolar civarındaydı. Bugünkü kurlarla 3 dolar yaklaşık 40 liraya denk geliyor. Ama piyasada fındık fiyatı bunun çok altında. Açıklanan fiyat üreticiyi değil ama alıcıları memnun etti.
Fındıkta hasat başlamadan, 2021 Temmuz ayında yazdığımız gibi İtalya’da fındık üretiminin yüzde 60 oranında azalması demek, Türkiye’nin fazladan 45-50 bin ton iç fındık ihraç etmesi demek. Bu çok büyük bir fırsattı. Fındık ihracatında rekor kırılacağını o zaman yazdım. Önemli olan bu rekor kırılırken elde edilecek gelir, yani döviz miktarıydı. Yazdığımız gibi de oldu. 2021 yılında fındık ihracatında miktar olarak tarihi rekor kırıldı. Ama değer bakımından aynı rekoru göremedik.
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin elinde tahminen 100 bin ton civarında kabuklu fındık var.
Bu fındığın satış zamanı ve fiyatı çok önemli. Geçmiş yıllara bakıldığında fındıkta mart sonu nisan başında yaşanan don felaketi üretimi olumsuz etkiliyor. Bu nedenle genel beklenti Ofis'in yeni sezonu görmeden elindeki fındığı satışa çıkarmaması yönünde. En erken Nisan'da satış yapması. Fakat ihracatçılar, alıcılar bu fındığın hemen ve kendilerine göre uygun fiyattan satılmasını istiyor. Türkiye, 2021 yılında 122 ülkeye toplam 344 bin 370 ton fındık ihracatı ile bugüne kadar bir yılda yapılan en yüksek ihracat rakamına ulaştı. Bu ihracatın şampiyonları ise İtalyan Ferrero ile Cüneyd Zapsu’nun sahibi olduğu Balsu şirketi oldu. Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği listesinde İtalyan Ferrero 334 milyon 591 bin dolarla ilk sırada yer aldı. İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçılar Birliği’nin listesinde ise Cüneyd Zapsu‘nun sahibi olduğu Balsu Gıda 209 milyon 327 bin dolarlık ihracatla ilk sırada. 5’te…
Fındık rekolte tespit heyeti günlerce sahada çalıştı ve 2021 fındık rekolte tahminini 650 bin ton olarak belirledi. İl ve ilçe bazında yapılan tahmin Tarım ve Orman Bakanlığı’na bildirildi. Bu veriler bakanlığa ulaştıktan sonra, rekolteyi düşük bulan ihracatçılar
ve fındığın en büyük alıcısı ve ihracatçısı Ferrero harekete geçti.
Rekolte yani üretim ne kadar yüksek olursa fiyat o kadar düşük olur. Rekolte düşük olursa, fiyat yükselir. Türkiye’nin üretimde ve ihracatta söz sahibi olduğu fındıkta uluslararası piyasada fiyat belirlemede etkili olamıyor. Fiyatı daha çok alıcılar belirliyor. Bu nedenle ihracat miktarında rekor kırılsa bile, yıllardır fındık ihracatındaki gelir 2 -2.5 milyar doların üzerine çıkartılamıyor. Fındıktan üretici, Türkiye değil, alıcılar para kazanıyor.
İtalya’da üretim az Türkiye’nin en çok fındık sattığı ülke olan İtalya, Türkiye’den sonraki en büyük fındık üreticisi.
Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi tahminine göre İtalya’nın 2021-2022 sezonundaki üretimi neredeyse yarı yarıya azalarak 160 bin tondan 70 bin tona düşecek. İtalya’da fındığın olmaması demek, Türkiye’nin bu ülkeye fazladan 90 bin ton kabuklu fındık karşılığı 45 bin ton iç fındık satması anlamına geliyor. Türkiye için büyük fırsat.
İhracatçıların iddia ettiği gibi Türkiye’nin pazar kaybetmesi söz konusu değil, bu sene miktar bazında yine rekor kırılacak. İtalya’daki bu üretim düşüşünü hesaba katmayarak ucuza kontrat yapanlar yani önceden fındığı alivre olarak satanlar şimdi Türkiye’deki fındık fiyatını düşürerek kendilerine çıkar sağlamaya çalışıyor. Rekolte oyununun perde arkasında bu gerçek var.”