Önce son dönem din soytarılarından örnekler verip sonra sormamız gereken can alıcı soruyu sorayım;

İnsan aklıyla dalga geçen Evlad-ı Resûl İlim ve İrfan Derneği kurucularından Muhammed Bütün. Öylesine keramet ehli ki daha anne karnında konuşmaya başlıyor.

Annesini emdiği dönemde Ramazan ayında oruç tutuyor. Ramazan boyunca annesini emmiyor.

Menzil'in kanalı olan Semerkand TV'de bir soytarı;

“Allah'a dua etmeyin, Allah sizin dualarınızı kabul etmez, Şeyhe dua edin, şeyh sizin yerinize Allah'a dua etsin” diyor.

Yeni türedi bir soytarı, Seyyid Muhammed Mardini Er-Rifai…

Peygamber Soyundan geldiği yalanıyla, din tüccarlığı yapıp halktan para topluyor.

Para veren enayilere sözüm yok ama bunu görmeyen, duymayan, görüyor ve duyuyorsa da gereğini yapmayan yetkililere bir sözüm olacak. Az sonra…

Seyyid Muhammed Mardini bakın neler anlatıyor;

“Şeyhler neden Filistin'i kurtarmıyor diyenlerin itikadı bozuktur. Biz de Allah'ın yanında çalışanız.

Allah yetkiyi veriyor bize, oraya gidiyoruz. Allah oraya gitme diyor, gitmiyoruz.

Gazze‘de bir çocuk ya ‘medet ya şeyhim’ diyerek tanka taş fırlattı, tank paramparça oldu.

Şeyhim Gazze’de göründü 300.000 kişinin yarasını tedavi ettim dedi.

Peygamber de Gazze’deydi, Gazzelilere su dağıtıyordu.

Sahabeden birisinin başı kesildi bir elinde kesilmiş başı diğer eliyle Cihada devam etti.

Yine bir mübarek, IŞID kabrini bombalamaya geldi, Kepçeler kırıldı.”

Şimdi o soruyu soralım; neredesin ey Diyanet?

Ne işe yarıyorsunuz?

Devri iktidarınız sayesinde kök salan tarikat ve cemaatleri geçtim, şu bireysel soytarılara da mı gücünüz yetmiyor?

Bakınız, din adına işlenen cinayetlerin, din adına yapılan sapıklıkların, din adına yapılan ihanetlerin, din adına yapılan yolsuzlukların havada uçuştuğu ama bütün bunlarla mücadele etmesi gereken Diyanet İşleri teşkilatının ayakta uyuduğu bir dönem yaşıyoruz.

Bu uyku ya da görmezden gelmenin en ağır bedelini 15 Temmuz ile ödedik ama ders almadık ama hala gereğini yapmadık.

Ne yapmalı?

Öncelikle Diyanet artık eski hastalıklarını bırakmalı, rejim ile ve ülkenin kurucuları ile uğraşmayı bir kenara koymalı ve en önemlisi de iktidar ideolojisinin güdümünden kurtularak, iktidar erkinden değil Kuran’dan cevaz alan bağımsız bir yapıya bürünmeli…

Hele hele şu Atatürk düşmanlığı hastalığından bir an önce kurtulmalı…

Yeter artık…

Diyanet İşleri son zamanlardaki tutum ve tavırlarıyla eleştirilmeyi hak ediyor.

Bize düşen de ‘siz ne yapıyorsunuz arkadaş, insanları dinden soğuttunuz, saygınlığınızı ve mukaddes dinimizin saygınlığını tükettiniz, din düşmanlarına her türlü malzeme ve done verdiniz’ diyebilmektir.

Diyanet lüks arabalara binsinler, lüks saraylar inşa etsinler, binlerce yandaş yalaka istihdam etsinler, iktidar elitine biat ve itaat etsinler diye kurulmadı.

Din konularında muhatabımız Diyanettir.

Diyanet İşleri Başkanlığının kurulma sebeplerinden bir tanesi ve belki de en önemlisi tarikat-cemaat türü yapılanmaların önüne geçilmesi ve bu yapılarla mücadele edilmesiydi.

Tekrar ediyorum; Bakın bu ülke en son çok büyük bir trajedi yaşadı; 15 Temmuz…

Bir cemaatin önünün açılması, görmezden gelinmesi, başı boş bırakılması durumunda nelere kadir olduğunun göstergesiydi bu…

Peki öncesinde ve sonrasında bizim DİB, konuyla alakalı bir çalışma yaptı mı?

Minberden, kendine tahsis edilen tv.lerden şöyle gerçekten aydınlatıcı, bilgilendirici, okuyanın ya da dinleyenin ‘yahu bu cemaat de neymiş böyle’ diyebileceği bir karşı görüş ortaya koyabildi mi? Hayır…

Biz o cemaate karşı, sadece muktedirlerin hamasi nutuklarıyla mücadele ettik.

O da hiç kimseyi kesmedi.

DİB’in görev ve sorumluluklarını ne kadar yerine getirip getirmediğine yönelik önemli sorulardan bir tanesi de şu; Bu devasa bütçe ve bunca personelliyle DİB ne işe yarıyor?

Bu soruyu alanıyla ilgili soruyorlar haliyle, yoksa bozulan ekonominin hesabını soracak değiliz.

Gerçekten, ne işe yarıyorsunuz?

Sosyal hastalıklar alıp başını gitmiş, sözde çoğunluğu Müslüman bir ülkede fuhuş, hırsızlık, arsızlık daha da ötesi Deizm ve Ateizm almış başını gitmişse, her Müslümanın bu soruyu sorma, eleştirme ve yakanıza yapışma hakkı vardır; Siz ne işe yarıyorsunuz Allah aşkına?