Kasım 2002 ‘de Türkiye ‘de erken genel seçimler yapıldı.
Ülkeyi 22 yıldır kesintisiz yönetiyor.
İktidara geldiği tarihten 2023 yılına kadar özellikle AKP yanlıları başta olmak üzere Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları  Lozan Barış Anlaşması ve Cumhuriyetin 100. Yılı ile ilgili olumsuz şaialar dolaştırdı durdular. 
100. yılında Lozan’ın biteceği ve yer altı kaynaklarımızı özgürce işleyip çok zengin olacağımız söylentilerini dinledik uzun yıllar.
Yalan rüzgarı sona erdi.
Sığınacak mazeret elden gidice,
Sabır, şükür, zaman lazım teranelerini dinler olduk.
Suskunuz bir yıldır.
Yüzüncü yıl konuşulmaz oldu.
Yüzüncü yılı şanına layık bir şekilde kutlayamadık.
Hep bu söylentiler yüzünden.
Ne oldu ?
İşte Yüzbirinci yıldayız.
Fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş bir milletin verdiği savaşlar sonucu kurulan bu devlet Büyük Önder Atatürk ‘ün  deyimiyle İLELEBED PAYİDAR KALACAKTIR.
Yarın 29 Ekim,
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. Yılı.
En büyük bayramdır.
Kutlu Olsun.
Kurtuluş ve kuruluş mücadelesi veren kahramanlarımızın aziz hatıralarını saygı ile selamlıyorum.
19 Mayıs 1919 ‘da Bandırma Vapuru ile Samsun ‘a çıkan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları 22  Haziran 1919 ‘da Amasya Tamimi ile   “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”  kararlılığını göstererek Ulusal Kurtuluş Savaşına başlamışlar.
Harap ve bitap düşmüş bir millet ayağa kalkarak mazlum milletlere örnek olacak ölüm kalım savaşına girişmiş ve sonuçta azim ve kararlılıkla  bağımsızlık mücadelesi kazanılmıştır.
1923 yılında; önce 24 Temmuz 1923 ‘te Türkiye Cumhuriyetinin tapusu Lozan Barış Antlaşması imzalanmış, ardından 9 Eylül 1923 ‘te Cumhuriyet Halk Partisi kurulmuş, kısa bir süre sonra da 29 Ekim 1923 ‘te de Cumhuriyet ilan edilmiştir.
“Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi.”  demiş yüzbiryıl önce büyük önder. Eserlerinin yaşadığı koca bir yüzbiryılı geride bırakmanın ve ikinci yüzyılı yaşamanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyiz.
Geçen yüzbir yıllık süre içerisinde cumhuriyeti, onun eserlerini anlayabildik mi ? Onlara layık oldukları değeri verebildik mi ? Bu sorulara verilecek yanıt maalesef kocaman bir hayır…
Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabilmek için yüzbir yılda özellikle son yıllarda bize yakışan adımlar atılamamıştır. Tarikatların ve cemaatlerin at koşturduğu, gericiliğin şaha kalktığı, bölücü terörün şımartıldığı, cumhuriyetin fabrika ayarlarının bozulduğu millet ve devlet adına çok kötü bir dönem yaşıyoruz.   
Her şeye rağmen Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti İlelebed payidar kalacaktır. sözünden hareketle Cumhuriyet ‘in ne olduğunu anlatmak ve anlamak zorunluluğumuzun olduğunu unutmamalıyız. 
Buradan hareketle; Cumhuriyet ‘in Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Millette olması demek olduğunu unutmamalıyız. 
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Milletin Egemenliğinin vücut bulduğu kutsal bir çatı olduğu akıllardan çıkmamalıdır. Padişahlık, krallık, tek adam rejimlerinin toplumumuza vereceği hiçbir şey yoktur. Yüzbir yıl önce çöpe atılan köhnemiş anlayışlara yüzbir yıl sonra geçit vermemeliyiz.
Meclisin millet adına kullandığı tüm yetkileri  hiçbir kişiye veya zümreye devredemeyiz. Aksi halde sonbaharda savrulan yaprak misali ne olacağımızı kestiremeyiz. 
Cumhuriyetin en önemli ilkelerinden biri laiklik ‘tir. Herkesin inancında, ibadetinde özgür olması, hiç kimsenin inancına ve dinine bir başkasının müdahale etmemesi, hiç kimsenin inancından dolayı kınanmamasıdır laiklik. 
Devletin dini kurallar ile değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çıkardığı yasalarla, belirlediği kurallarla, pozitif çağdaş hukukla  yönetilmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. 
Cumhuriyet hukuk devleti olmaktır. 
Hukukun üstünlüğü ilkesine sıkı sıkı sarılmak ve üstünlerin hukukunu reddetmektir Cumhuriyet.
Başta kadın erkek eşitliğidir. 
Zengin-fakir Eğitimde, adalette, sağlıkta fırsat eşitliğidir cumhuriyet.
Yargı kurumlarının ve yargıçların hiç kimseden emir ve talimat almadığı,  uluslararası hukuk normlarını dikkate alarak vicdanına göre karar verebilmesini sağlamaktır cumhuriyet.
Cumhuriyet; halkçılık  demektir.
Tüm yurttaşların ülkenin kaynaklarından faydalanması, insanca yaşayacağı gelir düzeyinde olması, işsizliğin, yoksulluğun ve yokluğun olmamasıdır. 
Kamu kaynaklarının halka eşit ve adil olarak dağıtılması, ülkenin yoksul bölgelerine işsizliği önlemek için devletin yatırım yapması demektir. 
Cumhuriyet; milliyetçi ve vatansever olmak demektir. 
Ülkenin ve milletin çıkarlarının her şeyin önünde tutulmasıdır. 
Vatan topraklarını bir bütün olarak her türlü tehdide karşı savunmaktır. 
Onurlu yaşamak, diğer milletlerin onuruna saygı duymaktır.
Cumhuriyet; devletçi olmak demektir. 
Ekonomik ve sosyal kalkınmanın devlet eliyle yapılması, özel sektörün yanı sıra devletin yatırımlar yaparak kalkınmanın öncüsü olmasıdır. 
Güçsüzlerin, güçlüler karşısında ezilmemesi için yasal düzenlemeler yapılması esasına sıkı sıkı sarılmaktır.
Cumhuriyet, sosyal devletin gereklerini yerine getirmektir.
Cumhuriyet; devrimci olmak demektir. 
Yeniliği esas almak, sürekli yeniliklere gelişmelere açık olmak, yeniliklerle toplumun ihtiyaçlarını karşılamasını sağlamaktır. 
Emeğin en yüce ve en kutsal değer olduğunu bilmek, emekten yana durmak demektir cumhuriyet.
Tüm dünyanın ortak değerlerini kabul etmek ve kendi değerlerimizi de evrensel değerler boyutlarına taşıyabilmektir. 
Yurtta Barış, Dünyada Barış demektir cumhuriyet.
Barış içerisinde nice yüzbirinci yıllara…