Sığınmacılar konusunda en dertli olan illerimizin başında Gaziantep’te 41 sivil toplum örgütü sığınmacı işgaline karşı bildiri yayınladılar.

İkinci bölümünü aktarayım;

Suriyeliler kendi kültürlerinden ödün vermeden yaşamaktadırlar; Gaziantep’te yaşam; yerli nüfus için gittikçe çekilmez hale gelmektedir, Yolda, toplu ulaşım araçlarında, parkta, evde, işte çevreyle uyumlu olamamakta, kendi kültürlerini, alışkanlıklarını olduğu gibi sürdürmekte ve biz Gazianteplilerin yaşam alanını daraltmaktadırlar.

Türk öğrencilerimiz üniversiteye girerken yıllar süren yoğun bir hazırlık sonunda seviye tespit sınavına girerek fakültelere yerleştirilirken, Suriyeli öğrenciler YÖS sınavı haricinde sınavsız bir şekilde fakültelere girebilmektedir. Dolayısıyla üniversitelerimizde sürekli artan, haksız rekabet oluşturan Suriyeli öğrenci potansiyeli ile karşı karşıyayız.

Önceleri az sayıdaki yabancı öğrenci bir şekilde entegre olurdu. Kalabalık olduklarında buna ihtiyaç duymadıkları, kendi dillerini, kendi kültürlerini içimizde yaşamaya devam ettikleri gözlenmektedir. Gittikçe artan bir şekilde kültürel ve sosyal alışkanlıklarımız, kadim kültürümüz olumsuz şekilde etkilenmektedir.

Gaziantep’te yaşayan Suriyelilerin yaklaşık yüzde 97’si geçici koruma kapsamında ve yardıma bağımlı bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Geçici koruma altındaki Suriyeli sayısının bu denli yüksek olması, kamu harcamalarının da artmasına yol açmıştır.

Bilindiği gibi kamu mallarının tüketiminden hiç kimse dışlanamamaktadır. Bir başka deyişle kamu harcamalarının bedeli tüm toplum tarafından ödenirken herhangi bir maliyete katlanmayanlar da yapılan harcamalardan fayda elde edebilmektedir.

Dolayısıyla Geçici koruma altındaki Suriyeli bahsi geçtiğinde negatif tepki verenlerin, çoğu kez geri planda bu iktisadi gerekçeden hareket ettiği görülmektedir.

Geçici koruma altındaki Suriyeliler Türk hastalara oranla kamu hastanelerini 8 kat daha fazla kullanmaktadır.

Saha çalışmasında karşılaşılan şikâyetlerden biri de Suriyelilerin yoğun olarak kamu hastanelerini kullanması ve Türk hastaların özel hastaneleri kullanmak zorunda kalmalarıdır. Gaziantep’te Suriyeli Sığınmacılara yönelik sağlık hizmeti veren ve aile sağlığı merkezleri gibi çalışan “göçmen sağlığı merkezi” adı altında 12 adet merkez vardır. Burada ağırlıklı Suriyeli hekim ve sağlık personeli çalışmaktadır.

Ayrıca Suriyeli sığınmacılar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlıkla ilgili yükümlü olduğu muayene ücretini ve ilaç katılım payı ücretini ödemezken, bizim insanımız bu ücretleri ödemektedir. Bu durumun da Suriyelilerin sağlık sistemini kullanım sıklığını ve maliyetini arttırdığı yönünde endişemiz mevcuttur.

Tüm bu gelişmeleri yaşayan, ağırlaşan ekonomik koşullarda geçim sıkıntısı çeken halkımız feveran etmektedir.

Suriyelilerin gelişi ve doğurduğu sonuçlar, ülkemizin her türlü bekasına yönelik, planlı bir projenin parçası olduğu kaygılarımızı doğrulamaktadır; Ülkemiz ve özellikle bölgemiz için en önemli sorun demografik değişimin gelecekte yaratacağı kargaşa olacaktır.

Önümüzdeki 20 yılın projeksiyonunu çıkardığımızda Gaziantep’in nüfusunun %50’sinin Suriyeli olacağı görülmektedir. Demek ki, Türkiye’deki yaşam Suriyeliler için giderek daha kolay ve sürdürülebilir hale gelmiştir. Dolayısıyla ne kadar kişiyi ülkesine geri gönderirseniz gönderin, bu nüfus artışıyla aynı sayılarla karşılaşmanız neredeyse kesindir.

Bu durum ekonomik, sosyal ve siyasi yükün hiç eksilmemesi ve demografik yapının bozulması anlamı taşıyacaktır.

Suriyeli sığınmacıların 1.300.000 ‘ini 15 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır ve yeterince eğitim alamamaktadırlar. Bu çocuklar bir şiddetin içinden, bir savaşın içinden çıkıp geldiler. Bütün bu eğitimsiz, dil bilmeyen, kendini tam olarak ifade edemeyen, psikolojileri bozuk çocuklar tüm suç ve terör örgütlerinin potansiyel üyesi konumundadırlar. Bunun üzerinde çalışılması gerekmektedir.

Suriyeli sığınmacılarla birlikte şehrimizdeki nüfusun birden artması, kısıtlı su, enerji kaynaklarında ve alt yapıda önümüzdeki dönemde sıkıntı yaşanmasına neden olacaktır. Gittikçe daha da derinleşeceği tespit edilen bu durum, özellikle şehrimiz için birçok açıdan beka sorunu olma potansiyeli taşımaktadır.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ; Türkiye’nin acilen mevcut politikasından vazgeçip, halkın problemlerini çözecek ülkemizin gerçekleri ve halkımızın yararlarını gözetecek, geçici koruma altındaki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayacak politikalar üretmesi gerekmektedir.

Ülkemizde geçici koruma altındaki sığınmacılara destek olan uluslararası yardım kuruluşları, ülkemizi terk etmeli, mevcut konumlarını Suriye’de yapılandırarak, sığınmacıların kendi topraklarında yaşamalarını sağlayacak çalışmalar yapmalıdır.

Suriyelilere verilen destekler ölçülü ve kontrollü hale getirilmelidir, Suriyelilerin ülkemizde kalmasını özendirici şartlar kaldırılmalıdır, Kanunlarımız çerçevesinde Suriyeli küçük kızların evliliğine engel olunmalıdır.

Kayıtsız olarak çalışan Suriyeli işyerleri denetimlerle kayıt altına alınmalı ya da kapatılmalıdır, Kayıtsız çalışan Suriyeli işçilerin kayıt altına alınarak, Türk işçilerle aynı şartlara haiz olmaları sağlanmalıdır.

Suriyeli müteşebbislerin iş kurma aşamasında şehrimizdeki sektörlerin dinamikleri dikkate alınarak ve şehrimizin ekonomik yapısını etkileyecek unsurlar da gözetilerek izne tabi tutulmalıdır, Suriyelilere ait iş yerleri kanunlarımız ve piyasa şartları çerçevesinde denetlenmeli ve disipline edilmelidir.