CUMHURBAŞKANIMIZ bundan yaklaşık bir hafta önce katıldığı Kazan’daki Bricks Zirvesi’nde Rusya lideri Viladimir Putin ile de bir görüşme ortamı buldu...
Güney Afrika, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin gibi ülkelerinin ağırlıklı olarak katıldığı zirveye Türkiye Heyeti de katıldı. Zirvede elbette ki ateş çemberine dönen Ortadoğu sorunları da masaya yatırıldı.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Brick Zirvesi’nde uzun bir konuşma yaptı ve Ortadoğu’da ve özellikle Filistin topraklarında yaşanan faciaya değinerek çeşitli önerilerde bulundu.
Zirve oturumu devam ederken, Cumhurbaşkanımıza başkentte TUSAŞ’a yapılan saldırı ve şehitlerimizin haberi verildi. Cumhurbaşkanımız da zirveye katılan liderlerin taziyelerinden sonra terör konusunda da fikirlerini dile getirdi, şehitlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
BAHÇELİ KUYUYA BİR TAŞ ATTI!
Ankara’daki bu bombalama olayından 30 saat önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, o çok konuşulan ve tartışılan grup toplantısındaki konuşmayı yaptı. Bahçeli, buna göre terörist başı Abdullah Öcalan’ı Gazi Meclis’e davet ediyor ve orada bir konuşma yaparak, teröristlerin silah bırakmasını öneriyordu.
Yıllar önce, Ak Parti yönetimine Apo’nun asılması için ip sallayan Bahçeli bu defa terörist başını Meclis’te konuşup, teröristleri silah bırakmaya davet ediyor.
Sormazlar mı adama, “Sen yıllar önce bu teröristin idam edilmesi için AKP yönetimine ip atmıştın, şimdi ise aynı terörist başını bu aziz milletin Gazi Meclisi’ne davet ediyorsun!”
Bu nasıl bir yaman çelişkidir Devlet Bahçeli?
Biz yıllar önce terörist başının idam edilmesini isteyen Bahçeli’ye mi, yoksa, aynı teröristi Millet Meclisi’ne davet eden Bahçeli’ye mi?
ZİRVES DÖNÜŞÜ UÇAKTA NE KONUŞULDU?
Cevap bekleyen birçok soru var kafamızda dolaşan… Acaba Devlet Bahçeli, böylesine radikal bir Öcalan çıkışı yaparken, Cumhur İttifakı’nın büyük partisi AKP yönetimine ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bu fikri görüştü mü?
Görüştü ise ne cevap aldı?
Ve öte yandan, Cumhurbaşkanımızın her yurt dışı ziyaretlerinde yanı başında bulunan onlarca gazeteci, acaba dönüş yolunda, “Sayın Cumhurbaşkanım, ortağınız Devlet Bahçeli, terörist başını Millet Meclisi’ne davet ediyor. Bu konuda daha önce istişare ettiniz mi?” diye bir soru sormuyor.
Bu ve benzeri soruları Cumhurbaşkanımıza sormayan bu gazeteci güruhunun o uçakta ne işi var?
Sizler orada konu mankeni olarak mı bulunuyorsunuz?
GAZETECİLİĞİN MİSYONU MU DEĞİŞTİ?
Gazeteci dediğin, aslında şeytanın avukatlığına soyunur. Ve herhangi bir konuda millet adına, sorulması gereken soruları lidere yöneltir ve cevap alır.
Zira, Atamızın da dediği gibi, “Basın milletin müşterek sesidir.”
Siz orada temsil ettiğiniz gazete ve millet adına bulunuyorsunuz.
Bir gazeteci, olayın taraflarına en önemli konuda sorular yöneltmeyecekse o uçaktaki gazeteci makulesinin arasında ne işi var?
Ve 20 civarındaki gazeteci, uçakta geyik muhabbetine iştirak ediyor; sonuç sıfır, elde var sıfır…
Oysa ki, o uçağa bir daha alınmamak pahasına bir gazeteci çıkıp, “Sayın Cumhurbaşkanım, Bahçeli’nin konuşmalarını nasıl yorumluyorsunuz? Hükümet olarak böyle bir girişiminiz olacak mı?” sorusunu yöneltmiyor.
Ve bu meslektaşlarımız, Cumhurbaşkanı uçağı ile seyahat edince gazetecilik mesleğini tam anlamıyla (!) icra etmiş oluyor.
Dikkat ederseniz, hep aynı gazeteler, aynı televizyon kanalları ve hep aynı kişiler var uçakta. Bunlar Türk basınının imtiyazlı sınıfı mı, yoksa yüz karası mı?
Bu sorunun cevabını varın siz bulun…
*************
ANLAMLI SÖZ
“Değerli gazeteci kardeşim, gazetecilik ülke ve insanlık adına çok önemli bir meslektir. Gerekirse, kalemini kır ama sakın satma…”
SEDAT SİMAVİ
**************