Akademisyen bir okurumun uyarısı ile iktidarın, terör örgütlerine yönelik mücadelesini gözden geçirme ihtiyacı duydum.
Gerçekten de bu ülkede terör ile doğru mücadele ediliyor mu?
Sanmıyorum… Yapılan, yapıldığı iddia edilen mücadele yukarıda fillerin tepişip aşağıda çimlerin ezildiği tiyatroya benziyor.
Konu kapsamlı, bunu bilahare geniş olarak değerlendireceğim, bugünlük yerelden bir örnekle giriş yapmış olalı.
İsmi ben de saklı prof arkadaş, okurumun gönderdiği gazete kupürlerinden de anlaşılacağı üzere, makalesinde terör örgütü PKK’nin yayın organlarından Serxwebun isimli dergiden birebir alıntı yapmış.
Serxwebun dergisinin 2000 yılındaki sayısında yer alan “Dünyadaki Yeniden Yapılanma Ulusallık ve Çokkültürlülük” başlıklı bölümdeki paragrafları, Sakarya Üniversitesi’nin Fen Edebiyat Dergisi’nde yayınlanan “Postmodern Süreçte Çokkültürlülüğün Yeri” isimli makalesinde doğrudan kullanmış.
Makalesindeki ilgili bölümle söz konusu derginin “Bir anda ‘ben merkezci’ otokratik devlet anlayışı yerini ciddi bir değişimle federatif yapılara terk ederken” ifadeleriyle başlayan paragrafın birebir aynı olduğu ortaya çıkmış.
Makalesiyle dergide yer alan yazının aynı olduğu bir diğer bölümde de ulusal egemenlik kavramı eleştirilmiş. Bu bölümde “Ulusal egemenlik kavramı fazla bir anlam taşımadığı gibi evrensel, hukuksal normlar ulusal otoriteleri aşarak sınırların ötesindeki kimi sorunlara da müdahale hakkını kendinde görebilmektedir. Bunun bir sonucu olarak, koskoca kıtalar birleşmekte ve bu birleşme hem siyasi hem ekonomik hem de güvenlik noktalarında ete kemiğe bürünmektedir. Basit olanından tutun da en karmaşığına kadar en ufak bir kriz tüm dünyayı ilgilendirdiğinden tavır da genel olmaktadır. Çünkü, ekonomi genelleşmiş, siyaset genelleşmiş, kültür evrenselleşmiş ve dünyadaki coğrafyalar arasındaki mesafe kısalmıştır” ifadelerine yer vermiş.
Başka bir haber kupürüne göre bu Prof. arkadaşın 2012’de FETÖ’nün Tiran’da bulunan Beder Üniversitesi’nde düzenlediği Beşeri Bilimlerde Manevi Arayışlar isimli konferansa katılmış.
Hem de kiminle biliyor musunuz? Adil Öksüz ile…
Adil Öksüz, malumunuz Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’nün hava kuvvetleri imamı olarak suçlanan ve aranan bir şahıs…
İşin ilgin tarafı, yine bu habere göre Adil Öksüz ile birlikte toplantıya katıldığı belirlenen 4 kişi hakkında soruşturmalar açılmış, konferansın Danışma Kurulu’nda yer aldığı belirlenen Prof. A.S. KHK ile Sakarya Üniversitesi’nden ihraç edilirken, Adil Öksüz’ün arkadaşı olarak tanımlanan İ.A. 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası çarptırılırken, S.B. adlı bir diğeri de FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmış. Bu arada bir başka torpilli Prof. Dr. R.K. da Gençlik Spor Bakanlığı’na müşavir olmuş.
lik görevini sürdürdüğü ortaya çıkmıştı.
DANIŞMA KURULUNDA
O dönem konferansı düzenleyen Danışma Kurulu’nda yer aldığı öğrenilen ancak hakkında soruşturma açılmayan tek kişi ise 2012 öncesinde doçentlik için girdiği Yabancı Dil Yeterlilik sınavından 12 puan, konferans sonrasında girdiği TOEFL sınavından 100 puan alarak Doçentlik başvurusu yaptığı iddia edilen Genç olmuştu.
‘HERKES BİLİYOR’
İsmini vermek istemeyen bir akademisyen, “Adrese teslim kadro açtılar. Bu kadroyu FETÖ’nün konferansına katılan Yusuf Genç’in alınacağını üniversitedeki herkes biliyor ve konuşuyor. FETÖ ile mücadele eden genç akademisyenler bu durumdan oldukça rahatsız” dedi.
FETÖ’nün 2012'de Arnavutluk’ta düzenlediği ve darbe girişiminin kilit isimlerinden Adil Öksüz'ün de katıldığı konferansın görüntüleri ortaya çıktı. Konferansa katılan bazı isimler hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden sonra işlem yapılırken bazı akademisyenler halen üniversitelerde kritik görevlerde bulunuyor.
Toplantıya ait video kayıtlarında FETÖ’nün kilit isimlerinden olan firari Adil Öksüz’ün önünde ve yanında oturan kişilerin 2016 yılında Bingöl Üniversitesi Rektörlüğüne getirilen Prof. Dr. İbrahim Çapak, Prof. Dr. İdris Şengül ve Prof. Dr. Recep Ardoğan, Prof. Dr. Halil İbrahim Bulut, Doç. Dr. Faruk Tuncer olduğu belirlendi. Daha önce ortaya çıkan fotoğraflarda konferansa katıldığı belirlenen ancak kendisini “sadece bilimsel bir program diye katıldım ve gitmeden önce organizasyonun bu gruba ait olduğunu da asla bilmiyordum” diye savunan Doç. Dr. Yusuf Genç’in de toplantının Danışma Kurulu’nda yer aldığı öğrenildi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’ye yönelik soruşturmalar kapsamında örgütün 2012 yılında Tiran’da bulunan Beder Üniversitesi’nde düzenlediği The Spiritual Quest İn Humanities (Beşeri Bilimlerde Manevi Arayışlar) isimli konferansa incelemeye alındı. Konferanstan elde edilen fotoğraf ve görüntülerde örgütün hava kuvvetleri imamı Adil Öksüz ile birlikte toplantıya katıldığı belirlenen 4 kişi hakkında soruşturmalar açıldı. Konferansın Danışma Kurulu’nda yer aldığı belirlenen Ali Seyyar KHK ile Sakarya Üniversitesi’nden ihraç edildi, Adil Öksüz’ün arkadaşı olarak tanımlanan İsmail Acar 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası çarptırılırken, Serkan Bayraktaroğlu FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
15 Temmuz’un ardından gözaltına alınıp daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıktan sonra kayıplalara karışan Recep Kaymakcan firari olarak aranıyor. O dönem toplantıya katıldığı belirlenen ancak hakkında soruşturma açılmayan tek kişi ise 2012 yılı öncesinde Doçentlik için girdiği Yabancı Dil Yeterlilik sınavından 12 puan alan ve konferans sonrasında girdiği TOEFL sınavından 100 puan alarak Doçentlik başvurusu yaptığı iddia edilen Yusuf Genç olmuştu.
Sakarya Üniversitesi’nde Toplumsal Gelişme ve Sosyal Politika Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapan Doç. Dr. Yusuf Genç görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından yaptığı açıklamalarda “Bu toplantıya giderken sadece bilimsel bir program diye katıldım ve gitmeden önce organizasyonun bu gruba ait olduğunu da asla bilmiyordum” ve “Toplantıya gitmeden önce bu Konferansın referansının ilgili terör örgütü ve ihanet çetesi FETÖ'ya ait olduğunu orada öğrendim” ifadelerini kullanmıştı. Ancak Doç. Dr. Yusuf Genç’in konferansı düzenleyen Danışma Kurulu’nda yer aldığı öğrenildi.
2016’da rektör oldu
FETÖ soruşturmalarını sürdüren emniyet birimleri konferans ile ilgili yeni görüntülere ulaştı. Yeni video kayıtlarında halen üniversitelerde kritik görevlerde bulunan akademisyenler FETÖ’nün kritik isimlerinden Adil Öksüz ile birlikte görülüyor.
Video kayıtlarında Adil Öksüz’ün önünde ve yanında oturan kişiler arasında 2016 yılında Bingöl Üniversitesi Rektörlüğüne getirilen Prof. Dr. İbrahim Çapak, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Temel İslam Bilimleri Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Recep Ardoğan, Prof. Dr. İdris Şengül, Prof. Dr. Halil İbrahim Bulut, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Tuncer olduğu belirlendi.
İlahi için getirdiler iddiası
Öte yandan ilk kez ortaya çıkan görüntülerde katılımcıların toplantı yaptığı sırada şarkı söyleyen kişinin İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapan Dr. Ubeydullah Sezikli olduğu ve bu toplantıya ilahi okuması için gönderildiği iddia edildi.
Ülkemiz yaklaşık kırk yıldır terör belasıyla uğraşmaktadır.
Terörün asıl sebebini hepimiz çok net bilmekteyiz.
Zira terör baronları, ülkelerin iç istikrarını bozarak, müdahale edebilecekleri zeminin oluşmasını sağlamaktadırlar.
Yine aynı emperyalist güçler, “vekâlet savaşları” adı altında yeni nesil savaş metodunu yürürlüğe soktukları için kendi adlarına savaşacak unsurları bir araya getirerek savaşmaktadırlar.
Sadece işin plan ve lojistiğini yapmak sureti ile savaş tan elde edilecek, yeraltı ve yerüstü kaynakların kendi ülkelerine aktarımını yapmaktadırlar. Suriye ve ırak örneği hafızalarımızda bütün tazeliğini muhafaza etmektedir.
Küresel emperyalistler, 3.milenyumda bölgemizde haritaların değişeceğinden le, bütün savaş taktiklerini denemek ve ülkemizin de bu durumdan etkilenmesini hedeflemektedirler.
Kısmen ve zaman zaman etkili olsalar da, son dönemde hükümetin kararlı tutumu sayesinde bu oyuna izin vermediği gibi, üstünlükte sağladığını ifade edebiliriz.
Güney sınırımızda, emperyalistlerin oluşturduğu PKK/PYD, Ermenistan’da Kıbrıs’ta ve Akdeniz’de (Mavi vatan) elde edilen siyasi başarılar, dünya siyasetinde söz sahibi olabildiğimiz, Rusya- Ukrayna savaşındaki etkin siyasetimiz milletimizi umutlandırmıştır.
Bu durumu, PKK karşısında sağlanan üstünlükle de taçlandırmışken, süreci ülkemizde istenmeyen “zırva hareket ve davranışlarla” akamete uğratmamamız gerekir.
Yani elde edilen üstünlüğümüzü, içeride iç bütünlüğün sağlanması şekline döndürmek gerekir. Fetö ve PKK unsurlarına karşı irade sergilemek, bir daha kendi ordusunun silahı ile kendi vatandaşlarına namlu doğrultacak cesareti sergilememek için kamu ve özel sektörlerde bir uzlaşma sağlanmalıdır. Yoksa uyuyan emperyalist piyonlar ve onun hücreleri yeniden dirilirler.
Bu durumu neden yazdım; ulusal medyada ve mahalli medyada Sakarya üniversitesi Sosyal Hizmet bölümü öğretim üyesi Yusuf Genç hakkındaki iddiaların iç bütünlüğümüzü kemiren hastalıklı durumun tezahürü şeklinde olmasıdır. PKK ve türevi bölücü unsurlarla paralel düşünce ve yayımlar yapması, Fetö ve onu temsil eden hainlerle birliktelikleri devletin ve hükümetin verdiği mücadelenin akamete uğratılması anlamına gelmez mi? Üstüne üstlük bu iddiaların vücut bulduğu zamanda bölüm başkanlığına yeniden atanması, düşündürücü değil midir?
Hakkında bir sürü şaibenin olduğu bu şahıs, AKP hükümeti ile doğrudan ilintili birisi olarak, Belediye başkan adaylığı, Aile ve sosyal hizmet bakanlığı danışmanlığı, sendika temsilciği yaparken AKP yetkilileri hiç mi seçici davranmıyorlar? Ya da korunuyor mu? Korunuyor ise kim koruyor?
Basın ve medyada çıkan bunca iddiadan sonra Rektörlüğün tavrı merak konusudur. Rektör acaba idari soruşturma açacak mı?AKP yetkilileri bu konuda ne düşünmektedirler doğrusu kamuoyu merak etmektedir