Sevgili okurlar, Ülkemiz, tarım alanında kendine yeten bir ülkeden nasıl oldu da, birçok alanda ürün ithal eden konuma geldi?..
Her yıl binlerce hektar ormanlarını yakan ve buraları rant uğruna “turizm adı” altında, “betonlaştıran, yani buralara oteller diken Türkiye’nin, içinde bulunduğu bu durumu, Tarım ve Orman Bakanlığı” görmüyor mu?
Görmez mi?
Sade vatandaş bile,” cayır, cayır yanan ormanların, rant uğruna yakıldığını ve buralara görkemli oteller, binalar dikileceğini örnekleri ile” sanal ortamda paylaşmıyor mu?
Ormanlar, ülkenin akciğerleri!
Ülkenin yarınları!
Ülkenin, insanımızın bir başka ortak zenginliği!..
Cumhuriyet ile ormanları korumaya yönelik yasalarımız, nasıl da delik deşik edildi!..
Kimi alanları sattık, kimi alanları yaktık, kimi alanları da 49 Yıllığına güya kiraya verdik..
Geçmiş olsun!
FİDAN DİKME BAYRAMLARI?
O görkemli, öğrenci, öğretmen, yönetici vatandaş katılımı ile düzenlenen,” fidan dikme bayramları” bile çok gerilerde kaldı, çoook!?
Yıllarını Adapazarı Vagon Fabrikası’nda geçiren ve bu yılları kaybedilmiş yıllar olarak gören emekli Yüksek Mühendis Cemalettin Kılnaz, kıl kanaat bu şartlar altında biriktirdiği alın teri parası ile oğluna, kızına bir daire alabilmenin mutluluğunu paylaştı..
Gittik, inşaat halindeki dairelerine baktık..
Yeni yerleşim merkezi, Camili, Korucak, Yenikent’e uzanan yolun sağında bir inşaat alanı..
İnşaatı Hendekli genç işadamları gerçekleştiriyor..
Adapazarı’nda ilk örnek kazık üstüne yapılmış, deprem riskine göre gayet modern yapılmış daireler..
Param olsa satın alırım, düşünmeden?
Ama bu bölgedeki Çark suyu kokusu ve sivrisinekler?
Bir de yolun gürültüsü, gazı, dumanı pisliği?..
Heveslerini kırmak istemem, ama ben olsam, bu güzelim verimli topraklara dikilen bu binalardan, daire de satın almam, bir oda bile olsa?
Nedeni mi?
TARIM ARAZİLERİ?
Bu güzelim, tarım arazilerine kıyılır mı?
Yolun bu kesimi, fırın, otel, düğün salonu, petrol istasyonları ile doldurulmuş!..
Sakarya’nın, yeni toprak zenginleri, iş insanlarına verdikleri arazilerini, “kat karşılığı aldıkları daireleri, kiraya vermenin keyfini sürerken, Türkiye artık, mısır, buğday, mercimek ve birçok gıda maddesini ithal etmenin sancılarını yaşıyor ya”, kime ne değil mi?
“Kendim ettim, kendim buldumları yaşamayız” inşallah!?
Tarım ülkesi, Türkiye’de olup bitiyor bunlar?
Tarım ülkesi Türkiye!
Vah ki, ne vah!
Tarım arazileri, kelepir, pardon daire fiyatına?
Dostum Cemalettin Kılnaz, satın aldığı dairenin yanındaki binaları göstererek, “az ötesinde inşaat yasağa var” demeyi ihmal etmedi!
Sakarya çukurunda, Sakarya nehrinin suladığı bu güzelim topraklarda, yeni binalar yükselirken, yeni daireler dağıtılırken, çiftçinin sesine kulak asan bile yok!?
Vah ki, ne vah Türkiye’m!
BİZ ENAYİMİYİZ?
Belçika Türk Spor Federasyonu başkanlığını yapmış, Belçika’nın bir başka köşesi Namur’da, Türk gençlerini, al-yıldızlı bayrak altında toplamış, şimdi Çatalca’da emekli günlerinin keyfini geçiren arkadaşım Enver Aslan, kendi sanal köşesinde bir başka acı gerçeği dillendiriyor?
Milliyetçi kardeşim Enver Aslan!
“Kendi ürettiği rakıyı, dünyada en pahalı içen biziz!..
Ürettiği fındığın yüzde 75’ni en pahalıya yiyen biziz!..
Rize’de ürettiğimiz çayı Almanya’dan daha pahalıya içen biziz!
Kendi topraklarımızda yetişen Antep fıstığını, dünyada en pahalı yiyen biziz!..
Biz enayi miyiz?”
Estağfurullah ustam, estağfurullah!
Ah, bir bilebilsek?
Ah, bir bilebilsek?
AYÇİÇEK TOHUMU?
Türkiye Ziraat Odaları (TZOB) Genel Başkanı hemşerimiz, dostumuz Şemsi Bayraktar, Trakya’da, “Ayçiçek ekimi yapanlarımız” ile buluştu..
Bayraktar, Trakya, Çorlu ve bölgede yaptığı incelemeler ve temaslar sonucu, yaşanan zarara dikkat çekerek, çarpıcı açıklamalarda bulundu..
“Kös dinledik” değil mi, kös?
Bayraktar, “çiftçilerimizin mağduriyetlerini” dile getirerek, “yabancı tohum menşeili zarar ötesi gıda milliyetçiliğine karşı uyarılarda bulunarak”, yetkilileri uyardı.
Bayraktar,” Gördüğümüz kadarıyla, bu yabancı menşeli uluslararası firmanın büyük reklamlar yaparak dağıttığı tohumlar kalitesiz çıktı ve üreticiyi perişan etti. Ayçiçeği ekimi yapılan alanların 200 bin hektar civarında, ayçiçeği ekimi yapılan alanların yüzde 7'si bu bozuk tohumdan zarar görmüş. Bu da ciddi bir rakam. Bunun dışındaki zararlar sıcaklık ve kuraklıkla ilgili.
GIDA MİLLİYETÇİLİĞİ?
Bakın bir miktar ayçiçeğini Karadeniz Tahıl Koridoru açıkken temin ettik. Bir miktar buğday da temin ettik. Ama bu koridor kapandı. Bugün ne zaman açılacağı da belli değil. Bugün birçok ülke pandemi sürecinde bunu çok iyi gördük, gıda milliyetçiliği yapıyor. Artık ihracatına kısıtlama getiriyor. İşte bunu Rusya yapıyor, bunu Hindistan yapıyor ve başka ülkeler yapıyor. Bu gıda milliyetçiliği devam edecek.
ÜLKENİN VERİMLİ TOPRAKLARI!
O zaman da bizim ayçiçeğini de ayçiçeği küspesini de yağını da bulma imkanımız olmayacak. Belki buğday bulma imkanımız olmayacak. Yani başka ürünleri ithal ettiğimiz ürünleri pamuğu, soyayı bulma imkanımız olmayacak. Dolayısıyla biz bu ülkede bu ülkenin verimli topraklarını, bereketli topraklarını rasyonel politikalarla, akılcı politikalarla ve çiftçimizi destekleyerek, tarlada kalmasını sağlayarak bu toprakları bu manada doğru kullanabilirsek, üretimde kullanabilirsek birçok ürünü çok rahatlıkla yetiştirebiliriz. Çünkü üreticimiz para kazanacağı ürünü ekiyor” diye çiftçinin sesini bir kez daha yankılanırdı..
Başka ne desin?
Görünün köy, kılavuz ister mi?
Vah ki, ne vah Türkiye’m!
Yusuf Cinal yazıyor, 23 Ağustos 2023