Sanal medya, Prens Bin Selman’ın Atatürk’ü örnek alacağı iddialarıyla çalkalanıyor.

Baktım, iddia Levent Gültekin’e ait.

Levent Gültekin: “Suudi Arabistan'da çalışan bir iş adamı arkadaşım söyledi, Prens Selman çevresine 'Ben Suudi Arabistan'ın Atatürk'ü olacağım' diyormuş. Suudi Arabistan bizim 100 yıl önce yaptıklarımızı yapmaya çalışıyor, biz de Suudi Arabistan'a dönmeye çalışıyoruz" diyor.

Olabilir mi? Olur.

Benzeri bir iddiayı 2017 yılında Ertuğrul Özkök de dillendirmişti.

Suudi kardeşim gün gelecek Atatürk’e de döneceksin" başlıklı yazısında şöyle demişti;

Atatürk’ten esinlenerek yüzünü batıya dönmeye çalışan, cumhuriyeti hedefleyen Arap liderler oldu mu?
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ılımlı İslam’a döneceğini açıkladı ya...
Baktım bütün dünya, herkes şaşırmış... Ben şaşırmadım...

Çünkü aklın yolunun er veya geç bu olacağına kendim kadar emindim.

Çünkü, İslam’ın böyle bir uygulamasının, insan denilen varlığa uygun olmadığını çok iyi biliyordum.

Çünkü İslam dünyasını bu bataklıktan çıkaracak bir medeniyet yolu varsa eğer...

Bunun Atatürk’ün bundan 90 yıl önce çizdiği yol olduğunu çok iyi biliyordum.

Çünkü biliyordum, emindim ki...

Her makul Müslüman’ın gönlünde Atatürk’ün bir izi vardır...

Biliyordum, emindim ki... Yirminci yüzyılda yaşamış her Müslüman’ın aklında, onun çizdiği yola bir hayranlık vardır...

İşte işaretleri gelmeye başladı... Arap dünyasının gerçek baharı, bir gün Atatürk’ün bütün Müslüman dünyasına gösterdiği yol aydınlandığında anlaşılacaktır...”

Ortadoğulu ve Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli de bu iddiayı teyit eden konuşmalar yapıyor yıllardır;

Kaddafi’den Saddam’a ve Nasır’a kadar pek çok Arap lider, Atatürk’ü örnek almaya çalıştı. Ancak başarılı olamadılar, çünkü karşılarında Müslüman Kardeşler oldu. Atatürk, 1923’te laik cumhuriyeti kurunca, ‘Laik cumhuriyetler bütün Ortadoğu’ya yayılırsa hapı yuttuk’ diyen emperyalist ülkeler Türkiye’de yenildikleri için bunun önünü kesmek zorundaydılar. Bu yüzden de Müslüman Kardeşleri kurdular.”

Bu noktada ‘Müslüman Kardeşler’ için bir parantez açmamız gerekiyor.

Malumunuz Türkiye yani mevcut iktidar, bu Müslüman kardeşler sevdası yüzünden, Ortadoğu politikamızı değiştirdi.

Başta mısır olmak üzere, pek çok İslam ülkesi ile aramız bu ilişki yüzünden açıldı.

Türkiye, Akdeniz’de bu sebeple yalnızlaştırıldı.

BOP’un hayata geçirilmesiyle birlikte, en yakın dostumuz, ortak parlamento toplayacak kadar yakınlaştığımız Suriye başta olmak üzere, bütün İslam ülkeleri ile kavga etmeye başladık.

Haliyle çevremizde dost kalmadı ama iktidar bunu bizlere “Değerli yalnızlık” cinsi süslü bir kelimeyle yutturdu maalesef.

Diyeceksiniz ki, bu Davutoğlu’nun halt etmesiydi.

Değil. Bu iktidarın bilinçli politikasıydı, ki ‘değerli yalnızlık’ sloganını ortaya atan kişi, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın dış politika başdanışmanı ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, şimdiki MİT Başkanı İbrahim Kalın idi…

Türkiye Ortadoğu'da yalnız kaldı’ iddiası doğru değil ama eğer bu bir eleştiri ise o zaman söylemek gerekir. Bu, değerli bir yalnızlıktır” diyen bizzat Kalın’dı…

Neyse ki Mısır ile ilişki kurmaya başladık. Rabia’yı unuttuk, Sisi ile kucaklaştık.

Bu ‘U’ dönüşünün adını da ‘normalleşme’ koyduk.

Bu bir ‘normalleşme süreci’ imiş.

Nitekim SETA Başkanı; “Erdoğan’ın Kahire’ye Sissi’nin ayağına gitmesiyle normalleşme politikasının bir halkası daha tamamlanmış oldu” diyor.

Şimdi kalkıp; İyi de Türkiye ne zaman normalden anormale geçti de yeniden normalleşmeye dönüyor?
Türkiye neden normalden anormale döndü de normale dönmek için çabalıyor?
Türkiye’yi anormal dış politikaya kim geçirdi?
Sorumlusu kim?

Bu anormal dış politika ile kayıplarımızın hesabını kim verecek, diye sormayın.

İktidar canı ne istiyorsa onu yapar, baktı ki uymadı, döner yeniden yapar. Size mi soracak?

Neyse mevzumuz Atatürk.

Ortadoğu’dan Türk Cumhuriyetleri’ne, Afrika’dan Güney Amerika ülkelerine kadar, bütün mazlum, ezilen, sömürülen ülke ve halklarının umudu olan Atatürk…

Nesebi belirsiz soysuzların ‘soysuzluk’ ile itham ettiği Atatürk…

Bu durumlarda artık klişe haline gelen bir kapak kullanılıyor. Ben de son söz olarak kapak niyetine buraya bırakalım;

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et…
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk’e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.