İki haftalık mola bitti.
Bu arada sözde dezenformasyon yasası da çıktı ki, bundan böyle ne ve nasıl yazacağımı merak eden okurlar oldu.
Ne ve nasıl yazacağını dezenformasyon yapanlar düşünsün, bizim öyle bir derdimiz yok.
Yokluğumda grizu faciası yaşandı malumunuz, gerçi gündemden düştü bile ama unutturmamak adına bu konuyla başlayalım.
“Bir ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak/öğrenmek isterseniz, insanların nasıl öldüğüne bakın” sözünü bu sütunlarda sık sık kullandım.
Ve maalesef sık sık da hatırlatmak zorunda kalıyoruz ki facialar ve ucuz ölümler hiç bitmiyor.
Nasıl bitsin ki? Bakın her faciadan sonra yaşananlar tıpa tıp aynı, sadece sonuç değişmiyor.
Cumhuriyet’ten Miyase İlknur’un dediği gibi “Ocaklarda yaşanan faciada (kimileri buna kaza diyor) ölen işçi sayısı 10’un altında ise basınımız bu haberi iç sayfada görür. Çalışma ve enerji bakanları bölgeye gitme zahmetine katlanmaz. Eğer ölümler 10’u aşkınsa her iki bakan da olay yerine intikal eder. Yok eğer 100’den fazla ölüm varsa başbakanın gitmesi artık şart olmuştur.
Kaza mahalline varan devlet erkânı ayaklarına çizme, başlarına baretleri giyinerek ocağın başına gelir. Ocağın girişinden içeri kafasını uzatarak boşluğa uzun uzun bakar. O sırada flaşlar patlar, kameralar çalışır. Ardından göçükte kalan işçilerin merakla bekleşen yakınlarının bulunduğu alana gidilir... Yapılan açıklamalar ilk büyük maden faciasının yaşandığı 1942 yılından beri aynıdır:
“Patlamanın neden olduğu konusu en ince detayına kadar araştırılıyor. İhmal söz konusu ise gerekenler yapılır. Ama dünyanın her yerinde bu tür kazalar oluyor. Devletimiz bu kazada şehit olan madencilerimizin ailelerine gerekli yardımı en kısa sürede yapacaktır.”
Ve o sözler bir daha ki faciaya kadar rafa kaldırılır, unutturulur.
Hani derler ya; Coğrafya kaderdir!
Bence buradaki coğrafyadan kasıt coğrafi özelliklerden ziyade yönetim biçimi, yani hangi coğrafyada yaşıyorsan yaşa, önemli olan nasıl yönetildiğin.
Japonya mesela, hiç de öyle olumlu coğrafi özellikleri olan bir ülke değil yani hayvan bağlasan durmaz bir coğrafya… En önemli sıkıntısı da deprem biliyorsunuz. Ama nasıl yönetiliyorsa artık, insanlar ölmüyor değil mi?
Orada yöneticiler facialar olmasın, insanlar ölmesin diye tedbirler alırlar. Belki afetlerin önüne geçemez ama insan ölümlerini en aza indirirler.
Bizdekiler ne yapar?
Önce “Afet karşısında kul acizdir. Allah’a karşı gelinmez. Allah böyle afetlerden korusun” diye açıklama yapılır. Ölenler için cenaze törenleri düzenlenir, bu törenlerde yöneticilerimiz aman da ne kadar Müslüman olduklarını göstermek için, sanki asıl vazifesini yerine getirmişçesine din görevlisi imamın vazifesini üstlenip Kuranı Kerim okurlar falan.
Ancak siz öldükten sonra vazifesini hatırlayan devlet erkanı acınızı satın alırcasına size nakdi yardımlar yapar, varsa vergi borçlarınız ötelenir. Çocuklarınıza burs verilir vesaire…
Muhakkak ki Dünyanın her yerinde depremler oluyor. Hem de şiddeti bizdekilerden katbekat fazla.
Ama ne hikmetse Türkiye, İran ve Afganistan gibi deprem kuşağında olan ülkelerde ölüm sayısı diğer ülkelerde yaşanan depremlerin beş on katı diye kafa yoruyorsanız, işte sebep bu; nasıl yönetildiğiniz...
Dedik ya ‘insanların nasıl öldüğüne bakın.’
Hatırlarsınız çöp patladı ve 39 insanımız öldü.
Unutmuşsunuzdur, hatırlatayım; 2021 yılı, Ümraniye’de çöp patladı, 39 kişi hayatını kaybetti, 12 kayıp var ki halen bulunamadı.
Şimdi bu da mı kader Allah aşkına?
Ha, bu konuda yalnız değiliz çok şükür, bizi yönetenlerin ‘canım dünyanın her yerinde oluyor böyle vakalar’ tezini haklı çıkarmak için aktarayım!
Dünyada çöplük patlamasından 19 kişinin yaşamını yitirdiği bir ülke daha var: Sri Lanka...
Hint Okyanusu ülkesi. Yönetim biçimi sözde sosyalist cumhuriyet ama ildiğin diktatörlük…
Ne acıdır ki bu konuda aynı ligdeyiz!
Afyon’da askeri cephanelik patlamıştı, hatırlayım. 25 askerimiz şehit olmuştu.
Yönetenlerin imdadına bu kez de başka bir ülke yetişti Pakistan…
Nitekim, Afyon’daki patlamadan sonra olay mahalline giden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da “Bu olaylar Hindistan ve Pakistan’da da oluyor” diyerek olayın fazla büyütülmemesi gerektiğini belirtmişti.
Ne de olsa Pakistan da bizimle aynı demokrasi liginde ya!
Gerçi Pakistan’daki cephanelik patlamasının sebebi, beceriksizlikten ve yönetim biçiminden ziyade bir intihar saldırısıydı ama olsun. Bize bir emsal teşkil etsin de…
Bu maden faciası konusuna bilahare devam edeceğiz.
İnsanların madenlerde canlı canlı yandığı, toprak altına gömüldüğü bu ülkedeki yaşananlar hepimizi ilgilendiriyor. En başta da yönetenleri…
Tamam ecel gelmiş, kader tecelli etmiş de yönetenler ne yapmış?
Bilahare size net bir mevzuattan söz edeceğim. ATEX yönetmeliği...
İhmalleriyle, kazadan ziyade cinayeti andıran bu konuyu unutturmamak adına…
Bugünlük son sözümüz şu alıntı olsun;
“Eğer bir toplumda akıl ve bilim düşmanlığı dinle meşrulaştırılıyorsa, cehalet dinle meşrulaştırılıyorsa bu o toplumun intiharı demektir.”