Bir ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak için öyle uzun boylu araştırmalara, bilimsel ve sosyolojik veriler içinde kaybolmaya hiç gerek yok. Bir düşünürün dediği gibi; “Bir ülkenin nasıl/neyle/ne şekilde yönetildiğini anlamak için, insanların nasıl öldüğüne bakmak yeterlidir.”
Kaşıkçı cinayetinden sonra yine uluslararası boyutu olan bir cinayet ile nasıl yönetildiğimizin fotoğrafı ortaya çıktı.
Kuryelik yaparak ailesinin geçimini sağlayan 38 yaşındaki, biri otizmli iki çocuk babası Yunus Emre Göçer, kendisine teslim edilen paketi, bildirilen adrese götürürken, Somali Cumhurbaşkanının oğlunun kullandığı aracın arkadan çarpması sonucu hayatını kaybetti.
Olabilir, herkes kaza yapabilir ama sonuç önemlidir. Adaletin tecelli edip etmemesi herşeyden önemlidir. Peki adalet tecelli etti mi? Bakalım.
Kurye Yunus Emre Göçer olay yerinde bilincini kaybediyor, kanlar içinde Samatya Devlet Hastanesi’ne kaldırılıyor. Hastanede entübe ediliyor ve yoğun bakıma alınıyor. Hatta o kadar ki, Yunus Emre’nin arkadaşları hastaneye, onun öldüğünü zannederek gidiyorlar. Bu esnada Göçer’in bilinci kapalı, konuşamıyor.
Yunus Emre Göçer, hastanede canıyla cebelleşirken, Mohammed Hassan, olay yerine intikal eden polislerin eskortluğunda, yine siyah BMW’siyle, Polis Merkezine gidiyor, polislere ifade veriyor. Yunus Emre Göçer’in kullandığı motosikletle bir anda önüne kırdığını, kendisinin frene bastığını, çarpmamak için manevra yaptığını ama yine de kazaya engel olamadığını anlatıyor. Hatta Yunus Emre’nin kask takmadığını da ekliyor. Olayın görgü tanığı olmadığı için sadece bu ifadeye dayanılarak bir tutanak tutuluyor ve savcılığa gönderiliyor.
Fakat ortada kazanın öznesi olan ölüm döşeğinde bir yaralı da var. Hastanedeki polise Göçer’in ifadesinin alınması söyleniyor. Ama Göçer’in bilinci kapalı. Doktorlar “İfade veremez tutanağı” hazırlayarak Göçer’in bilincinin kapalı olduğunu kayıt altına alıyor.
Peki kamera kaydı yok mu? O da isteniyor. İBB’den kayıtlar gelene kadar her ne oluyorsa oluyor, Savcılık, Mohammad Hassan’ın karakoldan salıverilmesi talimatı veriyor.
Tutuklamayı bırakın, Hassan’a ne bir gözaltı işlemi uygulanıyor, ne de yurtdışına çıkış yasağı gibi bir tedbir kararı alınıyor. Bir motosiklete arkadan çarpan Mohammed Hassan, yaralının entübe ve bilinci kapalı olduğu bilinmesine rağmen yarım saat ifade veriyor, belki bir çay içiyor ve elini kolunu sallaya sallaya karakoldan salıveriliyor.
Peki neden? İşte bu soru, Mohammed Hassan’ın Somali Cumhurbaşkanı Hasan Sheikh Mohamud’un oğlu olmasıyla daha enteresan bir boyut kazanıyor. Peki şüphelinin bu kimliği biliniyor mu? Elbette çünkü şüpheli Hassan, kazayı Somali Büyükelçiliği’ne ait bir araçla işliyor.
Kurye Yunus Emre Göçer, yoğun bakımda entübe halde olmasına rağmen salınan Hassan, olaydan 2 gün sonra, 2 Aralık’ta Türkiye’yi terk ediyor. Kaçak yollardan gittiği düşünülmesin, Hassan hakkında yurtdışına çıkış yasağı da olmadığı için tarifeli uçakla terk ediyor ülkeyi! Savcılığın elinde Hassan’ın yurtdışına çıkış kaydı bile var!
Hassan’ın yurtdışına kaçmasından 4 gün sonra 6 Aralık’ta kurye Yunus Emre Göçer, hayatını kaybediyor. Böylece taksirle yaralama suçundan başlayan tahkikat, taksirle ölüme sebebiyet verme tahkikatına dönüşüyor. Fakat Göçer’in ölümü sürpriz değil, zaten öleceği doktorlar tarafından da tahmin ediliyor. Buna rağmen bir tedbir kararı alınmıyor. Göçer’in ölümünden 1 gün sonra, 7 Aralık’ta ise bilirkişi raporu dosyaya giriyor. Kamera kayıtları izlenerek yapılan bilirkişi raporu Hassan’ın ifadeleriyle hazırlanan ilk tutanağın yalan olduğunu ortaya koyuyor. Siyah BMW’nin durabileceği mesafe olmasına rağmen yavaşlamadığı, hızını kesmeden motosiklete çarptığı raporda kayda geçiriliyor. Kaza esnasında trafik durumunun veya hava koşullarının kazanın oluşmasına sebebiyet verecek mahiyette olmadığı da kazanın meydana gelmesinde ASLİ KUSURLU olduğu da belirtiliyor.
Yunus Emre Göçer’in bu kazanın oluşumunda 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda belirtilen herhangi bir maddeyi ihlal ve kusurunun bulunmadığı da değerlendiriliyor.
Yani; Göçer, hiçbir suçu olmamasına rağmen hayatını kaybetti. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohammed Hassan ise asli kusurlu olmasına rağmen salıverildi.
Peki savcılık, bilirkişi raporunun ardından ne yapıyor? Trajikomik biçimde yakalama kararı çıkarıyor ama Hassan yurdu terk ettikten sonra…
Göçer’in katili Hassan şimdi yurtdışında, Göçer ise geride biri otizmli iki çocuk ve bir acılı eş bıraktı. Arkadaşları ve ailesi Göçer’in yasını tutuyor.
İşte bu ülkenin nasıl yönetildiğinin fotoğrafıdır bu…
Adaletin kime ve neye göre tecelli edip etmediğinin göstergesidir.
Eğer adamınız yoksa, eğer arkanız sağlam değilse ve eğer sırtınızı siyasi erke dayamadıysanız pisi pisine ölümlere hazır olun demektir bu…
Yazıklar olsun…