MAK Araştırma’nın, gündeme damgasını vuran güvenilirlik anketi beni hiç şaşırtmadı.
Son 19 yılda, bir zamanların en güvenilir kurumları, en güvenilir meslek grupları sıralaması tepeden tırnağa değişti.
MAK Araştırma, yıllar önce Özal döneminde olduğu gibi tek soru şeklinde sormuş.
Soru şu; Aniden bir yere gidecek olursanız çocuğunuzu kime emanet edersiniz?
Seçeneklerde ise meslek grupları var.
Özal döneminde verilen cevap: “Din Adamına teslim ederim”
Yıllar sonra aynı soruya verilen cevap ise maalesef çok farklı…
Yıllar önce ilk sırayı alan ‘Din adamları’ sınıfı, yıllar sonra ilk 10 arasına bile girememiş.
Dediğim gibi, bu benim için ne sır ne de sürpriz…
Çalıştığım dönemlerden biliyorum, öğretmen odalarının en saygın öğretmenleri Din Kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmenleriydi.
Sair öğretmenlerin onlarla ilişkisi daha seviyeli ve farklıydı.
Onlar muzipliklere, şakalara ve aşırı samimiyetten kaynaklanan sulu davranışlara muhatap edilmezlerdi.
Sonra devran değişti…
Ülke genelinde iktidar ve kurum içinde yetkili oldukları zaman ortaya çıktı gerçek yüzleri…
Ve çok kısa bir süre sonra saygınlıklarını yitirdiler.
MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat, anket sonuçları TV yayınında çarpıcı ifadelerle değerlendirdi.
“Aniden bir yere gitmek durumunda kalırsanız, çocuğunuzu, aşağıdaki komşulardan hangisine teslim (emanet) edersiniz diye sorduk. Meslek grupları yazılmış. İşte doktor var, polis var, hakim var, bilmem ne var, falan? Hangisine teslim edersiniz?
O dönemde, ilk sırada din görevlisine teslim ediyor. İmam, müezzin ya da Kur´ân kursu hocası olan komşuya teslim ediliyor.
Şimdi biz yaptık araştırmayı, ilk 10´da dinle anılan kimse yok.
Niye biliyor musunuz? Toplumda dine, dindara güveni minimize ettik biz yahu!”
Gelen yorumlar arasından seçtiğim bir izleyici yorumu da her şeyi özetliyor;
“Yaklaşık 25 sene önce bir araştırma şirketi, ilginç bir soru sormuş.
Ani bir işiniz çıksa ve karı-koca birlikte gitmek zorunda olsanız küçük çocuğunuzu hangi komşunuza emanet ederdiniz?
Seçeneklerde Öğretmen, Polis, Hâkim vs. gibi birçok meslek mensubu var.
İlk sırada, "Din görevlisine" teslim ederdim cevabı çıkmış.
Aynı soru yakında yapılan bir ankette de sorulmuş.
Sıkı durun; sadece 25 yıl sonra, çocuğunu emanet edebileceği komşular içinde Din görevlisi ilk onda yok.
Nasıl iyi mi gidişat?
Memnun musunuz son 20 yılın "muhafazakâr iktidar" mensupları.
Mutlu musunuz TV ekranlarında birbirlerine hücum eden ilahiyatçılar.
Mesut musunuz bize Kuran yeter deyip ilme, âlime, rehbere ihtiyaç yok diyen mealciler.
Mutmain misiniz cemaat taassubuyla; kendinden gayrısını kâfir ilan eden, kaba softa ham yobazlar.
Ya siz, asıl siz huzurlu musunuz?
Ezanla camiye gelip, cemaatten önce tüyen Din görevlileri, imamlar, müezzinler, kayyumlar...
Cevabınız evet ise,
"Çocuğumu ilk Papaz komşuma bırakırdım" cevabı gelinceye kadar aynen devam...”
Referansı İslam olanların iktidarında, din itibarını ve din adamları saygınlığını yitiriyorsa, vay halimize…
Yaklaşık iki yıl önce, KONDA araştırma şirketinin 10 yıllık toplumsal değişim başlıklı araştırmasına göre; Kendini dindar olarak tanımlayanların oranı 10 yılda yüzde 55’ten yüzde 51’e gerilemişti.
Kendini ateist olarak tanımlayanların oranı yüzde 1’den yüzde 3’e, kendini inançsız olarak tanımlayanların oranı ise yüzde 1’den yüzde 2’ ye çıkmıştı.
Memleketin şirazesi kayıyor, dengeler değişiyor.
Bu değişimi sokakta ve sosyal alanda zaten görüyor, yüzde 99’u Müslüman olan hele hele referansı İslam olan bir iktidar döneminde her türlü sosyal azgınlığın gittikçe artmasına bizzat şahit oluyoruz.
Oysa ki, dindar insanların iktidar dahil her alanda etkin olduğu bir dönemde doğal olarak dindarlığın artması beklenirdi, değil mi?
Görünen o ki tam tersi olmuş.
İşin uzmanları Deizm’in gittikçe artmasına özellikle de İmam Hatip mezunları arasında gittikçe yayılmasına şaşırıyorlarmış!
Ben de onların şaşırmalarına şaşırıyorum.