CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 38. Olağan Kurultay’da 13 yıldır oturduğu koltuğu kaybetti.

Demokratik ülkelerde bunun pek haber değeri olmaz ama bizim gibi ülkelerde 13 yıllık bir genel başkanın altı üstü bir seçimle koltuğundan edilmesinin anlamı ve mesajı önemlidir.

Bu manada keşke sair partiler de CHP’nin tırnağı kadar olabilseler.

Keşke demokrasinin nimetlerinden istifade ederek makam sahibi olanlar kurumlarında demokrasiyi işletseler, keke demokrasi haini olmasalar inanın ülkemiz ve demokrasimiz çok farklı yerlerde olabilirdi.

Kılıçdaroğlu’nu başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nün Sakarya etabında yakından tanıma imkanı buldum. O ilerlemiş yaşına rağmen gayretinin ve inadının simgesi haline gelen patlamış ayak altlarına bizzat şahit oldum. Onun bu davranışı karşısında karşılaştığı tepki, örneğin Düzce sınırlarında yoluna çöp dökülmesi, uğradığı hakaretler karşısında, yanında saf tutmak ‘herkes için adalet’ talebine destek olmak gerekiyordu, oldum.

Bu yürüyüş Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye yaptığı önemli katkılardan sadece biriydi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL döneminde yapılan hukuksuzluklara karşı başlattığı Adalet Yürüyüşü ile hem sorunu görünür kıldı hem toplum üzerindeki "yılgınlık halini" ortadan kaldırdı.

Başka?  

Partiyi elitlerin partisinden, halkın çoğunluğunu temsil eden partiye çevirmeye çalıştı.

Yoksulluk, yoksullar konularına eğildi.

Aile sigortası kavramının toplumda tartışılmasını sağladı.

Helalleşme ile başta muhafazakar kesim ve 28 Şubat başörtüsü yasaklarıyla mağdur olanlar bir duygudaşlık yakaladı.

Kürt sorunu konusunda inisiyatif aldı. Yılar sonra CHP, Doğu ve Güneydoğu’da gittiği illerdeki karşılanmasında (örneğin Van) büyük ilgi gördü. Diyarbakır’dan milletvekili çıkardı.

2019 yerel seçimlerinde kurduğu ittifakla (İYİ Parti ve HDP) başta İstanbul ve Ankara'da yıllardır kazanılamayan belediyeleri (11 büyükşehir) kazandı.

2023 seçimlerine giderken sağdan sola büyük bir ittifak oluşturdu. Adaylık sürecini iyi yönetemedi ama kutuplaşmaya karşı o günlerde önemli bir adımdı.

Kılıçdaroğlu’nun helalleşme girişimlerine karşılık, bizim de CHP ile helalleşmek zorunda olduğumuza dair yazdım, hatırlarsınız.

Çünkü bizler de CHP hakkında çok yanlış bilgilendirildik ve aslını astarını bilmediğimiz pek çok konuda iftiracıların algı operasyonlarına kapıldık.

Ben şahsım adına yazı ve yorumlarımla o helalleşmeyi aldığıma inanıyorum.

Kılıçdaroğlu çok zor günler de yaşadı.

Meclis’te yumruklu saldırıya uğradı.

Karadeniz’de suikast girişimine maruz kaldı.

Ankara’da linç girişiminden son anda kurtuldu.

Kimliğinden dolayı sadece ittifak ettiği partilerde değil, kendi partisinde bile konuşuldu.

"Partiyi bir kimliğin partisi haline getirdi, genel başkan değişmez" diyenler hem o kimliğe sahip insanları her zaman olduğu gibi rencide ederken hem de son kurultayda bunun böyle olmadığını gördüler sanırım.

Peki hataları olmadı mı?

Şu ‘Dersimli Kemal’ tanımı hiç mi hiç hoşuma gitmedi mesela.

Eğer Atatürk’ün partisi olarak geçiniyorsanız, Seyit Rıza’nın değil, Atatürk’ün safında olacaksınız, başka yolu yok.

Bunun dışında da vahim yanlışları oldu.

20 Mayıs 2016’da CHP’nin desteğiyle referandumsuz olarak kabul edilen Anayasa değişikliği ile kamuoyunda bilinen şekliyle milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili düzenleme fahiş hataydı.

Muhalefetin ‘Sarı Öküz’ü kaptırdığı gündü o gün.

CHP’de çok sayıda karşı çıkan ismin "iktidarın yargı üzerindeki etkisini kullanacağı uyarısına" rağmen Kılıçdaroğlu, "İçlerine sinmese de Anayasa değişikliğine destek vereceklerini" açıklayarak sonuçta pek çok muhalif siyasetçinin hapse girmesine sebep olundu.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı konusu, korkunç bir siyasi hata olarak tarihe geçti. Bu Kılıçdaroğlu aslında Tayyib’e çalışıyor diyenlere önemli bir dayanak sundu.

Cumhurbaşkanı adayı ilan edildikten sonra da biraz şirazesi kaydı bence…

14 Mayıs’a kadar demokrat ve kapsayıcı bir çizgi izlediyse de 28 Mayıs’a kadar olan ikinci tur sürecinde yanlışları oldu.

Partide en yakınlarından bile gizlediği protokoller ile bakanlık-MİT başkanlığı sözleri verdiği ortaya çıktı.

28 Mayıs’ta seçimi kaybettikten sonra genel başkanlıktan ayrılması gerekirken kalmaya çalışması da hataydı.

Kurultay günü ve gecesi gösterdiği tavırlar da tam bir facia…

Artıları eksilerinden fazladır bence, dolasıyla Kılıçdaroğlu’na katkılarından dolayı, CHP’ye de bize ‘hala bu memlekette seçimle değişen genel başkanlar var’ dedirtip bizi demokrasi adına umutlandırdığı için teşekkür ediyorum…