Sevgili okurlar,
Önceki gün Erzincan, İliç İlçesi sınırları içinde meydana gelen, maden ocağı faciasını, hepimiz televizyon ekranlarından, kaygı ve endişe ile izledik.
Her defasında, bu tür olaylardan sonra beklenti, dersler çıkartılmasıdır, elbette!?

Ama, ne gezer?
O ürküntü görüntü, ne ile izah edile bilinir?
İnsan eli ile meydana getirilen, sıradan bir toprak kayması değildir bu?
Bu,” bir doğal afet te” değildir?
Bu, “düpedüz bir doğal cinayet girişimi “ değil de nedir?
Doğal cinayet girişimi?
Siz, “üç kuruşluk altın maden için, doğanın dengesini bozarsanız, üstelik bunu toprağın yapısını dikkate almadan yeni toprak tepecikler oluşturmaya kalkarsanız”, olacağı bu!
Üstelik bu, “ülkemizin en önemli baraj gölü ve nehirleri dibinde yapılıyorsa”, riske bakınız?
Riske bakınız” diyorum ama, riski kim takar?
Burası Türkiye?

ÇEVRE FELAKETİ?
O büyük toprak kütlesi kaydı ve altında 9 İşçimiz kaldı!
Ara ki, bulasın?
Ülke, yerel seçime gidiyor ya?
Şimdi gündem, Erzincan, İliç Maden Bölgesi!
Yarına Allah kerim!
Peki bu “ çevre felaketinin” yükünü, gözaltına alınan 4 Kişiye mi yükleyeceğiz?
Sonra, adli süreç?
Unutup gideceğiz?
Diğer felaketlerde olanları bilmiyor muyuz?
Bölgeye girişler yasaklandı?
Niye ki?
Tepkileri, kamuoyundan başka nasıl gizleyeceğiz ki?
Siyanür” ile altın arıyoruz ya?
ÇED Raporları, hazır!
İzinler, dünden hazır!
Vur beline, kazmayı?

GELSİN PARALAR?
Bitki örtüsü, yeraltı suları, içme su kaynaklarımız, otlaklarımız, kimin umurunda?
Tek beklenti, gelsin paralar?
Para uğruna, nelerimizi kaybetmiyoruz ki?
Üzülerek, ifade edelim ki, ülkemizin birçok yöresinde olduğu gibi, Sakarya'da da durum farklı değil..
Göz bebeğimiz, nazar boncuğumuz Sapanca Gölü korumasında ki, büyük ihmaller kimin umurunda?
Dğ, taş konutlaştırıldı?
Kim, kimler izin verdi, buralardaki yapılaşmaya?
Bungalov yapı çılgınlığına”, ne dersiniz?
Kazaların ardı, arkası kesilmiyor?
Denetim, hak getire!

SES ÇIKARMADIK?
Derelerimizin çoğu, içme suyu rantçıları tarafından işgal edildi..
Sakaryalı, “Türkiye genelinde, en pahalı içme suyunu” içiyor..
Bu konuyu, bağımsız milletvekili Ümit Dikbayır, bir kaç defa gündeme taşıdı, ne oldu?
Su bolluğu içinde, “suyu en pahalı içen” ,illerimiz arasında Sakarya!..
Sapanca yöresinde durum bu, ya diğer yörelerimizde ki durum, içler acısı?
Birçok ilçede, halkımız, sağlıklı su için, musluğa değil, marketlere gidiyor!?..
Ne acı bir durum?
Bedava, “kaynağından su içtiğimiz günler”, çok gerilerde kaldı!..

GÜLÜP EĞLENDİK!?
Burada, yöre insanları olarak, bizlere de büyük görevler düşmüyor mu?..
Suyumuzu, dağımızı, meramızı, ormanımızı elimizden aldılar” ses çıkarmadık?
Suyumuzu ücretlendirdiler, ses çıkarmadık?
Köyümüzü, mahalle yaptılar umursamadık!
Okullarımız yakıldı, kendimizi kentli sandık?
Vergiyi bindirdiler, az dedik?
Zam üstün, zam yaptılar, zil takıp oynadık?
Fabrikalarımız satıldı, gülüp eğlendik!

BAŞA GELEN, ÇEKİLİR?
Eh, o zaman başa gelen çekilir?
Bir Orhan Gencebay şarkısıdır
Başa gelen çekilirmiş, çekemem, diyemem!?
Yar eliyle zehir verse, içemem, diyemem?”

Aynen böyle, aynen?
21 Yıldır, bir siyasetin peşinde insanımız sürükleniyor?
Kimse çıkıp ta, “ihmalleri, başıbozuk düzeni dert ederek, oyu da veremem” diyemiyor!
Hem, sineye çekiyoruz, üzüntüsü ise bedava!
Mazereti ise, hazır mı, hazır?
Alternatif mi var?
İnsanımız bu ya, yanı başındaki alternatif adaydan bile habersiz?

ONLARI DA MI KESELİM, TEK, TEK?
Sakarya nehri çamura döndü, Mudurnu çayı zehir akıyor, Sapanca Gölü öyle, Karadeniz sahillerimizi anlatmaya gerek var mıdır?
Ya ormanlarımız, yaylalarımız?
Yakında oraları da betona teslim eder, rahatlarız!
Son bakanlık kararnamesinde, “Sakarya İl'i de maden arama sahasına dahil edilmiş”, haberiniz var mı?
Bu verimli tarım arazilerini, beton dönüştüren, üzerine fabrikalar konduran bu devri zihniyetten, ne beklenir ki?
Kabak, patates, mısır, pancar, tütün ekeceğiz de” ne olacak?
Martavallar hazır!
Ya, meyve ağaçlarımız?
Onları da mı keselim, tek, tek!?
Nereye el atsak, elimizde kalıyor vesselam!
Şurada, “Soma faciası, Hendek Havai Fişek fabrikası patlaması, ya o büyük asrın depreminde kaybettiğimiz, 53 Bin insanımız”, acılar taptaze!?

FAY HATLARIMIZ?
Daha, “kaç fay hattımız kırılacak, binalarımız yıkılacak, acılar denizinde” boğulacağız?
Bütün,” bu olup bitenlerden, hiç mi ders çıkartmayacağız”, hiç mi?
Büyük depremlerden payına düşeni alan Erzincan, yine mi yaslı, yine mi üzgün, yine mi kızgın?
Toprağın altında canlar!
Nasıl, insan rahat eder?
Kem, küm, cek, cak”, unutulacak bunlar?
Daha ne söyleyelim, ne yazalım, bilmem ki?
Ne olur, güzelliklere kıymayınız efendiler?
Bu güzellikler, zenginlikler geleceğimizdir, yaşam kaynağımız, ağacımız, dalımız, pınarımız, sırtımızı yaslayacağımız, bir türkü ile sesleneceğimiz dağımız, canımızdır!
Yusuf Cinal yazıyor, 15 Şubat 2024