DEVA Partisi, “Muhalefet ne yapacak? Muhalefetin projesi yok” diyenlere cevabını eylem planlarıyla veriyor.

DEVA Partisi, Türkiye’nin çözümlerini çalışıp, bütçesini, takvimini detaylarıyla ortaya koyan ve “eylem planları” adıyla açıklayan ilk siyasi parti…

Önceki gün 19. eylem planlarını kamuoyuna açıkladılar.

Kısmen takip ettim ve ayrıntılarını DEVA Partisi Adapazarı ilçe Başkanı Ahmet Özkan’dan rica ettim. Sağ olsun ayrıntılı bir açıklama gönderdi, özetle aktarayım;

“19. eylem planımızın konusu “kadın politikaları”. Eğitimden sağlığa, sosyal hizmetlerden iş hayatına, yargıdan sanata kadar her alanda kadın odaklı bir dizi çözüm içeriyor.

Biz kendi partimizde cinsiyet kotası uygulayarak ki yüzde 35 cinsiyet kotası kadın-erkek ayrımı yapmadan, partiyi ana kademe-kadın kolları diye de ayırmadan bir sistem kurduk. Kadınlar her il ve ilçe teşkilatımızda en az yüzde 35 oranında yönetimle temsil ediyor. Yani kadınların ve gençlerin bizzat yönetim yapısı içerisinde olması oy veren karar veren mekanizmaların içinde yer almalarını önemsiyoruz. Partimizi kurarken tüzüğümüze bütün bunları yazdık. Ve o şekilde yola çıktık.

Hukuksuzluktan, şiddetten kurtuluşun yolu kadınların emeğidir. Ekonomik krizden kurtuluşun yolu, kadınların aklıdır. Özgür ve zengin Türkiye’nin yolu; kadın-erkek, genç-yaşlı; topyekûn birlikte çalışmaktan geçiyor. İşte tam da bu nedenle, kimseyi geride bırakmayacağız, bu yolu hep beraber yürümek zorundayız.

Kadın hakları üzerinde tepinen siyaseti üzülerek izliyoruz. Belli ki seçimi kaybedeceğini anlayanlar “Türkiye’yi kadınlar üzerinden kutuplaştırırsam acaba yine kazanır mıyımın” derdine düşmüşler. Bunlar siyasi tarihimiz boyunca benzerini gördüğümüz hamleler, Türkiye bu filmi ilk kez seyretmiyor yani. Böyle seçimlere 3-5 ay kala yapılan bazı siyasi mühendislikler yapılıyor. Mesela baş örtüsü konusu….

Başörtüsü ile ilgili düzenlemeler 5 dönemden, 20 yıldan sonra akıllarına geliyor. Çünkü seçim yaklaştı ve iktidar zorda…

28 Şubat’la mücadele edeceğim diye bu vatandaşlarımızın desteğini alanlar 20 yılın sonunda kadınların başörtüsünü, “siyasi pas almak, siyasi gol atmak” konusu yaptılar,

Maalesef ülkemizde başörtüsü hakkı, muktedirlerin baskı aracına dönmüştü. Anayasada ve yasalarda hiçbir yasak olmamasına rağmen, hukuk tanımadan kadınlara zulmetmişlerdi. Kadınlar en temel haklarından mahrum bırakılmıştı.

Biz bu nöbetleşe zorbalık döneminin bitmesini istiyoruz. Herkes için özgürlük herkes için adalet herkes için hak hukuk olmadan bu sıkıntıların çözülmeyeceğini görüyoruz.

Bugüne kadar laikliği de dindarlığı da kadınlar üzerinden tanımladılar, kadınları kulandılar.

Ama yeter artık, biz yarınların Türkiye’sinde böyle bir şey görmek istemiyoruz. Kadınların mutlu, özgür ve eşit olmadığı yerde kimsenin yüzünün gülmeyeceğine inanıyoruz.

İşte bunun için, kadının siyasi ve ekonomik gücüne güç katmaya hazırlanıyoruz.

Bunun için İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçireceğiz.

Kadınların ekonomik açıdan güçlenmesi de önemli bir hedef. Biz, kadınlara iş imkânları mutlaka sunacağız. Kadınların hem çalışma hem de ücretlendirme şartlarını iyileştireceğiz

Maalesef bu acı bir gerçek dünyada da öyle. Kadınlar ne erkekler aynı işi yaptığı halde maaş ve gelirler de farklılıklar var.

Ama ülkede demokrasi ilerledikçe bu makas daralıyor. Biz “Eşit işe eşit ücret” anlayışı getireceğiz.

Ayrıca kadının iş yerinde maruz kaldığı mobbing gibi durumlarda da mücadele edeceğiz.

Çalışan anneler için kreşler son derece önemli. İşletmelerin kendi çalışanları için kreş açmalarını ya da bir kreşle anlaşmalarını teşvik edeceğiz. Kreş açmayan ya da açık kreşlerle sözleşme yapmayan iş yerlerine ise yaptırımlar uygulayacağız.

Malumunuz, kadınların iş hayatından kopması kadın erkek arasındaki eşitsizliğin önemli nedenlerinden birisi… Bu nedeni ortadan kaldıracağız.

Ayrıca kadınların sadece “iş bulan” değil, aynı zamanda “iş kuran” insanlar olmasıyla ilgili de özel bir gayret göstereceğiz. Kadın girişimciyi destekleyeceğiz. Kadın üreticiyi destekleyeceğiz. Kadın esnafı destekleyeceğiz. Kadın zanaatkarı destekleyeceğiz. Çünkü biz şunu biliyoruz ki kadın varsa çözüm var, kadın varsa kalkınma var, kadın varsa bereket var…

Bir şey daha; Kadınlar sosyal devlet dışında hiç kimseye, hiçbir kuruma, hiçbir gruba mecbur kalmayacak. Kadın maddi imkansızlıklar sebebiyle sosyal devlet dışında hiç kimseye muhtaç olmayacak. Haliyle kadın bazı değerlerinden taviz vermek zorunda bırakılmayacak.

İhtiyacı olan ailelere “Asgari Gelir Desteği” projemizi uygulayacağız. Konu aynı zamanda 6’lı masanın da gündeminde… Diğer partilerin de benzer projeleri ile birleştirip tek bir proje haline getirme gayretimiz de var.

Hiçbir vatandaşımız hiçbir hane halkı asgari gelir seviyesinin altında kalmasın istiyoruz.

Aynı zamanda çalışma imkânlarının sunulması da yani kadınların çalışarak alnın teriyle bileğinin gücüyle çalışarak ve bizzat çalışma hayatının içinde olarak hayatını kazanması da zaten bu sosyal devlet sosyal yardımda olan ihtiyacı azaltacak.

Şu andaki hükümet, kaç milyon insana yardım dağıttığı ile övünüyor değil mi? Yoksulluk sınırının altına düşür milleti, insanları yoksullaştır, topladığın vergileri heybeye doldurup o heybeyle git zaten parası olana ver, kur korumalı diye faiz diye ver ondan sonra da ‘bak ben milyonlarca kişiye yardım ediyorum’ diye övün.

Bizim amacımız, yokluğu ve yoksulluğu ortadan kaldırmak, yardıma ihtiyacı olan vatandaş sayısını azaltıp vatandaşlarımızın kendi çalışmalarıyla kendi emekleriyle kendi hayatlarını sürdürmesini ve bu şekilde hiç kimse tarafından istismar edilmemesini ve haliyle seçmen deposu olarak görülmemesini sağlamak.”

Teşekkürler Ahmet Özkan…