Son seçim sonrası CHP'li seçmen üzgün, öfkeli ve hatta küskündü. Haliyle yeni motivasyon gerekiyordu. İşte o motivasyon da büyük kurultay ile geldi. Dünden bakıyorum da CHP hareketli, taban heyecanlı…

Bazen küçük bir değişiklik bile yeter derler ya, gerçi bu değişim büyüktü, anlamlıydı ve önemliydi.

CHP’de kişiler değil sistem yarıştı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkan ismin önemi yoktu. Kaldı ki delege kişilere değil sisteme ve sistem vaadine oy verdi.

Kılıçdaroğlu bana mı öyle geldi bilmem daha ilk konuşmasını yaparken mağlubiyeti görmüş ve kabullenmiş gibiydi. Çünkü ben Kılıçdaroğlu’nu böyle heyecansız ve tutuk hiç görmemiştim. Konuşmasını gerek içerik gerekse duygu anlamında yetersiz bulduğum için etrafımdakilere ‘Kılıçdaroğlu gidiyor’ dedim. Gideceğine dair öngörüm yoktu ve ilk o anda oluştu.

Konuşmasının içe dönük olmasından belliydi parti içinde çok büyük sıkıntılar çektiği ve yelkenlerinin suya indiği…

“Sırtımdan hançerlediler” sözünün muhatabı pek anlaşılamadı. Kimisi üzerine alındı kimisi 6’lı Masa’ya yordu. Ama içe yönelik değerlendirenlerin sayısı oldukça fazlaydı ki bu cümle kurultayın ve Kılıçdaroğlu’nun kaderini değiştirdi.

Kılıçdaroğlu bu kurultaydan yense de yenilse de muzaffer bir komutan edasıyla çıkma ve öyle anılma şansı vardı ama galiba mağlubiyetin yarattığı psikoloji ile nefsine yenik düşüp, kendisine yakışmayan davranışlar gösterdi.

Mesela ben olsaydım, kurultayı ikinci tura bırakmaz, salona girer ve Özgür Özel’in elini kaldırırdım. Hadi onu yapmadı en azından ikinci tur sonuçlanınca salona dönüp rakibini tebrik etmesi ve anlamlı bir veda konuşması yapması gönlümde yer eden Kılıçdaroğlu’na çok daha yakışırdı diye düşünüyorum.

Evet bir mesaj yayınladı; “Büyük önderimiz Atatürk'ün emanetini bugüne kadar onurla taşıdım. Ve bugün, kurultay delegelerimizin verdiği kararla Genel Başkanlık görevine veda ediyorum.

Bugüne kadar mücadelemize omuz veren herkese teşekkür ediyorum. Genel Başkanlık görevine seçilen Genel Başkanımız Özgür Özel'i kutluyor, başarılar diliyorum” sözleriyle yeni Başkan Özgür Özel'i ilk tebrik etti ama bu sözlerin salonda yüz yüze söylenmesi gerekiyordu.

Her ne olursa yine de olsun Kılıçdaroğlu’nu hayırla anmak lazım…

Türkiye'nin politik hayatında gördüğü en demokrat, en zarif ve daha da önemlisi “En dürüst” siyasetçilerden biridir.

Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için elinden geleni yaptı, oylarını yüzde 48'e kadar çıkarttı, daha fazlasına gücü yetmedi.

Çünkü, karşısında devletin tüm imkanlarını seferber eden, kural tanımayan, montaj olduğu bilinen iftira dolu videoları seçim propagandası olarak kullanan bir güç vardı.

Kılıçdaroğlu kurultay konuşmasında “Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım” derken bunu kast ediyorsa doğruydu ama parti içine yönelik bir serzeniş algısı yarattığı için bu sözlerin suçlusu da yine kendisidir.

Bu kurultay sonuçları itibariyle dilerim millete ve memlekete hayırlı olur.

Bu ülkenin güçlü bir muhalefete ihtiyacı olduğundan şüphe yok. Umarım CHP bu boşluğu doldurur. Ama bu şartlarda Özgür Özel’in de CHP’nin de işi pek kolay değil. Yarın değerlendirme yaparken ülkenin yani bu iktidar partisinin ülkeyi ve siyaseti getirdiği noktanın bilincinde olunması gerekiyor ki haksızlık yapmayalım.

Çünkü bu ülkede, bu şartlarda muhalif olmak kişi ya da kurum herkes için çok zor.

Özgür Özel başarılı olur mu? Bilemem…

Kaldı ki böyle cevabı kişilere indirgenmiş soruları hiç sevmem. Çünkü CHP tek adam partisi değildir. CHP ortak aklın, istişarenin, meşveretin en çok uygulandığı neredeyse tek partidir. Ve CHP’nin sadece bir lideri değil, kurumsal yapısı, parti meclisi ve sair organları diğer partilerde olduğu gibi atıl ve hükümsüz değildir.

CHP Kurultayları ikinci aday çıksa da çıkmasa da hep haraketli olur. Kürsüye çıkan delege, genel başkanını, parti yönetimini rahatlıkla eleştirir. Nitekim dün de yine sert açıklamalar yapıldı. Eleştirenleri kimse susturmadı, onlar özgürce düşüncelerini dile getirdi.

İşte, CHP'yi diğer partilerden ayıran özelliklerden en önemlisi de bu.

CHP’nin ve Özgür Özel'in ilk büyük sınavı, 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlerdir.

Yeni Genel Başkan Özel'in, eski başkan Kılıçdaroğlu'nun kazandırdığı başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bütün büyükşehir belediyelerini kazanması, hatta bunların sayılarını arttırması gerekiyor.

Yerel seçimlere 4 ay 24 gün var.

Kurultay bittiğine, değişim kazandığına göre artık CHP'de bütün iç kavgalar bitmeli, tüm örgüt sıkılmış yumruk gibi birbirine kenetlenmelidir.

Genel Başkanlık görevine seçilen Özgür Özel’i kutluyor, kendisine ve yeni yönetimine başarılar diliyorum.