Sevgili okurlar,
Kim ne derse, desin, Türkiye’nin en önde gelen sorunu; “ekonomiktir”, kimse de  bu sorunu, gözardı edemez!
“Bunu bizzat, yerinde gören, yaşayanlar olarak, dillendirenlere kulak vermek ve gelecekteki, sosyal, kültürel patlamanın önüne geçmek”, gerekir...
“Siyasi, hamaset nutukları ile kimse, bu önemli sorunu gizleyemez, hasıraltı edemez!”
Nerede olursa, olsun, “karşınıza bu pahalılık” çıkıyor!
“Fiyatlar”, almış başını gidiyor!..
Satın aldığın her şey, ateş pahası!..
“Gıda ürünlerinden, tekstil ürünlerine ve sanayi mamullerine, yapı malzemelerine uzanan periyotta, her şeyin fiyatı, Euro, Dolar gibi günlük olarak” değişiyor..
Bir ürünün fiyatını, “sabit tutmak”,  ne mümkün!
Ama “,Ankara’dan hala, siyasi nutuklar” atılmaya devam ediyor!..
Neymiş, “enflasyon canavarı” dizginleniyormuş!
“Euro-Dolar’daki az gerileme, sanki bayramlık mesajlar gibi” halkla paylaşılıyor..
Ama, “çarşıda, pazarda durum”, gerçekten çok farklı..
Yanisi, mızrak çuvala sığmıyor!
“Bu hamaset nutuklarına, bu gaz vermelere”, halkın karnı tok!

TÜRKİYE ÇOK PAHALI!
22 Yılda, gele, gele kara taşa dayanıldı!..
“Bu siyaset ile bir adım öteye gitmek, yarınları garanti altına almak”  gerçekten zor..
Bunları, “siyasi tarafgirlik” içinde yazmıyorum..
Bu memleketin, bu vatanan bir evladı olarak,” gördüklerimizi, yaşadıklarımızı ve bizzat, Avrupa’da izine gidip geri dönen milyonlarca Avrupalı Türklerin  gözü, kulağı ve sesi” bağlamında  yazıyorum..
“Türkiye, çok pahalı!..”
Fiyatlar uçmuş!..
Avrupa bile, bu fiyatları kıskanmıyor, izliyor bizi!
Geri dönen, her vatandaşın dilinde, bu iki kelime var;” Türkiye pahalı değil, çok pahalı!”
Peki, “ bu memleketin hali, ne olacak”diyenlerin sessizliğine ne demeli?

ANKARA’YA YÜRÜYORUZ!
İşte, bu meyanda, işçilerin, memurların temsilcileri o beklenen pankartı, birçok kentin ana caddelerine bakan binaların, duvarların gövdesine asıldı..
“Geçinemiyoruz, Ankara’ya yürüyoruz!”
Bu eylemin, tepesinde, hemşerimiz,  bir işçi temsilcisi  olan, Ergun Atalay var!
Adapazarı merkezden, “Dar Sokaktan, Tren Garı’na” doğru yürüyorum..
Mis gibi kokusu ile çatlamış, patlamış kestanelere gözüm takıldı..
Mevsimidir kestanenin..
Yemesende olur..
Ama, “Ekim, Kasım ayı, yani Sonbahar’ın bir başka kara elmasıdır” kestane!..
“Tadımlık da olsa! Almalıyım!..
Selam verdim, tezgahı başında oturan emekçi ile göz, göze  geldim..

AMCA, AMCA!
Tam fiyatı soracaktım ki, bir genç kız,” Amca 20TL’lik verebilirmisin” diye seslendi?
“Veremem kızım, 20 TL’ye, iki tane versem, sana yazık, versem bana yazık!..Sonra, sosyal medyalık olurum!”
Evet, 100 Gr. 70 TL..
Anlayacağınız, pişmiş kestane,bu mevsimde,  esnafımızın tezgahında 700TL.

Velhasıl, eşim 70 TL’ye kıyıp,  altı tane kestane almış..
“Hepsini yedim” diye ekledi..
Gülüştük...
Ben de, onun yaptığını yaptım..
Kestanenin, ilk olarak tadına baktım..
Donatım’a giden, minibüslere doğru hareket ettim..

ZORDAYIZ, GEÇİNEMİYORUZ!
O da ne, Tren Garı duvarında dev bir pankart..
“Zordayız, geçinemiyoruz” başlığı ile Ankara’da yapılacak bir eyleme davet var!..
'Zordayız, geçinemiyoruz' sloganıyla organize edilen miting, 20 Ekim Pazar günü saat 11.00’de Ankara Tandoğan Meydanı'nda  gerçekleştirildi.
Eyleme katılmak üzere, Sakarya’dan 50’ye yakın otobüs ile işçi temsilcileri seslerini duyurmak için, Ankara’ya gitti..
TÜRK-İş’ten yapılan açıklamada, “Bu miting, şimdiye kadar çalışma hayatının sorunları üzerine yapılmış, en büyük buluşma olacak. İşçiler, emekliler ve geçim sıkıntısı çeken herkes davetli. Zordayız, geçinemiyoruz diyerek sesimizi duyuracağız.” bilgileri yer aldı..
“Zordayız, geçinemiyoruz!”

DİBE VURMUŞ SİYASETSİZLİK?

İşçilerin Ankara izlenimlerini sonra paylaşacağız..
Ülke, yangın yeri ama, ah, şu siyaset!
Ya da siyasetsizlik!..
Fiyatlar almış, başını gidiyor!..
Bizimkiler, “siyaset adına, kötü siyasete, dibe vurmuş siyasezliğe, sahip çıkmaya” devam ediyor..
İnat bu ya, illa da Hasannn!
Hasan, adına, ülke olarak tepetaklak gidiyoruz uçuruma!
Daha neyini yazayım, memleketin?
Pişmiş kestane, 700 TL, pişmemişi, 300 TL..
Haydi ye, yanına yaklaş bakalım?
Yusuf Cinal yazıyor, 21 Ekim 2024