2022 BÜTÇESİ TBMM OTURUMU BAŞLADI

Dediğim gibi; Bütçe haktır, bütçe namustur…

Bütçe uygulaması dünyada ilk olarak 806 yıl önce 1215’te İngiltere’de başladı.

İngiliz halkı, ‘bir dakika arkadaş, tamam kralsın ama bütçe de bizim bütçemiz, bizim verdiğimiz vergilerden oluşuyor, dolayısıyla bu parayı nereye harcıyorsun bilmek hakkımızdır’ talebiyle bastırdı, . Vergi koyma, toplama ve harcama yetkisinin kral, hükümdar ya da yönetici olarak hangi sıfatı taşırsa taşısın tek bir kişiye bırakılmaması mücadelesi yaptı ve kazandı,

Böylece dünyada ilk olarak bu yetkinin halk temsilcilerinin oluşturduğu bir oluşumca denetlenmesi hakkı doğdu. Bu hak, anayasa hukukunun temel kurallarından biri olarak pek çok ülkede uygulandı. Haliyle Dünyada halkın haraç ödemekten vergi ödemeye geçişi, vergilerin nerelere harcandığını denetlemesi, bütçeye 'evet' veya 'hayır' demesi, binlerce yıllık demokrasi mücadelesinin bir sonucudur. Bize, modern anlamda bütçe hakkı 1924 Anayasası ile geldi. 2018 yılı bütçesine kadar bütçeler hükümetler tarafından hazırlandı, halk adına Meclis denetimine tutuldu, Meclis adına da bütçe uygulamaları Sayıştay tarafından denetlendi.

Bütçe aynı zamanda güvenoyu niteliği taşıyor, bütçesi geçmeyen hükümet düşüyordu.

Yeni sisteme göre şu an yapılan bütçe görüşmelerinin hiçbir fonksiyonu yok.

Malumunuz bütçeyi seçilmişler değil, atanmışlar hazırlıyor, TBMM’ye geliyor, iş olsun babından üzerinde kavga ediliyor, hükümetin ve yandaşlarının el kaldırıp indirmesiyle kabul edilip geçiştiriliyor.

Geçme geçmeme kaygısı yok. Yeni sisteme göre Başkan, kendi kendine hazırladığı bir bütçe ile yoluna devam ediyor. Artık Sayıştay da halk adına denetim yapsa bile karşılığı olmadığı için, kim nereye ne harcamış denetleyemiyoruz, hesap soramıyoruz.

Ancak kayıtlara geçmesi, duyarı vatandaşlar tarafından takip edilerek en azından seçmen tavrı gösterirken göz önüne alınmasında yarar görüyor ve tavsiye ederim, TBMM’yi takip edin, fırsatınız yoksa girin tutanaklardan okuyun.
Okuyun ki ufkunuz genişlesin. Paranızın nereye ve nasıl harcandığını öğrenir, kim bilir belki bir gün körü körüne parti desteklemekten vazgeçip ülke yönetimi konusunda bilinçli tercih yaparsanız.

Kasım ayında komisyonlarda görüşülmesi başlanan 2022 Bütçesi, Pazartesi günü itibariyle TBMM Genel Kuruluna indi ve görüşmeler başladı.

Aralıksız 12 gün sürecek görüşmelerin ilk gününde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay sunuş konuşmasını yaptı.

Ardından siyasi partiler adına konuşmalara geçildi.

Ben İlhan Kesici’yi umuyordum ama CHP adına Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu konuştu.

Neden Kesici? Geçtiğimiz hafta yazmış; “Konuşmaları ve tavrıyla TBMM’nin en kavgalı oturumlarında dahi ortamı yumuşatır. Üslubu temiz bir siyasetçidir. İlişkilerini nezaketle yürütür. Kırıcı sözler kullanmaz. Devlet terbiyesi aldığı ve devletin üst makamlarından biri olan DPT Müsteşarlığından geldiği için de devlet adamlarına karşı kaba üslup kullanmaz” demiştim.

İlhan Kesici, bütçe maratonunda çıktığı meclis kürsüsünde son yıllarda siyasette alışık olmadığımız, kavgacılıktan uzak, zarif üslubu, nezaketi, fıkra ve anekdotlarla konuşmasını zenginleştirerek kırıp dökmeden yaptığı ince muhalefetiyle ve rakamları konuşturmasıyla muhalif, muvafık herkesin takdirini topluyor ki Bütçeye dair konuşmasının bitirdiğinde TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Sayın İlhan Kesici, konuşma üslubunuzla, tavrınızla bir örnek teşkil ettiniz. Fikir ve kanaatleri şahıslara ait tabii ve herkes için muhteremdir. Şu özlenen üslup dolayısıyla teşekkür ediyorum, sağlık, afiyet diliyorum" diyebilmişti.

Kılıçdaroğlu da nazik, sataşmayı, polemiği sevmez, onun da üslubunu severim o ayrı ama Kesici’nin yeri daha bir ayrıydı.

Görüşmeler geçen yılın tekrarı gibiydi.

Muhalefet gerçekten iyi hazırlanmış ama birincisi dinleyen ve umursayan yoktu ikincisi de iktidar, sataşma ve polemiklerle yine gündemi saptırdı.

Yine tüyü bitmemiş yetimin hakkı, vurgunlar, soygunlar, şehitler için toplanan paralar, merkez bankasının içinin boşaltılması, bazılarının dolar borçlarının Türk lirası olarak yeniden güncellenmesi, yandaş firmaların vergilerinin silinmesi değil Kılıçdaroğlu aday mı değil mi konusuydu iktidar ve ittifak milletvekillerinin…

Bir saatlik konuşma süresinin yarısından fazlası sataşma ve gürültülere kurban edildi.

İktidar ve ortakları konuşmasının içeriği ile değil yaptığı bir el hareketine yoğunlaştılar.

Konuşması boyunca “Eline koluna dikkat et! El hareketi yapma! Eline koluna sahip çık!” sataşmaları yapıldı.

“Aday mısın? Demirtaş izin vermeden aday olamazsın!” şeklindeki sataşmalarla konuşmanın içeriğine turp sıkıldı.

Köşemiz uygun oldukça sair parti temsilcilerinin konuşmalarını özetle vereceğim.

Bugünün gündemini Kemal Kılıçdaroğlu’na ayıralım istedim…

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU

Bütçe Türkiye'nin temel yasalarından, bütçenin kabulüyle ilgili, görüşülmesiyle ilgili özel düzenlemeler vardır. Dolayısıyla, bütçe yasaları parlamentoda görüşülürken bütün milletvekillerinin sağlıklı ve tutarlı bilgiler edinmeleri gerekiyor. Sağlıklı ve tutarlı bilgiler parlamentoya gelmiyorsa o bütçe görüşmeleri doğru görüşme değildir.

TBMM adına denetim yapan Sayıştay raporları değiştirilip Meclis’e geliyorsa o zaman yürütme organının korktuğu bir şey vardır, gerçeklerin görülmesini istemiyor.

Eğer denetlenen kurum eğer Sayıştay denetçisine bilgi, belge, doküman vermiyorsa yürütme organı TBMM’ye hesap vermiyor demektir.

Başka önemli bir konu, elbette ki bakanlar Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecekler, elbette ki milletvekillerinin sorularına cevap verecekler. Cevaplanmayan sorular var, cevap vermiyorlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisine seçimle gelen birisinin yani kendi imzasıyla bütçeyi Meclise gönderen birisinin gelip burada bütçeyi anlatmaması, yerine atadığı bir kişiyi görevlendirmesi... Bu, doğru değil, bu Parlamentonun saygınlığına gölge düşürür.

Allah aşkına, gelip anlattılar, pembe bir tablo, Türkiye'de hiçbir sorun yok, çünkü öyle talimat almışlar.

Milletvekilleri soru soracaklar. Bakın, 27’nci Dönem bitmeden 27.323 soruya bakanlar cevap vermiyor.

Eğer bir bakan veya bakanlar milletvekillerinin sorularına cevap vermiyorlarsa, kimse kusura bakmasın, Meclis bizim için sıradan bir kurum demektir bu.

Anayasa'ya yazmışlar, on beş gün içinde cevap verilir." Verilmiyor. Bu ne demektir? "Ne demek Anayasa ya, ne demek Anayasa? Anayasa'yı mı uygulayacağız? Bir kişi karar verir, Türkiye'de her şey olur." Türkiye'de geldiğimiz nokta budur.

Bu süreç böyle devam ederse bunun bilinen tek cümlesi vardır: Türkiye Büyük Millet Meclisi bir vesayet altındadır.

Meclisi el kaldıran el indiren milletvekilleri grubuna döndürdüler. Bir kişi kalkıp cesaretle "Benim görüşüm şudur." Diyemiyor.

Gelelim ekonomiye...

Bir sorunu samimi olarak çözmek istiyorsanız önce sorunun muhataplarıyla oturup konuşmanız lazım. Bunun yolu nedir? Anayasa’da yazıyor, Ekonomik ve Sosyal Konsey. Toplandı mı? Toplanmadı.

Ekonomik ve Sosyal Konsey toplansaydı, en azından çiftçinin temsilcisinden çiftçinin derdini, esnafın temsilcisinden esnafın derdi, sanayicinin derdini, işçinin derdini, emeklinin derdini; hangi dertlerle karşılaştılar, en azından bunları öğrenirdin; artı, bakanları da karşına dizerdin, Sosyal Konseyin karşısına bakanlarını da dizerdin, "Beyler dinleyin, bakın, çiftçinin derdi var, emeklinin derdi var, işçinin derdi var, sendikalar var, kuruluşlar var, işverenler var; dinleyin bunları. Oturup istişare yapalım ve Türkiye'nin içinde bulunduğu bu sorunu birlikte çözelim." derdin.

Anayasal kurumu çalıştırmıyorsunuz siz. Ekonomik ve Sosyal Konsey en son ne zaman toplandı 5 Şubat 2009.

Bir soru daha, bu bütçe kimin sorununu çözüyor?

Bana bir Allah'ın kulu çıksın desin ki: "Ya, şu sorununu çözüyoruz biz." Çiftçinin sorununu çözüyor mu mesela?

Sorun bunları Allah aşkına ya. Gübre fiyatlarından bunların haberi var mı ya? Kendilerini kapatmışlar saraya, sarayın içinde oturuyorlar, saraya bakıyorlar, herkesin durumu çok iyi, 1 maaş alan var, 3 maaş, 5 maaş alan var. Orası sanki Bizans sarayı, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor aynı zamanda. Ya, arkadaş, sen çiftçinin mazotu, çiftçinin gübresi, çiftçinin ilacı... Ya, devlet kendi çiftçisiyle rekabet eder mi ya? Dışarıdan buğday getiriyorsun daha pahalıya, daha pahalı ödüyorsun oraya, kendi çiftçine ödemiyorsun.

Diyorlar ya "Doğrudan gelir desteğini arttırdık." diye. Ziraat odalarından, ziraattan, çiftçilerden gelen bilgi: 2016 yılında bir düzenleme yaptılar "Beş dönüme kadar olan küçük aile işletmelerine dönüm başına 100 lira doğrudan gelir desteği vereceğiz." dediler. Hangi yıldayız? 2021.  Doğrudan gelir desteği hâlâ 100 lira, bana gelmişler bütçeyi anlatıyorlar.

Efendim "Faizi sıfırlayacağız, faizi şöyle yapacağız." Hangi faiz ya, hangi faiz? Çiftçinin faizini sıfırladınız mı siz? Faiz sıfırlamak budur işte.

Aylık enflasyon 3,5'muş. Yıllık enflasyon, 21,31. Bilmiyor muyuz biz talimat gittiğini? Rakamı düşük gösterdiğini bilmiyor muyuz? Bu bile bizim açımızdan, Parlamento açısından yürütme organını sorgulamadığımız için ciddi bir ayıptır.

ENAG diye bir grup; Enflasyonu Araştırma Grubu, akademisyenlerden. Bu işin uzmanları oturmuşlar "Aylık enflasyon 3,5 değil, 9,91; yıllık enflasyon yüzde 21 değil, yüzde 58,63." diyorlar. Hangisi doğru?

Dünyadan haberiniz yok ekmeğe gelen zam bile bundan fazla, siz gübreye yüzde 200 zam geldiğini biliyor musunuz? İlaca zam geldiğini biliyor musunuz?

Bütçede istikrar, ekonomide istikrar olacakmış!

Piyasada istikrarı sağlamak üzere görevlendirilen kurum Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamakla görevli olan kurumun adı Merkez Bankası. Merkez Bankasını ne yaptılar? İğdiş ettiler.

Erdoğan, bir kararname çıkardı, dedi ki: "Fiyat İstikrar Komitesi kuruyorum. Parlamentonun vermiş olduğu yetkiyi Parlamentonun elinden alıp, Merkez Bankasından bu yetkiyi alıp kendi kurduğu kuruma verdi. Fiyat İstikrar Komitesi kaç sefer toplandı bilen var mı? Hiç toplanmadı.

Merkez Bankasını o hâle getirdiler ki 128 milyar dolar buharlaştı, 128 milyar dolar. Bir protokol yapıyorlar, damada teslim ediyorlar. Nereye gitti 128 milyar dolar?

6-6,5 liradan sattılar, şimdi oldu 14 lira. Kime sattılar biliyor musunuz? Söylemezler.

Bu iktidar, tek kişilik Hükûmet. Vatandaşın nezdinde de partiler nezdinde de Parlamento nezdinde de uluslararası arenada da saygınlığı olmayan bir Hükûmet.

Kendinize, şu soruyu sordunuz mu: "Ya arkadaş, ben kendi vatandaşımdan niye dolarla borçlanıyorum? Ben kendi vatandaşımdan niye avroyla borçlanıyorum? Ben kendi vatandaşımdan niye altınla borçlanıyorum? Ya, bu memleketin Türk lirası yok mu? Ya, hani, siz millîydiniz. Nasıl millî?

Kendi parasına değil de yabancı paraya güvenen birisi. Kendi parası için değer kazansın diye mücadele etmeyip de Türk lirasını pul hâline getiren birisi.

Efendim, "Bunun kitabını yazdık." diyor, evet, kitabını yazdılar. Türk lirası nasıl pul edilir; kitap o. Evet, Türk lirası nasıl pul hâline dönüşür.

Vatandaşın da güveni yok. Bankalardaki tasarruf mevduatının yüzde 63’ü dolar.

Ne demektir bu, kendi ülkesine, Türkiye Cumhuriyeti devletinde vatandaş güvenmiyor. Topladığı parayı dolar olarak, avro olarak bankalarda tutuyor, mevduatın yüzde 63'ü.

Kredi açıyorsunuz değil mi, gidiyor krediyi alıyor, doğru gidip dolarını alıp bankaya yatırıyor, hiç çünkü önünü görmüyor.

Ocak ile temmuz arası 2 milyar 900 milyon avroluk borçlandılar. Kendi vatandaşımızdan 2,5 milyar dolar borçlandılar, 130.200 kilo altın borçlandılar.

Türk lirasıyla borçlansalar kimse para vermeyecek. Bu güvensizlik değil mi?

Hiçbir zaman bu ülkenin insanlarının töresinde, hukukunda devlet bir kişiye teslim edilmemiştir. İlk kez 2018'den sonra devleti bir kişiye teslim ettik. "kabine" diyor. Ne kabinesi kardeşim? Bir araya geliyorsunuz, birisi talimat veriyor, siz de gereğini yapıyorsunuz; işin özeti budur.

Erdoğan diyor ki: "Ben hiçbir zaman faizci olmadım, hiçbir zaman faizci olmadım." Ya, şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bütün faizcilerin, bütün tefecilerin tek umudu Erdoğan'dır.

Bu yıl 180 milyar lira olan faiz ödemesi bu bütçede kaç lira oluyor? 240 milyar lira oluyor.

Sen "Faiz inecek." diyorsun, bütçeyi getiriyorsun; 180 milyar liralık faiz 240 milyara çıkıyor.

"Bütçe" diyorsun, bu bütçe imzalanıp Meclise geldiği günden itibaren bütün rakamları değişti, bütün rakamları. Dolar kuru kaç liraydı? Enflasyon yüzde kaçtı? Orta Vadeli Plan'da neydi?

AK PARTİ döneminde Londra'daki bir grup tefeciye 193 milyar dolar faiz ödediler.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 193 milyar dolar Londra'daki tefecilere faiz ödeyen başka bir iktidar var mı?

Allah'ın her günü 74 milyon 571 bin 369 dolar faiz ödeniyor, her gün.

Her saat başı 3 milyon 107 bin 140 dolar faiz ödeniyor.

Faizi düşürecekmiş, hangi faiz düştü? Çiftçinin faizi mi düştü, emeklinin faizi mi düştü, bankalardan kredi kartı alıp da alışveriş yapan vatandaşın faizi mi düştü?

Faiz düştü diye gaz veriyorlar. Hiçbir faiz düşmedi, tam tersine dolar olarak aldığımız senetler vardı, onların tamamının faizi yükseldi,

Dışarıya dünyanın faizini ödüyorsun ve şimdi kapı kapı geziyorsun. Düne kadar sizin havuz medyasının, "şerefsiz" diye tanımladığı "Prens Veliaht geldi, acaba bize bir derman olabilir mi, yaramıza bir merhem sürebilir mi?"

Düne kadar "15 Temmuz darbe girişimini destekleyen" dediğiniz "Paralar verdi." dediğiniz kişilerle kucaklaştınız.

Şimdi beyefendi Katar'a gitmiş Katar Dışişleri Bakanı "Ekonomik gidişat nedeniyle Türkiye'de ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz." Kimin ekonomik gidişatı? Kim fırsatı değerlendirecek?

Niye gidiyoruz oraya? "Ya, bizde mallar çok ucuz, tapon malları, gel! Yağma Hasan'ın böreği, neyi varsa sana vereceğim, yeter ki beni kurtar!"

Bu bütçe milletin alın terini sömüren bir bütçedir. Bu bütçe fakirden alıp zengine veren bir bütçedir.

Bu bütçe çiftçinin alın terini sömüren bir bütçedir. Bu bütçe Türkiye Cumhuriyeti devletini fakirleştiren bütçedir. Bu bütçe cumhuriyet tarihinin en büyük kaynak transferiyle fakirden alıp zengine veren bir bütçedir. O nedenle bu bütçe, açık ve net söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti devletine yapılmış bir kumpas bütçesidir.

Eve gittiğinizde, ilkokula giden çocuğunuza sorun, Türkiye Cumhuriyeti devletinde bir ihale dolarla verilir mi?

Şimdi dolar 7 liradan 14 liraya çıkıyor...

Kim kazandı, çiftçi mi kazandı, emekli mi kazandı, esnaf mı kazandı, kim kazandı? Dolarla ihale alan kazandı. Parayı kim ödeyecek? 84 milyon ödeyecek?

Para nereden nereye gidiyor? Fakir fukaradan 5'li çeteye gidiyor.

Beni borçlandırıyorsun, torunları da borçlandırıyorsun. Üstelik dolar bazında borçlandırıyorsun. Ya bunun ahlakla bunun milliyetçilikle ne ilgisi var?

Başka bir şey daha: Merkez Bankasının verilerini söylüyorum, 31 Aralık 2020-24 Kasım 2021 dolardaki artış 5 lira 20 kuruş, 5 lira 20 kuruş arttı. Bu ne demek? Türkiye'nin dış borçları 2 trilyon lira arttı. Peki, bu bütçede 2022'de toplayacağımız vergiler ne kadar? 1 trilyon 258 milyar lira. Bakınız, 2 trilyon lira dış borçlarda artış var, toplayacağımız vergilerden çok daha fazla. Bu 2 trilyonluk artışı kime vereceğiz? Londra'daki tefecilere, burada dolarla ihale alanlara. Garantili yollardan, köprülerden dolarla garanti verdiğimiz, ödeyeceğimiz paraları kim ödeyecek? 83 milyon ödeyecek.

Bürokraside de güveni sıfırladılar, bürokraside de. Devlette liyakati bitirdiler.

"Devlet" dediğiniz adaletle yönetilir, "devlet" dediğiniz liyakatle yönetilir, "devlet" dediğiniz kurumda, devlette insanlar belli görevleri, belli saygınlığı olan görevleri yaparlar.

Devletin en önemli kurumlarını kapattılar, devlette paralel bir yapı oluşturdular.

Uyuşturucu baronlarına destek çıktılar.

Avrupa Uyuşturucu Raporu'ndan okuyorum.

Türkiye aşırı doz uyuşturucu nedeniyle 30 yaş altı ölümlerin en yüksek olduğu ülkedir.

Erdoğan ne diyordu? Tebdili kıyafet yapıp gezecekler değil mi? Gidin şu İstanbul'u bir gezin, Anadolu'yu bir gezin. Uyuşturucu belasının hangi noktalara geldiğini gidin görün,

Zindaşti'yi kim çıkardı? Ya, tonlarca, kilolarca kokain yakalanıyor savcı cesaret edip soruşturma açamıyor. "Uyuşturucu gelmedi." diyor. Ya konteyner numaraları bile yayınlandı.

Uyuşturucu baronlarının milyar dolarlarını Türkiye'ye getirmeleri için, kara parayı aklamak için özel yasalar çıkarırsanız Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarına ciddi bir darbe vurursunuz; bunu defalarca yaptılar, buradan geçti yasalar.

Diyorlar ki: "Sen uyuşturucu kaçakçılığı yap zaten yol şimdi Türkiye üzerinden..." Güney Amerika, buradaki limanlar... Neden bu limanlar için büyük kavgalar var biliyor musunuz? Neden birbirlerini yiyorlar? Neden "Bu limana ben çökeceğim" diyorlar? Çünkü bu uyuşturucu limana gelecek.

Önce el koyuyorsunuz, arkasından adamı serbest bırakıyorsunuz, arkasından mal varlığındaki bütün hacizleri kaldırıyorsunuz, arkasından yurt dışına çıkma yasağını kaldırıyorsunuz, adam kaçıp gidiyor. Amerika, Avusturya'ya "Bu adamı bana ver." diyor ve biz de diyoruz ki: "Ona değil, bana ver."

Bu kişinin uçağına İçişleri Bakanı da bindi. Bu kişinin uçağına bunlardan çok adam bindi.

Yargıyı da berbat ettiniz. Alıp getiriyorsunuz kişiyi, arkasından diyorsunuz ki bu kişiye "Sen mademki verdiğim bütün talimatları yerine getirdin, seni önce Yargıtay üyesi yapacağım, sonra Anayasa mahkemesine üye yapacağım." Bir tek Yargıtay kararının altında bile, bir tek Yargıtay kararının altında bile imzası olmayan birisi jest hızıyla Anayasa Mahkemesine üye oluyor.

Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayanlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını uygulamayanlar, hepsi terfi etti.

Yargıtaydaki üyelere de söylüyorum, buna oy veren üyelere de, Yargıtayın tarihine kara bir leke bıraktınız. Talimat aldılar saraydan, gereğini yaptılar. Yargı talimatla çalışırsa orada adalet olmaz.

Katarlılar buraya gelecek, veliaht prens buraya gelecek, ASELSAN'ı mı satacaksınız? ROKETSAN'ı mı satacaksınız?

Nerede bu tank? "2018'de tank üretiliyor, hayırlı olsun." diye "tweet" attılar. Hangi yıldayız?

Biz bu bütçeye "hayır" diyeceğiz, bu millete 83 milyona kumpas kuran bu bütçeye "hayır" diyeceğiz çünkü bu bütçe fakirden fukaradan, garipten gurabadan parayı toplayıp bir avuç tefeciye, Londra'daki tefecilere, dolar baronlarına ve uyuşturucu baronlarına hizmet eden bir bütçedir, asla kabul etmiyoruz.

Yahu, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı kapının önünde bekletiliyor, kronometre çalışıyor, kaç dakika beklettiklerini gösteriyor, bütün dünya seyrediyor. Yahu, sizin vicdanınız sızlamadı mı ya?

Ya, ben rahatsız oldum ya. Siz rahatsız olmadınız mı?

Bu bütçeye "hayır" diyeceğiz ve Allah'ın izniyle bunları göndereceğiz.

Beraber göndereceğiz, esnafla beraber, çiftçiyle beraber, emekliyle beraber, sanayiciyle beraber, kadınıyla, kızıyla, yaşlısıyla, genciyle, garip gurebasıyla göndereceğiz bunları, göreceksiniz.