Sayın Erol Afşar;

25.08.2022 tarihli Bizim Sakarya Gazetesinde yer alan köşe yazınızı ve yazınızın içinde gerek şahsım gerekse Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini şerefle yürüttüğüm FİSKOBİRLİK hakkındaki iddialarınızı derin bir teessürle okudum.

Yazınızda size ait olan kısımlarla ilgili başlangıçta belirtmek isterim ki; şahsım ve FİSKOBİRLİK hakkında iki yılı aşkın zamandır süregelen, çeşitli basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında sistematik olarak yürütülen, amacı, neye ve kimlere hizmet ettiği bütün Giresun kamuoyu ve FİSKOBİRLİK camiası tarafından aşikâr olan karalama kampanyalarından bihaber oluşunuzu üzüntüyle karşılamış bulunmaktayım.  Sizlere iletildiğini belirttiğiniz, başlığından itibaren kompleksli, tutarsız ve zaman zaman kamuoyuna yapmış olduğum açıklamalar çarpıtılarak algı operasyonuna dönüştürülmüş iddialarla bezeli iletinin, esasında ciddiye alınacak bir tarafı bulunmamakta.  Ama yürütülen algı operasyonuna karşı kamuoyunu bilgilendirme görevini de yerine getirmekle mükellefiz.  Öncelikle üzülerek belirtmek isterim ki; iletide yer alan ‘’Hemşeriniz olduğu için mi yoksa Lütfü Bayraktar yerel basına bol keseden reklam ve ilan verdiği ve önemli günlerde paket paket hediyeler dağıttığı için midir bilmem, fındık fiyatı yerde sürünürken bile yerel basınınızda olumsuz tek bir haber çıkmıyor.’’ İfadesi bile bu iletinin ciddiye alınmayacağını açıkça ortaya koymaktadır. İletinin sahibi olan zât, açıkça Sakarya basınının emektar çalışanlarının tamamını zan altında bırakmış, kalemlerini menfaat karşılığı satan şahıslar olarak nitelendirmiş ve maalesef sizin aracılığınızla Sakarya basınına yapılan bu alçakça iftirayı okurlarınıza ulaştırmayı başarmıştır.

Sizlere iletildiğini dile getirdiğiniz iddiaların neredeyse tamamına ulusal ve yerel basın aracılığıyla zaten cevap vermiştim. Ancak bir kere de sizler vesileyle kamuoyunu aydınlatmak amacıyla tekrar cevap vermekten imtina etmem.

1- 2007 yılında FİSKOBİRLİK’e Başkan olarak seçildikten sonra, bugün ki rakamlarla yaklaşık iki milyar liraya (eski rakamlarla 2 katrilyon) yakın borç, (üreticiler ve bankalara) aylık 40 milyon TL civarında cari gider (eski rakamlarla 40 trilyon), fındık alamayan, üretim yapamayan, personel maaşları, SGK ve vergi borçlarını ödeyemeyen bir kurumla karşı karşıya kaldık. Öncelikle üretici ve banka borçlarını ödendikten sonra kurum içi yeniden yapılandırma sürecini başlattık. Bu süreç bittikten sonra da FİSKOBİRLİK’in önünde iki yol gözüktü. Birinci yol imkanları ölçüsünde üreticiden kabuklu fındık alacak, bunu kabuklu veya natürel olarak piyasaya satacak, ikinci yol ise; yine üreticiden fındığı alacak, üretim tesislerini yenileyecek, Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarına önem verecek, fındıktan katma değerli nihai mamuller üreterek, Türkiye ve dünya pazarına satacak.

Birinci yol kolay ve basit olan yoldu. İkinci yol zor olan yoldu, fındığı üreticiden nakit ve peşin olarak alacağız, nihai mamul üretimine yöneleceğiz, toptan ve perakende olarak Türkiye ve dünyaya bu ürettiğimiz mamulleri satacağız.

Bu şu demek; üreticilerimize parayı peşin olarak vereceğiz, aldığımız fındıkları diğer hammaddeler ve yardımcı malzemelerle bir araya getirerek nihai mamul olarak piyasaya süreceğiz, tüketicilerimizle buluşturduğumuz ürünlerin satışı gerçekleştikten sonra ancak parasını en erken 6 sonra kasaya koyacağız.  Bu zor olan yoldu. Ama Türk fındığı ve üreticisi için Türkiye’nin dünyadaki fındık piyasasına tam anlamıyla hâkim olabilmesi için ve fındıkta varsayılan problemlerin çözümü için doğru yol buydu ve biz bu zor yolu seçtik. Bu nedenle üreticilerimizden üretebileceğimiz kadar ürünü tedarik ederek –ancak her yıl üretim kapasitemizi ve ihracat rakamlarımızı da katlayarak- yolumuza devam ediyoruz.

Kamuoyunda zaman zaman FİSKOBİRLİK’in ne kadar fındık aldığı konusu tartışılınca biz yaptığımız basın toplantılarında kolay olan birinci yolu tercih etsek, yani nakit alıp nakit satsak, piyasadan en az 100 bin ton kabuklu fındık alacak üretici güvenine sahip olduğunu, ürünü peşin parayla alıp bir gün sonra tekrar peşin paraya çevirebileceğini, dolayısıyla çok güçlü maddi kaynaklara ihtiyacı olmadan bu çarkın döndürülebileceğini beyan ettik. Ama bu yolun yukarda da belirttiğim gibi fındık üreticisine hiçbir katkısı olmayacaktı. Biz zor olan yolu tercih ettik. Aldığımız fındığı dünyaya ve Türkiye’ye nihai mamul olarak satmaya çalışıyoruz. Bu yolda da ciddi bir mesafe kat ettik. 

2- FİSKOBİRLİK’in bankalara 300 milyon TL borcu olduğuna yönelik genel kurullarda bir beyanatım olmamıştır. Tüm genel kurullarımız kayıt altına alınmaktadır. İstenirse kayıtlar incelenebilir. Bu iddia da yalan ve dezenformasyondan öteye geçememektedir. Bugün itibarıyla FİSKOBİRLİK, özellikle ürün alım dönemlerinde 10’dan fazla finans kuruluşuyla aktif olarak çalışmaktadır. Finans kuruluşlarının iddia edildiği gibi borç batağında olan bir kurumla çalışmayacağı tüm kamuoyunun malumudur. Göreve geldiğim 2007 yılından bu yana, üreticiye borcumuz bulunmamaktadır. Her yıl istihdam sağlama, vergi ve sigorta primi ödemeleri vs. gibi konularda Giresun’da kurumumuz rekor kırarak birinci olmaktadır. Sadece bunlar bile iddiaların ne kadar mesnetsiz olduğunun açıkça göstergesidir.

3-Bulancak OSB’de yer alan arazi, Valilik tarafından FİSKOBİRLİK’e hibe edilmemiştir. Arazi bedeli, ilgili kurumlara ödenerek FİSKOBİRLİK tarafından devir alınmıştır. Bulancak OSB’ye Fabrika yapmak planlarımız arasındadır. Ancak doğru zamanı beklemekteyiz. Ayrıca bu süreçte Giresun’daki üretim tesisine 130 milyon TL’lik yeni yatırımlarımız oldu.  Yurt içinde ve yurtdışında pazar payımızı büyüterek bu yatırımların geri dönüşünü sağladığımızda en kısa sürede Bulancak OSB’deki arazime yeni tesisimizi kuracağız.

4-Yeni sezon öncesinde, fındık fiyatının en az 3 dolar olması gerektiği fındık bölgesinde yaşayan aklı başında herkesin malumudur. Bunun dışında iletinizde belirtilen iddiaların ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Ayrıca doğusundan batısına bütün FİSKOBİRLİK camiası çok net bilir ki, FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri, maaşlarını kurumun birtakım ihtiyaçları için harcamaktadır. Bu nedenle 15 yıldır bu göreve delegasyon tarafından layık görülüyoruz.

5- FİSKOBİRLİK, fındık üreticilerin kooperatiflerinin çatı kuruluşudur. Bu sebeple yasal tüm Siyasi Partilere, Sivil Toplum Kuruluşlarına ve temsilcilerine eşit mesafededir. FİSKOBİRLİK’e Yönetimde bulunduğumuz dönemde CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu iki kez, DSP eski Genel Başkanı Sayın Rahşan Ecevit, Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Sayın Muharrem İnce, Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu, MHP Eski Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural ve birçok siyasetçi ziyarete gelmiştir. Ayrıca Batı Karadeniz’deki üreticilerin büyük bir kısmının aileleri Doğu Karadeniz’den göçmüştür. Bu ailelerin çocukları ata topraklarıyla itibarı kesmemiş ve genelde yazları Doğu Karadeniz’i ziyaret etmektedirler. Doğal olarak bu ziyaretlerinde, kıymet verdikleri önemsedikleri ve dost bildikleri şahsıma da geçerken uğrayarak bizleri onurlandırmaktadırlar. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ali İhsan Yavuz Bey, hem Sayın Cumhurbaşkanımızın Ordu’daki mitingine katılmak, hem de davetli olduğu birtakım programlara iştirak etmek üzere Giresun’a gelmiştir. Sayın Ali İhsan Yavuz Bey, hem siyaset öncesi (kendisi meslektaşımdır) hem de siyaset sonrası benim kardeş bildiğim dost bildiğim, özel hayatımızda da birbirimize sırt verdiğimiz kadim bir dostumdur. Giresun’a geldiğini duyduğumda ısrarlı taleplerimi geri çevirememiş misafirim olmuştur, bu durumda bizi ziyadesiyle mutlu etmiştir. Ancak bizi tanıyan tüm Sakarya kamuoyunun bildiği gibi özel ilişkilerimizi asla siyasi mevzulara, başka hesaplara alet edecek, dostluklarını, kardeşliklerini bir kısım siyasi menfaatlere kurban verecek insanlar değiliz. Allah şahittir ki Sayın Ali İhsan Yavuz Bey ile ne misafirimiz olduğu dönemde ne daha öncesinde ne de daha sonrasında, hatta bundan sonraki dönemde dahi siyasi mülahazalar ve kişisel beklentiler aramızda söz konusu dahi olmamıştır ve olmayacaktır.

Bütün bu açıklamalardan sonra şunu altını çizerek belirtmek isterim ki; FİSKOBİRLİK’i ve şahsımı ziyaret etmek isteyen tüm Üreticilerimize, Siyasilere ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Temsilcilerine, bir üretici kurumu olarak FİSKOBİRLİK’in ve Yönetim Kurulumuzun kapıları her zaman açıktır. Bu misafirliklerin bütün giderleri Şahsım ve Yönetim Kurulumuzun şahsi hesaplarından karşılanmaktadır.

6- Hayatımın hiçbir merhalesinde üstlendiğim görevi iyi yapma ve hakkını verme dışında başka bir hesabım kitabım olmamıştır. Rabbimizin takdiri ile her şey başımızın üzerindedir. Ayrıca bu iddiaların sahipleri olan, FİSKOBİRLİK camiasının çok iyi tanıdığı, bildiği bu malum şahıslar sıkıntı yapmasınlar, Rabbim hiçbir kuluna taşıyamayacağı bir yük vermez, verirse de taşıyacağına kanaat etmiş demektir.

7- Akçakoca’da bulunan arazi ile ilgili açıklamalarım daha öncede medyaya yansımıştı. Bu beyanatlarım açıktır. Ayrıca FİSKOBİRLİK gibi devasa bir kurumu yönetmek için Genel Kurul’dan yetki alan Yönetim Kurulu yasal çerçevede her türlü faaliyeti yapmakla yetkilidir. Hesap sorma yetkisi de Genel Kurul’dadır. Ayrıca malum şahıslar tarafından şahsım, Yönetimim ve FİSKOBİRLİK, (kendini toparlamış FİSKOBİRLİK kurumuna çökemedikleri için) defalarca bakanlığa şikâyet edilmiş, kamuoyunda algı operasyonları yürütülmüştür. Ama güneşi balçıkla sıvamak mümkün olmadığı için hüsrana uğramışlardır. Hem bakanlık denetimi hem Genel Kurul hem de FİSKOBİRLİK camiası kurumun doğru yolda olduğu konusunda hemfikirdir.

Selam ve Dua ile…

Lütfü Bayraktar /Yönetim Kurulu Başkanı