İçinde bulunduğumuz hafta Ahilik Haftası.

Esnaf ve zenaatkarlarımızın ahilik haftası kutlu olsun.

Ahilik geleneğinin unutulmaması için; Kırşehir'de kabri bulunan Ahi Evran'ın  Çizgisini izleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği TESK ile illerdeki Esnaf ve Sanatkarlar Odaları ve Sakarya Esnaf Ve Sanatkarla Odaları Birliği SESOB ile bağlı odalar tarafından her yıl Ahilik haftası  kutlamaları çerçevesinde önemli etkinlikler yapılmaktadır.

Nedir Bu Ahilik ?

Ahilik Haftası nedeniyle bilgilerimizi tazeleyelim istedim.

Ahilik meslek örgütü gençlerin iyi ve ahlaklı yetişmesi, meslek sahibi olabilmeleri için çalışan kökleri olan bir yapılanmadır.

Doğal afetler, savaş gibi olağanüstü durumlarda halk arasında ve kendi aralarında dayanışmayı sağlayan çalışmalar yapan, bu çalışmaları organize eden birlik ve dayanışmanın önderidir.

Cumhuriyet öncesi Osmanlı İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti, Karamanoğulları Beyliği başta olmak üzere Türk Beyliklerinde Padişahlar, Sultanlar, Beyler, Devlet yöneticileri Ahilik Teşkilatını maddi ve manevi destekleyerek gelişmesini sağlamışlardır.

Ahilikte sanatkarlar gündüzleri işyerlerinde dört aşamadan oluşan hiyerarşi içinde mesleğin inceliklerini öğrenirler, akşamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı hiyerarşi içinde ahlakî ve felsefî eğitim görürlerdi.

Ahilik teşkilâtı ; Yiğit, Yamak, Çırak, Kalfa, Usta derecelerinden oluşurdu.

Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunluluk taşımaktadır. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir. Bunlar;

  1. Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak,

2.   Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim (yumuşak davranışlı ve merhametli)   ve mülayemet (latife yapmak, şakalaşmak) kapısını açmak,

3.   Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak,

4.   Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet (nefsin isteklerini kırmak, perhiz yapmak) kapısını açmak,

5.   Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak,

6.   Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak,

7.   Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.

Kadınlar, Ahiliğin "kadınlar kolu" olarak adlandırılan Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) teşkilatına üye olmuşlardır.

ÜNİVERSİTELER ÇOĞALDI, SAHTE DİPLOMA TİCARET PATLADI.

1981 yılında, Türkiye'nin yükseköğretim sistemi 2547 sayılı yeni Yükseköğretim Kanunu uyarınca, kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

Böylece tüm yükseköğretim kurumları Yükseköğretim Kuruluna (YÖK) bağlanarak sistem merkezi bir hale getirilmiştir

Bu yeniden yapılanma sonrasında, tüm yükseköğretim kurumları üniversite olarak tasarlanmıştır.

Yükseköğretimin ülke genelinde yaygınlaşması sağlanmış, yükseköğretime başvuru merkezileştirilmiş ve merkezi bir üniversite sınavı ve yerleştirme sistemi uygulanmaya başlamıştır.

Devlet üniversitelerinin yanında, 1986 yılında Türkiye'nin ilk kar amacı gütmeyen vakıf üniversitesi öğrencilere eğitim sunmaya başlamıştır.

2012 yılından bu yana Türkiye'de zorunlu eğitim 12 yıl sürmektedir. Bu süreç üç aşamadan oluşan ilköğretim, ortaöğretim , lise ‘den ibarettir.

Liseden mezun olduktan sonra, öğrenciler üç aşamalı Bologna sistemiyle uyumlu olan yükseköğretime geçiş yapabilirler.

Türkiye 'de lisans eğitimi almak isteyen uluslararası öğrencilerin ortaöğrenimlerini, Türkiye’de liselere eşdeğer bir okul veya kurumda tamamlamış olmaları gerekmektedir.

Ardından doğrudan tercih ettikleri üniversiteye başvurmalı ve ilgili üniversitenin kabul kriterlerini sağlamaları gerekmektedir.

Türkiye'de ÖSYM tarafından 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanan ve her yıl yapılan ortaöğretimden yükseköğretime geçiş sınavı sistemi mevcuttur.

Sık sık sistem değiştiren, milyonlarca gencimizi bezdiren uygulamalara rağmen yine de gençlerimizin rağbet ettiği, gelecek aradığı umut kapısı olarak kabullenilen bir yüksek öğretim yapısına sahibiz.

Türkiye ‘de 1933 yılında yalnızca 1 üniversite bulunmakta idi. Bu sayı 1950 ‘de 3, 1975 ‘te 13, 2000 ‘de 72 ve 2022 ‘de 208 Üniversiteye sahip olduk.

Nerede ise her ilçemizde 1 Meslek Yüksek Okulu açıldı.

129 devlet üniversitesi (11 teknik üniversite, 2 güzel sanatlar üniversitesi ve 1 yüksek teknoloji enstitüsünün yanı sıra Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi, Polis Akademisi ve Milli Savunma Üniversitesi), 75 vakıf üniversitesi ve 4 vakıf meslek yüksekokulu bulunmaktadır.

Üniversite sayımızın yıllara göre artması sevindirici ve iyi bir gelişme olarak kabul edilmektedir.

Ancak sayının artması bina sayılarının artmasından ibarettir.

Bilimsel özerkliğin kalmadığı üniversitelerimizde özellikle Profesör, Doçent, Doktor ünvanı taşıyan eğitim elemanları ile idari personel sayıları çok yetersiz kalmaktadır.

Bu da sonuç olarak eğitimin kalitesini çok aşağılara düşürmektedir.

Dünya ‘da Üniversite sıralamalarında çok ama çok gerilere düşen üniversitelerimizde bilim yerine DİPLOMA üretilmektedir.

Sonuçta alınan diplomalar çalışma hayatında, ekonomik üretimde ülkemizde çok etkili olamadığı gibi katkısı da bulunmamaktadır.

Üniversite ‘de okuyan, Üniversite’ye girmek için kapılarda bekleyen milyonlarca gencimiz istihdam dışı kalmakta, ülke olarak gelişmemizi olumsuz etkilemektedir.

Üniversite sayımızın artmasına rağmen, son yıllarda birde sahte diploma pazarına kavuştuk.

Sahte diploma sektörü öyle bir hale geldi ki; sanal alemde reklamlar, fiyatlar havada uçuşuyor.

Göstermelik Diploma en ucuzu, Lise, Ön Lisans ve Lisans diplomaları 10.000.- 20.000.- 25.000 TL’sından peynir ekmek gibi satılıyor.

Ne gereği ver yıllarca okula gitmenin, dirsek çürütmenin?

Sahte doktor, sahte avukat, sahte öğretmen vs. doldu her taraf.

Üstüne üstlük liyakatın çalışmadığı bir memlekette diplomaya da gerek yok gibi.

İş başvurularında, aileye ve arkadaşlara göstermelik, eskiyen diplomalarınızı yenilemek için kullanabileceğiniz pek çok durumda sahte diploma alabilirsiniz.

HER ŞEYE FETVA VEREN HOCA

Eskiden ayakkabı olmadığı için insanlar buldukları deri ile çarık dikerlermiş.

Bir adam yolda koyun derisi bulmuş, bulduğu deriden iki çarık çıkar diye sevinmiş.

Ama acaba helal mi haram mı bunu hocaya bir sorayım demiş. Hocaya sormuş, deri hocanın hoşuna gittiği için başlamış fetva vermeye.

Alanükebulanüke, haramuke demiş. Yani alanada bulanada haram demiş.

Adamın canı sıkılmış hocaya saçağından bacağından olsun bize hiç mi bir şey yok mu ?  hocam demiş.

Hoca,  vela saçak, vela bacak, hepsi hocanın olacak  demiş.

Adam ne yapsın hocaya bırakıp gitmiş,

Ancak Allahın adaleti var ama sopası yok.

Hoca diktirdiği çarığı giyerken ayağı kayıp düşmüş ve ayağını kırmış.