Sevgili okurlar,
Sakarya'nın önemli değerlerinden biridir, Semih Saner..
Bugünün gençleri Semih Saner'i nereden bilecekler ki?
Ama, “Sakarya'nın sosyal, kültürel, ticaret hayatına, önemli katkılar yapanlardan birisi olarak, Semih Saner adını, Sakarya yaşam tarihine” altın harfler ile yazanlarımızdandır..
Yaşı 80'e varmış olan, bu değerli büyüğümüz, “hala üretmek, çalışmak, meşgul olmak, yaşadığı çevreye katkı sunmak için çabalıyorsa”, onun bu isteğine gerçekten şapka çıkarmak gerekir..
Neden mi?
Bizlerde, yerleşmiş, hatta kalıplaşmış bir söz, bir deyim vardır?
“Yaş yetmiş iş bitmiş” diye?
Geçtiğimiz günler, Brüksel'de bir markette alış-veriş için bulunuyordum..
Türk toplumunun, “çarşı-pazar, market alışkanlığını” bilmeyenimiz yoktur..
NE VAR, NE YOK?
Çarşı, pazarda buluşulur, alış-veriş yapılır ve ayaküstü de olsa, o sohbetlere doyum olur mu?
Hele yaban ellerdeyseniz?
“Gız Hatçe, memlekette ne var, ne yok” Türkçe sözlerini işittiğinizde şaşırmak yok?
Zira, bu Brüksel'de böyle, Gent, Anvers, Liege, Genk ve diğer kentlerde de, böyledir..
“Emirdağ'ın Salı pazarı”, taşınır taaa buralara!..
Ama, “o taş gibi bakraç yoğurtları”, ara ki, bulasın?
Neyse?
Yolu, Brüksel'de bir markette kesişen, üç Emirdağlı vatandaşımız sohbetteydi..
Oradan, buradan ve Türkiye'deki hayat pahalılığından dem vurulan sohbette, söz dönüp dolaşıp, “sağlık konularına” geldi..
Biri, “bizim köylü, Ahmet efendi de hayatını kaybetti” diyesiydi..
Öte, “Dudu Hanım'ı da berzah alemine göndirdik” dedi!
Duygusallığın zirve yaptığı bir sohbet bu!
Üçüncüsü, “Cenazeler memlekete gönderildi “ demeyi de, ihmal etmedi hani!?
Laf biter mi?
Öteki, tekrar lafı yetiştirdi?
“Ah be güzelim, yaş yetmiş iş bitmiş” diyerek, o mutlak sona, sözü getirerek ,sohbeti noktaladı..
Öyle ya, yaş yetmiş, iş bitmiş!
Bana baktılar, şaşkın, şaşkın, ne söyleyeceğimi merak ediyorlardı..
70 YAŞIN CAZİBESİ?
“Hey beyler, hanımlar, Şu Belçikalılardan, hiç örnek almaz mısınız?”
Şaşkınlıkları, bir kat daha arttı?..
Bakınız, “yaşları 70 Ama, hala püfür, püfür sokaklarda, hayatı dolu, dolu yaşamaya çalışıyorlar” dedim..
Gerçekten, “yarın kaygısı olmayan Belçikalıların hayata bakışları, tutunmaları, yaşama sevinçleri, heyecanları” bizden çok farklı..
Yaş 70, İş bitmiş ha?
Şöyle düşündüm, vatandaşlarımız haklıydı?
Haklılıklarının izleri mi?..
70 Yaşta, saklı değildi?
YOLUNA SAÇLARI SÜPÜRGE ETMEK?
Biz Türklerde, anne ve baba olarak, doğan çocukların hayata hazırlanmasının sınırı yoktu?
“Doğum, okul, askerlik, evlilik, çalışma hayatı, ev bark, iyi bir iş sahibi olması”, ailenin vazgeçilmezleridir..
Anne, “kızı ve oğluna, senin yoluna saçlarımı süpürge ettim” diye, boşuna söylenmez, biliriz!
“Dişinden, tırnağından artırarak, geleceğe kızını, oğlunu hazırlayanlara, kıl kanat yaşamaya özen gösterenlere”, Allah yardım etsin!
“Türkiye'de doğan, büyüyen, hayata atılan gençlerimizin, böyle bir yarın kaygısı” vardır, ne yazık ki!
Belçika mı?
Burada bir genç, 18 Yaşına kadar aile sorumluluğundadır..
Sonra, devlet gereğini yapar!
Kısacası, “Belçikalı gençlerin böyle bir yarın kaygısı” yoktur!
SANER REKLAM?
Uzatmayalım, Semih Saner, ”Saner Reklam Ajansını” kurduğu o 1960'lı yıllardan itibaren, Sakarya'nın sosyal, kültürel, sportif, ekonomik kültürüne, büyük hizmet edenlerimizdendir..
Öyle ya, yaş 70 Olunca bizimkiler unutulur!?
Semih Saner ustamızı hatırlayan,” Valimiz, Kaymakamımız, belediye başkanımız, sivil örgütlerimiz”, var mıdır bilmem?
“Hatırlansa, onore edilse, deneyim ve tecrübelerinden faydalanılsa”, kime ne zararı olur?
Hatta, Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi de devreye girse?
Hatta, “o zengin arşivi değerlendirilse, şehir hafızasına kazandırılsa, adı bir sokağa, bir hizmet binasına verilse” güzel olmaz mı?
İLK FIRSATTA ZİYARET?
Sevgili, muhterem Semih Saner ustamı, bizlerde ihmal ettik!..
İlk fırsattı ziyaret ederek, ellerini öpeceğim!..
Yıllar sonra, bir canlı yayında buluşmamızı sağlayan sevgili Şaban Mergül'e de, teşekkür ederim..
Semin Saner'in Sakarya, Kocaeli, Düzce, İstanbul koşturmaları arasındaki, ”özverili çalışmaları, ilk sinema filmlerine reklamlar döşemesi, Adapazarı Belediyesi hopörlerinden Saner Reklamları dinlediğimiz, Hürriyet, Günaydın, Sakarya gazetelerinde ki reklam kuşaklarına imza atması, sosyal, kültürel hayattaki katkıları..” anlatılmakla bitmez!
İZ BIRAKANLARIMIZ?
“Bu kentin hafızasına katkı yapanları, kent yaşamında izler bırakanlarımızı, ah bir hatırlayabilsek, onların heyecan ve coşkularına, yaşama sevinçlerine, ortak olabilsek, düne dönüp, Sakarya için yapılanları anlayabilsek” iyi olmaz mı?
Unutmayınız ki, bu kente büyük hizmetler vermiş olanları hatırlamak, ziyaret etmek, anılarını yaşamak, yaşatmak, bu kentin bir başka zenginliği olur..
Onlar bizim iz bırakanlarımızdır..
MO KAMP?
Bu kentin sokaklarında, ayak izleri, bu gök kubbede sesleri, en içli toplantılarda kahkahaları, güzellikleri, bir fotoğrafa yansıyan vatan, memleket, sevdaları yansır..
Sevgili ustam, ilk fırsatta buluşmak üzere, selamlar, saygılar, hürmetler!..
“Kandıra, Kefken Mo Kamp'ta Güzellik Yarışması Jürisi'nde” tanışmamızın üzerinden, kaç yıl geçti sahi!
Karadeniz, Kandıra Kefken sahillerinde kıyaya koşan dalgaların coşkusunda bıraksak ta duygularımızı, insanları seven yüreğimiz, memlekete yeter!
Siz ve sizin gibileri, çok seviyoruz!
Yusuf Cinal yazıyor, 31 Ocak 2024